Çanakkale Ticaret ve Sanayi Odası olarak bu farkındalığı taze tutmak için konuyu sürekli gündemimizde tutuyoruz. Depremin ne zaman olacağını bilemeyiz ama mutlaka hazırlıklı olmak gerektiğini çok iyi biliyoruz.

 

12 Şubat günü Prof Dr. Sayın Naci Görür’ü sadece Çanakkale’nin deprem gerçeğini anlatması için davet ettik ve tüm Çanakkale halkına, ilgili kurumlara katılmaları için ısrarlı çağrı yaptık. Kenti depreme hazırlayacak tüm kurumların yetkilileri katılım sağladı.

Alınması gerekli önlemler, yapılması gereken çalışmalar, yapı stok durumundan kentsel dönüşüme, konutlardan sanayi tesislerine, çarşılara kadar afetlere dayanıklılığın arttırılması gerektiği kaçınılmazdır. İmar planları sıfır tolerans ile en ufak bir riski gözardı etmeden yapılmalıdır. Yanlış zemin etütleri, kabul edilmeyen imar aflarının faturasını yine biz ödüyoruz, ölenler bizim insanımız.

 

VATANDAŞ OLARAK  SORUMLULUĞUMUZ VAR !

Depreme dirençli kent olmak için vatandaş olarak da sorumluluğumuz var. Önce bilinçli olacağız. Kaçak kat çıktığımızda imar affı çıkaran yetkilileri alkışlamayacağız. Tarlalarımız, sulak arazilerimiz imara açılsın diye kapı kapı dolaşmayacağız. Vatandaş ne kadar bilinçli olursa yanlış uygulamaların gerçekleşmesi de o kadar zor olur.

 

TÜM YETKİLİLERİ SAHAYA DAVET EDİYORUZ !

Deprem gerçeği ile bu kadar yüz yüze iken uzmanların uyarılarına kulak tıkayamayız. Deprem bilincinin oluşması için ana okulundan başlayarak ders olarak eğitim müfredatına alınmalıdır. Kapı kapı dolaşılıp bu eğitimler verilmelidir. Bu kısım için çok da bütçeye ihtiyaç yoktur. Devletimizin güçlü eğitim kadrosu bu görevi üstlenip başarı ile yerine getirebilecek donanıma sahiptir.

Merkezi ve yerel yönetimler el birliği ve ortak akıl ile depreme dirençli bir kent olmak için çalışmalarını hesap verilebilirlik ilkesi ile şeffaflıkla yürütmelidir. Bu çalışmalar sadece yer üstü için değil yeraltı için de yapılarak kamuoyu ile paylaşılmalı,  siyaset üstü bir hizmet anlayışı ile yürütülmelidir. Kentsel dönüşümler dış görünüşün sağlamlaştırılması şeklinde olmamalıdır. Sadece binayı dönüştürmekle depreme hazırlamış olmadığımız iyi anlatılmaldır.   “İlim Çin’de bile olsa alınız” denilen bir dinimiz varken “Allah Korusun” diyerek  kadere bağlayıp avunamayız. Depremler olduktan sonra depremzedelere yardım gücümüzün olması ile övünemeyiz. Yardımlaşma hasletimizi göstereceğimiz başka alanlar her zaman var.

Aynı şiddette deprem olduğunda bırakın insanların ölmesini günlük yaşamı bile sekteye uğramayan birçok örnekler var Dünyada. Bizim coğrafyamızda yaşayan insanlarımızın kaderi de depremde ölmek olmamalı. Bu topraklar, bu memleket bizim. Buradan gitmeyeceğimize göre;  çocuklarımıza, torunlarımıza, gelecek nesillere sorunlarımızı değil yaşanabilir temiz bir çevre ile depreme dirençli bir kent bırakmalıyız.

Çanakkalemizin ve tüm Türkiye’nin depreme dirençli bir kent olması için her şeyimiz var. Tek yapacağımız aklın bilimin yolunda hep birlikte harekete geçmek.

Aklın, fen ve bilimin öncülüğünde Çanakkalemizi depreme dirençli bir kent yapmak hepimizin sorumluluğundadır. Valiliğimiz, Kaymakamlarımız, Belediyelerimiz, Üniversitemiz, teknoloji geliştirmekle övünen kurumlarımız var. Tüm yetkilileri sahada aksiyon almaya devam ediyoruz.

 

Haber Merkezi