CHP İl Başkanı Metin Ümit Ural’ın CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Çanakkale Milletvekili Muharrem Erkek ile ilgili yaptığı ağır eleştiriler gündeme damga vurdu. Seçimden sonra bir süre suların durulduğu partide bu eleştirilerle beraber kılıçlar yeniden çekildi. Ağır eleştirilere Erkek’in cevap vermemesi ise Erkek’in Çanakkale’yi gözden çıkartıp genel başkan yardımcılığı koltuğunu korumak için çalıştığı yorumlarına neden oldu.
 
Son yıllarda CHP Çanakkale örgütünde hareketlilik hiç bitmiyor. Bir önceki il ve merkez ilçe seçimden tartışmalar başlamış ve şantaj kasetleri havada üşüşmüştü. O seçimde aynı safta bulunan CHP Çanakkale Belediye Başkanı Ülgür Gökhan, CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Çanakkale Milletvekili Muharrem Erkek, eski il başkanı İsmet Güneşhan, Başkan Gökhan’ın sağ kolu olarak kabul gören Remzi Yiğit geçen il ve merkez ilçe seçimi öncesi karşı karşıya geldiler.

Delege seçimi ile başlayan süreçte Başkan Gökhan, Gökhan’ın belediyedeki yardımcıları ve seçimi az farkla kazanan Metin Ümit Ural ve merkez ilçe başkan Ali Uyanık bir tarafta yer alırken, karşılarında ise CHP Genel Başkan Yardımcısı Erkek, Remzi Yiğit ve İsmet Güneşhan yer aldı. Bir önceki seçim kadar olmasa da bu iki grup kapalı kapılar ardından bir birlerine meydana okudu.
Savaşı her zamanki gibi Gökhan’ın adamları kazanarak Ural il başkanı, Uyanık ise yeniden merkez ilçe başkanı seçildi. Seçimden sonra kavgalar sona erdi derken İl Başkanı Ural’ın geçen hafta sonlarına doğru yaptığı açıklama gündeme bomba gibi düştü.

