Erkek, “Sistemi değiştireceğiz. İstişareyi ve uzlaşmayı getireceğiz. Güçlü kadroları getireceğiz. Güçlü kurumları getireceğiz ve hep birlikte düzelteceğiz. Çok güçlü bir takım kurduk. Çok güçlü bir takım. İşte bu takıma iki yıldız daha girdi. Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş. Takım çok güçlü. Takım kaptanı Kemal Kılıçdaroğlu.” dedi.
 
Altılı masada yaşanan depremin en yakın takipçilerinden biri de kuşkusuz CHP Genel Başkan Yardımcısı Erkek. Tüm liderlerle birebir görüşen ve masada olup bitenleri yakında takip eden Erkek, yaşanan gelişmeleri Boğaz Medya canlı yayınında şöyle anlattı. Erkek, “Pazar günü başladı tabii doğal olarak trafik. Hiçbir zaman iletişimi kesmemek lazım, konuşmamız gerekiyor her zaman. Pazar gecesi hiç uyumadık. Sayın genel başkanlar da uyumadı, biz de uyumadık. Sabaha kadar yoğun bir görüşme trafiği sonunda sağduyu egemen oldu. Çünkü bu mesele memleket meselesi.
 
Bu partiler üstü bir konu. Bu bir demokrasi mücadelesi. Bu bir tek adam rejimine son verip demokratik hukuk devletini tesis etme, adalet tesis etme mücadelesi. Bizim hiçbir önemimiz yok. Kaygımız da yok. Şahsi bir kaygımız da yok. Biz Millet İttifakı olara,k altı siyasi parti çok uzun zamandır birlikte çalışıyoruz. Bakın ben size hızlı hızlı göstereceğim. 28 Şubat 2022. Güçlendirilmiş, parlamenter sistem mutabakat metni. Ondan sonra 28 Şubat 2022. 84 maddeden oluşan çok kapsamlıbir anayasa değişikliği teklifi altı parti birlikte hazırladı.
Ondan sonra yine en son ortak politikalar mutabakat metni. 240 sayfadan oluşan Türkiye'nin bütün sorunları ve çözüm önerileri var burada. Hükümet programı bu. Yani şunun için gösteriyorum bunları.
 
Avrupa Birliği müktesebatında bile bu kadar inanın değerli çalışma yok. Altı parti bir araya gelip bu çalışmaları yaptı. Bu metinleri hazırladı. Temel ilkelerde uzlaştı. Hükümet programına hazırladı. Sistem değişikliğini hazırladı. Onun için çok mutluyum. Krizler olabilir. Önemli olan işte o diyalogla onları aşabilmek. Birbirimizi daha çok dinlemek ve anlamak sanatıdır siyaset aslında. Birbirimizi dinleyip anlama sanatıdır siyaset. Ben öyle görüyorum.
Yunanlı bir filozof demiş ya bir ağzımız var iki kulağımız var. Daha çok dinleyeceğiz. Onun için çok mutluyum. Doğru olan yapılmıştır. Artık yolumuz açık. Milletimizin yolu açık olsun. Bakın deprem acılarını hep birlikte yaşamaya devam ediyoruz ve yaraları da hızla birlikte sarmak için mücadele ediyoruz.
 Türkiye'de zaten uzun zamandır büyük bir ekonomik enkaz vardı. Büyük bir siyasi enkaz vardı.
İşte depremde de enkazların altında binlerce insanımızı kaybettik. Ama o enkazın altında maalesef Bu sistemde kaldı. Liyakatsizlik, keyfilik, hukuksuzluk eğer işi ehline verseydik eğer kurumları, kurumları, liyakatli kadroları teslim etseydik gücü bir kişide toplamak yerine güçlü kurumlar, güçlü kadrolar yaratsaydık bu kadar insanımızı kaybetmezdik. Bu kadar bina çökmezdi.
Bilim insanlarının uyarılarını bile dikkate almadılar. Bu kadar neden yani bu kadar liyakatsizlik, tedbirsizlik, neden? 99 depreminin üzerinden 24 yıl geçti.
İstanbul'u 25 yönettiler. Bu yapısal reformları niçin yapmadınız? Niçin tedbir almadınız? şimdi bunları düzelteceğiz. Bu tabloyu değiştireceğiz. Ama bu sistemi değiştirmekle mümkün.
Sorun sistemde.
Her şey sistemle bağlantılı. İşte bu sistemde bir kişi keyfi atamalar yapıyor. Bu sistemde Merkez Bankası bağımsız değil. Bu sistemde yargı bağımsız değil.
Sistemi değiştireceğiz. İstişareyi ve uzlaşmayı getireceğiz. Güçlü kadroları getireceğiz. Güçlü kurumları getireceğiz ve hep birlikte düzelteceğiz. Çok güçlü bir takım kurduk. Çok güçlü bir takım. İşte bu takıma iki yıldız daha girdi. Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş. Takım çok güçlü. Takım kaptanı Kemal Kılıçdaroğlu.
 
