2 Temmuz 1993 tarihinde Madımak Oteli’ni ateşe vererek 35 kişinin ölümüne neden olan hükümlülerden 17’si tahliye edildi. Gerçekleştirilen tahliye kararlarına tepki gösteren Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Çanakkale Şubesi tarafından İskele Meydanı’nda basın açıklaması gerçekleştirildi. Açıklamaya İl Genel Meclis Başkanı Halil Ertuğrul, CHP İl Başkanı Levent Gürbüz, CHP Merkez İlçe Başkanı İbrahim Can Ergun de katıldı. Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Sevim Kırnıç tarafından yapılan basın açıklamasında, Madımak Katliamı'nın sorumlularının serbest bırakılmasının adalet duygusunu zedelediği vurgulandı. Yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi; “2 Temmuz 1993 tarihinde Madımak oteli’ni ateşe vererek 35 canımızın katledilmesine neden olanlar şimdi tahliye ediliyorlar. Madımak davasının doğrudan tarafı konumunda bulunan Pir Sultan Abdal Kültür Derneği, yakınlarını kaybeden canlarımız, tüm  demokratik kamuoyu, Madımak karanlığı ile gerçek bir yüzleşme beklerken cezası kesinleşmiş hükümlüler, yattıkları cezaevlerinden ellerini kollarını sallayarak çıkmaya başladılar, Kamuoyuna yansıyan bilgilere göre Madımak katliamı hükümlülerinden 17’si tahliye edildi. Sivas E Tipi Cezaevi’nde bulunan 7,  Tokat T Tipi cezaevi’nde bulunan 10 kişi son iki haftada çıktı. 6 kişinin daha tahliye edilmesi için de başvuruların yapıldığı bilgisini öğrendik. Bilgisini aldık diyoruz çünkü hangi ceza evlerinde kimlerin tahliye edildiklerini bilmiyoruz. Tıpkı katliamın kendisi ve yargılama süreçlerinde ki karanlık gibi infaz savcılıklarının son kararları da büyük gizlilik içinde yürütülüyor. Kaç kişinin , kimlerin ceza evinde olduğu bilgisi ısrarla saklanıyor.”

“İşlemeyen bir yargı düzeninin elinde bir kez daha ateşe verilmiştir”

 

“Anayasa Mahkemesi, 2023 yılında Yunus Karataş’ın başvurusu üzerine verdiği kararda örgüt saptanmadığından dolayı 30 yılı tamamlayanların ceza evlerinden tahliye edile bileceklerine hüküm etti ama asıl sorun İBDA-C,  Hizbullah gibi örgütlerin katliamda ki rolünün karartılmasıdır. Önceki süreçte mahkemenin ve Yargıtay’ın örgütü saptayamaması ya da saptamak istememesi başlı başına bir skandaldır. Yani, başından beri bir el gerçek suçluların hakim karşısına çıkarılmasını engelledi, kamu görevlileri yargılanmadı, sanıklardan bazıları yurtdışında hiçbir şey olmamış gibi normal hayatını sürdürdü. Yakalanamadığı ifade edilen Cafer Erçakmak, 18 yıl boyunca katliamın yaşandığı Sivas’ta elini kolunu sallayarak yaşadığı Sivas’ta öldüğünde ortaya çıktı. Ceza evinde çocuk sahibi olanlar, krallar gibi yaşayanlar, arandığı halde belediyeler de işe alınanlar,  hiç yakalanmadığı için haklarında açılan davaları düşenlerde bize gösteriyor ki, Madımak’ta kaybettiğimiz canlarımız, işlemeyen bir yargı düzeninin elinde bir kez daha ateşe verilmiştir.”

“Anıları Mücadelemize ışık olacak”

“İnsanlığa karşı işlenen suçlarda zaman aşımı olmayacağını, Sivas’ta yapılan katliamın terör suçu olduğunu, ağırlaştırılmış müebbet hapsin ömür boyu olması gerektiğini her daim söylemeye devam edeceğiz. İnsanlığa karşı suç işlemiş bu hükümlülerin hiçbir şekilde serbest bırakılmaması gerekirdi; ancak adaletin terazisi bir kez daha şaştı. Toplumun vicdanı kanadı; adalet duygusu zedelendi. Siz bu davayı bitirmiş olabilirsiniz, ama bizim için bitmedi. İnsanlık, bu suçu işleyenleri de Madımak’ın yakılmasını izleyenleri de kamuoyu vicdanını sarsan yargılama süreçlerini ve aktörlerini de asla affetmeyecek ve unutmayacaktır.  Anıları Mücadelemize ışık olacak.”

Atakan Alkış