ERKEK ORTADA YOK 
CHP’de tartışma konusu olan bir çok konu ile ilgili Başkan Ural açıklama yaparken, Genel Başkan Yardımcısı Erkek’i sert dille eleştirmesi en çok konuşulan konu oldu. Erkek’in seçildiği günden bu yana kendisini ve partisini ziyaret etmediğini belirten Ural, kendilerini eleştirenlere karşı da bir açıklama yapmadığını söyledi. Ural Erkek’i şöyle eleştirmişti: “İddia ediyoruz birileri yaptıkları hatalı, eksikli ve yanlış işleri bizim üzerimizden siyaset yaparak kendilerine pay çıkartmaya çalışıyor ve hatta yine bunu farklı şekilde kullananlarda buradan nemalanmaya çalışıyor. Bu arada bir sitem de biz etmek istiyoruz. İyi parti GİK üyesi  Sayın Rıdvan Uz devreye giriyor açıklama yapıyor. Ancak bizim Çanakkale Milletvekilimiz Genel Başkan Yardımcımız ise her nedense, ortada yok, seçilmiş olduğumuz 23 Şubat'tan bu güne henüz parti örgütümüzü ziyaret etmemiş durumdadır. Yoğunluğu çok fazla olabilir; ama Sn, Rıdvan Uz'a bu konuda bir açıklama yapabilir diye düşünüyoruz. İl Başkanımız ve örgütlerden sorumlu İl Başkan yardımcımız, Gökçeada İlçe Başkanlığımızın isteği doğrultusunda adaya gitmişlerdir. Orada sorunları dinlemişler, konu ile ilgili çözüm önerilerini de İlçe Başkanlığımıza söyleyerek geri dönmüşlerdir.  Toplumun her kesiminden insanımızla, partimiz ve partililerimizle, STK temsilcileriyle görüşmeler yapmışlardır. Daha kapsamlı bir açıklama ihtiyaç halinde ileriki bir tarihte Gökçeada İlçe Başkanlığımız ve Belediye Başkan yardımcımızla birlikte yapılacaktır. İlçe yönetimimiz, Belediye Başkan yardımcımız ve tüm yerel dinamiklerle birlikte Gökçeada'mızın daha huzurlu, geleceğe umutla bakan, temiz düzenli, yaptık oldu anlayışıyla değil, toplumun görüşleri alınarak projeler üretilerek yönetilmesine katkı koyulacaktır. Yapılan açıklamalarda İl Başkanımızın şahsı, Çanakkale Belediyemiz, Belediye Başkanımız ve İl genel Meclis Başkanımız hedef gösterilmiştir. Biz bunu İyi Parti İl yönetiminin ve Sn, Rıdvan Uz'un yanlış bilgilendirildiğinden kaynaklandığını düşünüyoruz. Bizler Ülkemizin aydınlık yarınları için Gn Başkanımızın özveriyle oluşturduğu Millet ittifakının ne olduğunu biliyoruz ve destekliyoruz. Bu konuda kısa bir süre önce Çanakkale'mizde tüm millet ittifakı İl Başkanları toplantımızı ev sahipliğimizle partimizde gerçekleştirdik.Bizler bu gün görevimizin bilinciyle gereğini yapıyoruz, bundan sonrada yapacağız. Gerektiğinde birilerinin nasırına basmışsak herkes bilmeli ki bundan böylede basmaya devam edeceğiz. Cumhuriyet Halk Partili olmak demek, Halkın müfettişi olmak Halkın yanında olmak demektir.Partililerimizden tek isteğimiz sakin olmalarıdır, biz herşeyi biliyoruz, her şeyin farkındayız, süreçleri yönetiyoruz paniğe gerek yok, algı yönetimleriyle, birilerinin adamı olarak değil özgür iradeleriyle hareket eden partililerimizin desteğiyle partimizi iktidara taşıyacağız.Gün iktidarla mücadele günüdür, gün parti içi çekişmelerin günü değildir ve yine belirtmek isteriz ki iktidarın yanında olmak, havuza su taşıyanlara destek olmak, havuza su taşımak doğru değildir, iktidar ve yandaşları bu havuzdan beslenmektedir. Çanakkale dünyaya hükmedenlerin geçemediği, bozguna uğratıldığı kurtuluş mücadelesinin verildiği ve kazanıldığı Cumhuriyetin temelinin atıldığı yerdir. Bundan böylede böyle olacak, böyle anılacaktır. “

CUMHUR ARSLAN’IN PAYLAŞIMLARINI DOĞRU BULMADI
İl başkanı Ümit Ural'ın yaptığı açıklamada eleştirdiği bir diğer isim ise Prof. Dr. Cumhur Arslan. Ural, ’ Prof. Dr. Cumhur Arslan’ın sosyal medyada partimizin eksiklikleri ile ilgili olarak yaptığı yorumun altına beğeni atması, yapılan eleştirileri önemseyip gerekli çalışmaları yapacağımız düşüncesiyledir. Yazının tamamı ve devamı okunduğunda bunun böyle olduğu çok net anlaşılacaktır. Bazı partililerimizin ve kamuoyunun yanlış anlamasına neden olunduysa, bunun böyle olmadığını kamuoyuna ve partililerimize açıklıyoruz. Bir yanlış anlaşılma varsa, tüm partililerimizden bu durum nedeniyle özür diliyoruz. Çünkü hedeflerimizden biriside parti içi eleştiri ve özeleştiri kültürünü kalıcı olarak yerleştirmektir. Bizim bildiğimiz basın, kutuplaştıran algı yönetimiyle yayın yapan değil, topluma gerçekleri yansıtan, çözüm önerileri sunan, doğrudan yana hareket edip, yanlışı bile doğrulama gayreti gösteren olmalıdır. Bu konunun tartışma yeri sosyal medya olmamalıdır, buradan nemalanmak, buradan partimizi karıştırıp bölüp parçalayıp yönetmek isteyenler boşuna heveslenmesinler. CHP yönetimleri ve tabanı buna izin vermeyecektir. İl başkanımızın şahsına yönelik olarak yapılan mesnetsiz suçlamalar için gerekli yasal işlemler yapılacaktır. Partimizde önemli görevlerde bulunanların parti etiğine ve siyasi ahlaka uygun davranmaları gerekmektedir. Davranmayanlar ile ilgilide konumu ne olursa olsun hakkında tüzüğümüzün gerekleri yerine getirilecektir.