Oyunu o kuruyor. Zaten önemli olan da bu. Takım olabilmek, takım. Ve istişareyle, uzlaşmayla ortak akıl. Tek adamın aklı mı? Ortak akıl mı? Bir tane örnek vereceğim. Biz mesela sen ben, üç, dört kişi daha oturduk. Bir yere bir görevlendirme yapacağız.
Ben tek başıma yaparsam mı iyi, birlikte konuşarak yaparsak mı iyi? Ben Ahmet'i öneririm, sen dersin ki, ya Muharrem Bey, Ahmet'i öneriyorsunuz ama liyakat olarak Mehmet daha iyi. Bu konuda Mehmet'in eğitimi, altyapısı daha iyi Ahmet'te şöyle bir eksiklik olabilir. Ha, öyle mi? Bu kadar.
İstişaredir demokrasinin. Ya biz demokrasiyi unuttuk. Sorun orada. Demokrasi nedir? Demokrasi kültürü, demokrasi bilinci. Onu unuttuk. Bugün mutluluk endeksine göre dünyanın en mutlu ülkeleri niçin büyük çoğunluğu Avrupa'da? Niçin Kuzey Avrupa'da, Orta Avrupa'da, Batı Avrupa'da? Neden? Çünkü uzlaşı var.
İfade özgürlüğü var. Demokrasi var. Onun için ekonomik krizi tedavi edecek olan da demokrasidir, hukuktur. Özgürlüklerdir. Ben hep söylüyorum 14 Mayıs'ta sandığa gideceğiz.
 
Aslında Türkiye'nin 13. Cumhurbaşkanı seçeceğiz. Yeni bir meclisi seçeceğiz. Ama aynı zamanda bir şey daha yapacağız. Referandum gibi bir seçim bu. Bir karar vereceğiz. Bu sistem devam mı etsin? Bu sistem değişsin mi? Bu partiler üstü bir mesele. Ben bu tek adam rejimi değişsin istiyorum. Sağlıklı güven veren bir sistem inşa etmek istiyorum. Bunu da kendim için, partim için değil, gelecek nesiller için.
 
Gelecek nesiller için. Sistem iflas etti.
 
Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi adı altında dayatılan keyfilik, hukuksuzluk, liyakatsizlik, adaletsizlik. Gerçekten yeter artık.
 
Yeter artık yani bu tek adam rejimine yeter. Demokratik hukuk devletini hep birlikte tesis edelim. Gençlere özellikle seslenmek istiyorum. Gelin bu demokrasi mücadelesinde, özgürlük mücadelesinde bize katılın. Deprem sırasında acılar yaşıyor insanlar, enkazın altında yakını var ya yakını.
 
Eleştirdiği için hükümeti gözaltına alınıyor. Böyle bir şey olur mu ya? Ben hukukçuyum.Yönetilenler, yönetilenler, yönetenleri eleştiremeyecekse orada demokrasiden bahsedilebilir mi? Yönetenler en sert eleştirileri dahi göğüslemek zorundadır. Tabii demokrasilerde. işte bu tek adam sistemlerinde otoriterliğe kayarsın ve sonuçları bu olur. Hükümeti eleştirdiği için bir insan gözaltına mı alınır? Bir de çıkıp af diliyorsun. Demokratik hukuk devletinde af dilenmez. Gereği yapılır.
 