CUMHUR ARSLAN CEVAP VERDİ
İl başkanının eleştirileri Cumhur Arslan’da uzun bir açıklama yaptı. 2006 yılında Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesine akademisyen-sosyolog olarak geldiğini hatırlatan Arslan, kendisini savunarak olayları tek tek şöyle açıkladı: “2007 yılında sosyal medya hesabımı açtım ve yine yaklaşık 13 yıldır da özellikle Facebook hesabımdan çevre sorunlarından feminizme, futboldan siyasete, muhafazakârlıktan sol düşünceye, YÖK, TRT,  Yargı ve hukuk alanında, kadın şiddeti, iş cinayetleri, liyakat ve haksızlıklara dair “sayısız ve her birinin altına imza atacağım” yazılarım yayınlandı. Sosyal medyayı aktif olarak kullanan ve toplumsal/siyasal/kültürel gündeme dair yorum yazan az sayıda akademisyenlerden biriyim. Üstelik sosyal medyayı bir “yaşam mekanına” dönüştürmeyi başarmış, burada yer yer espri, yer yer polemik, yer yer örn. Keira aşkı, erkeklerin özgürlüğü vb gibi ironi ve sohbet içeren sayısız yazı yazmışımdır.

Bu on üç yılda hiç yazmadığım tek konu “yerel medya” olmuştur. Bu konuda eğer hafızam beni yanıltmayacaksa yerel medya ve yerel basına dair tek bir eleştiri veya suçlamada bulunmadım. Üniversitede hem lisans hem de yüksek lisans düzeyinde “İletişim sosyolojisi” ve “Kitle İletişim Çalışmaları” alanında ders veren bir akademisyen olarak yerel basın ve emekçilerinin yaşadığı zorluklar, baskı, tehdit ve baskıların çok iyi bilincindeyim. Hele siyasal merkezlerin örn. Çanakkale’de belediyenin CHP, siyasal güç ve iktidarın AKP’de olduğu şehirlerde yerel basın ciddi sıkıntılar altındadır. Dolayısıyla bugün de yerel basının korunması, geliştirilmesi ve desteklenmesi gerektiğine inancım sonsuzdur.