Çünkü sorumluluk vardır. Siyasi sorumluluk vardır. Hukuki sorumluluk vardır. Gereğini yapacaksın.
 
50 binin üzerinde insanımız öldü. Resmi rakamlar en son siz de takip ediyorsunuz. Yanlış söylemeyeyim. Gerçek rakamlar çok daha yüksek de maalesef. Bir tane sorumlu yok mu ya? Bir tane istifa eden bir insan. Bir tane yok mu ya? Çorlu tren katliamı oluyor. Çorlu tren kazası oluyor. 25 insan öldü, 7'Sİ çocuk. Yüzlerce insan sakat kaldı. Ağır bir ihmal sonucunda. Bir tane çıkıp sorumlu istifa etmedi. Bakın aynı olay maalesef Yunanistan'da yaşandı. Aynı gün Ulaştırma Bakanı istifa etti. Nasıl bir sistem bu? Nasıl ucube bir sistem? Bunların hepsini değiştireceğiz. Türkiye çok büyük bir ülke, çok güçlü bir ülke. Kaynakları olan bir ülke, çok nitelikli bir genç nüfusu var. Çok nitelikli girişimcileri var. Ve altyapısı var. Türkiye'nin çözülemeyecek hiçbir sorunu yok. Ama doğru bir yönetimin gelmesi lazım. Ortak aklın gelmesi lazım.
Cumhurbaşkalığı seçimi içi çalışmaların başladığını ifade eden Erkek, "Bugün Genel Başkanımız Cumhurbaşkanı adayı olarak grup toplantısını yapacak ve hemen deprem bölgesine hareket edecek. Yarın Kahramanmaraş'ta. Kahramanmaraş'ın iş dünyasıyla da bir araya gelecek. Depremzedelerle bir araya gelecek. Ben de en son Çanakkale'ye geldiğimde özellikle üniversitemizin Dardanos yerleşkesindeki depremzedeleri ziyaret ettim. Hepsiyle oturdum uzun uzun konuştum. Ama bunu paylaşmadım sizlerle. Yani özellikle basına da bilgi vermedim, fotoğraf da çektirmedim. Bunu özellikle tercih ettim. Onları dinledim. Bazı şeyler paylaştık. Bazı ailelerin sorunları vardı. Hızla onları giderdik. Ama ilk geldiğimde bu sefer hem Eceabat'taki hem yurttaki depremzedelerini ziyaret etmek istiyorum. İnsan onuruna yaraşır bir yaşamı tesis etmek zorundayız. Uzun süre, çok uzun süre insanlar kamu misafirhanelerinde çok uzun süre işte yurt odalarında, çadırlarda, konteynerlarda kalamaz. İnsan onuruna uygun bir yaşam, herkes için önemliyse bize düşen görev yani sosyal devlete düşen görev bu insanlarI hemen gerekirse kiralık evlere çıkartmak, gerekirse de kiralarını devletin ödemesi. Uzun süre bir ailenin çadırda kalması, yurt odasında kalması, insan onuruna uygun mudur? Bunu paylaşalım. İnsan onuruna uygun mudur? Bana göre değildir. Devletin görevleri vardır. Tamam vatandaşlar olarak destek oluyoruz. Belediyelerimiz destek oluyor. Bağışlar topluyoruz ama asıl görev devletindir. Hükümetindir. Eğer biz güçlü bir devletsek evet ne zaman bitecek bu evler? Bir yıl sonra mı bitecek? Bir yıl. Konteynırda mı yaşasın bir aile? Bir yıl yurt köşesinde mi yaşasın bir aile? Veya kamu misafirhanesinde mi? Olur mu böyle bir şey? Bu insanları uygun konutlara ivedi bir şekilde yerleştirmemiz gerekiyor. Bu hükümetin devletin görevidir. Sosyal devletin görevidir. Yani önceliğimiz deprem. Önceliğimiz deprem bölgesi.  Hep söylüyoruz ya işte aklın aklın ve bilimin ışığında yürümezseniz maalesef işte tablo sonuç ortada. Deprem uzmanları, profesörler, bilim insanları defalarca uyardı. Defalarca. Özellikle bu bölgede çok ciddi bir deprem geliyor. Tedbir alın dedi. Yahu neden almadınız kardeşim? Neden almadınız? Afad'ın Kızılay'ın durumuna bak. Kızılay'ı kendi yakınlarıyla doldurmuşlar" dedi.
 
 
Programlarının ve yol haritalarının hazır olduğunu vurgulayan Erkek, "İlkelerimiz hazır, hükümet sistemimiz hazır. Kadrolarımız hazır. İlk bir haftada ne yapacağımız, ilk bir ayda ne yapacağımız, ilk altı ayda ne yapacağımız, hazır. Türkiye'nin yeni bir siyaset kültürüne, yeni bir yönetim anlayışına ihtiyacı var. Türkiye artık bu saray iktidarıyla bu liyakatsizlikle maalesef yoluna devam edemez. Bu bir gerçek. Bir değişim şart. Biz yalnızca iktidarı değiştirmekten de bahsetmiyoruz. Bunun altını çizmek istiyorum. Bu çok önemli. Yalnızca iktidarı değiştirmek değil, zihniyeti değiştirmek. Buna ihtiyacımız var. Yeni bir siyaset kültürüne, ahlaklı siyasete, ilkeli siyasete, biz niye siyasi ahlak lisesini çıkartacağız diyoruz? Siyaset zenginleşme yeri mi? Siyaset güç yeri mi? Hangi görevde olursak olalım, bakan da olsan, milletvekili de olsan, vali de, belediye başkanı da, cumhurbaşkanı da ne olursak olalım. Ne yapıyorsak yapalım, halkın kaynaklarıyla yapıyoruz. Vergi veren yurttaşların paralarıyla yapıyoruz. Kimse cebinden bir şey yapmıyor. Onun için halka hesap vereceğiz. Halka hesap vereceğiz. Zaten yönetenler hesap vermiyorsa, şeffaflık yoksa orada demokrasi yoktur. Bu bir demokrasi mücadelesi, bu demokrasi mücadelesinde ben herkesin bize katılmasını, destek vermesini taleple arz ediyorum. Güzel günler, aydınlık günler yakın diyorum.
Basın özgürlüğü için de çok kuvvetli mücadele edeceğiz. Çünkü inandığımız bir şey var. Basın özgür değilse toplum da özgür değildir. Ve basın yönetenlere değil, iktidarlara değil, yönetilenlere hizmet eder. Çünkü onların haber alma hakkı çok kutsal bir haktır. Bugün RTÜK, Basın İlan Kurumu gibi kurumlar iktidarın silahına dönüşmüşse orada basın özgürlüğü yoktur. Hepsini yazdık. Metinlerimizde hepsi var. Bu konularda da RTÜK'ü nasıl yapılandıracağız? Basın İlan Kurulu nasıl yapılandıracağız? Basın özgürlüğü nasıl tesis edilecek? Bunlar da samimi olmamız lazım. Gelecek nesiller için. Gençlerimiz hedeflerini, hayallerini, dünyanın başka köşelerinde değil, memleketlerinde kurmalılar. Bugün büyük çoğunluğu gitmek istiyorsa burada herkesin oturup çok iyi düşünmesi lazım. Çok iyi öz eleştiri yapması lazım. Bu tabloyu kimler yarattı? Sorumlular kim? Milletimiz bunu gördü. Ben sandıkta büyük bir değişim bekliyorum. Bu referandum niteliğinde bir seçim olacak. Türkiye karar verecek. Seçmen karar verecek. Bu sistem değişsin mi, bu sistem devam mı etsin? Biz bu adaletsiz düzeni bu sistemi değiştirmek istiyoruz. Bunun için çalışıyoruz. Kararlılıkla da yolumuza devam edeceğiz. Genel Başkanımızın Cumhurbaşkanı Adayımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu'nun adalet yürüyüşü devam ediyor.”
 
Sedat Uz
Foto: Saadet Partisi