Konuya gelirsek sosyal medya hesabımdan Sayın Muharrem İnce’ye dair bir eleştiri yaptım. Muharrem İnce’nin tarihsel fırsatı kaçırdığı ve CHP içinde etkin görevde olamayacağına dair yazım da kişisel bir hakaret veya aşağılama yoktur. Fakat bu yazım üzerine sosyal medya hesaplarında hakkımda hakaret ve yer yer “kasıtlı olabilecek” bilgilendirmeler yapılmış, bu yorumlar da CHP içinde geçmişte görev önemli isimler tarafından beğenilmiştir. Yine bu süreçte CHP sosyal medyada ve kamuoyunda özellikle RES konusuna dair gündeme gelmiş, CHPnin rant, para vb gibi üzücü konularla gündemde yer bulmuş olması da ülkeye, topluma, geleceğe dair hassasiyete sahip biri olarak beni rahatsız etmiştir. Bunun üzerine biraz polemik içeren, biraz sarsıcı olmayı hedefleyen iki paylaşım yapmış, ve CHPnin niçin bugüne kadar iktidar olamadığı ve eğer böyle olacaksa olmaması gerektiğini yazacağımı belirtmiştim. Fakat aynı süreçte farklı sosyal medya hesaplarından hakkımda ağır itham ve hakaretler olunca durumun “olağan” bir süreç olmadığını, operasyonel bir hareket olacağı düşüncesiyle hesaplarımı “açık erişime kapattım”. Eğer devam edebilmiş olsaydım, CHPnin Türkiye için daha önce sayısız kez yazdığım gibi bir fırsat olduğunu, dünyanın en eski ve en köklü partilerinden biri olduğunu, CHP’nin kısır iç çatışma, linç ve saldırılardan uzak olması, bütünleşmeyi sağlaması gerektiğini yazacaktım. Yine aynı şekilde CHP’nin “sağ siyasal gelenekler” gibi para, beton ve sermayeye bağımlı gündemlerle öne çıkmamasını yazacaktım. Bir insanın on üç yılda yazdığı sayısız yazı yokmuş gibi sadece bir yazısını alıp linç etmek üzücü olmuştur, yanlış olmuştur.

Olayın yerel medyada gündem bulması, ister istemez 13 yıl sonra ilk kez burada bazı noktalara değinmemi zorunlu kılmıştır. Olayın kamuoyuna taşınması, CHP eski il başkanının hakaret ve tamamı suçlamalardan oluşan yazısı da birazdan bahsedeceğim bu haberle (ek-1) olmuştur. Sayın Seçkin Sağlam yazdığı haberinde benim güncel olarak yazdığım “ileti” ile yetinmemiş, muhtemelen 2-3 ay önce farklı bağlamda yazdığım bir yazıyı da bağlamından kopararak ve bu gündeme ekleyerek, kamuoyunca benimle ilgili olarak  “şeytan”, “CHPye sızmış bir provakatör” gibi suçlamaların yapılmasına yol açmıştır. Bugün yazılmamış, bundan iki-üç ay önce yazılmış bir yazıyı gündeme getirmek, kamuoyunda benim Atatürk karşıtı, Nutuk karşıtı gibi algılanmama, buradan kolayca “düşman” kategorisine yerleştirmeme dönük sistemli, organize ve “çalışılmış” bir adımdır. Üzücüdür, düşündürücüdür. Yerel medyanın bu noktada kişisel hakikatlerin bütünsel yönünü yok sayarak salt bir ileti üzerinden şahsıma yönelttiği linç kampanyasını kamuoyuna ve yerel basının vicdanına bırakıyorum. Benim Atatürk karşıtı imiş gibi gösterilmeme yol açan isimlerin bir kez olsun arayıp “hocam hakkınızda bu haberler var, bir şeyler söylemek ister misiniz, isterseniz sizinle bu konuda görüşelim” dememiş olmaları da basın etiği ihlali olduğu gibi, gerçek apaçık ortada olduğu halde yalanın gündem de sürmesine dönük trajik bir hamledir.

En zor zamanlarda az sayıda yazan akademisyenlerden biriyim. CHP üyesi olarak 2018 yılında görev aldım. İlk kez bir delege olarak son seçimde oy kullandım. Bu noktada da açıklama yapmalıyım. CHP bu ülkeye demokrasiyi getirmiş, Türk siyasal hayatının her darbe ve baskı dönemlerinde kolayca suçlanmış partilerinden biridir. CHP üye ve delegeleri ve CHP kamuoyuna bir açıklama yapmak istiyorum. Oy vermek, parti içinde de olsa siyasal bir yurttaşlık görevi ve siyasal bir etik biçimidir. Ben il başkanlığı seçiminde gerekçelerini yazarak Metin Ümit Ural’ı destekleyeceğimi söyledim, çünkü bilinmektedir ki, bir oyla “siyasal parti değişir, belediye değişir, milletvekili sayısı değişir.” CHP açık, şeffaf, cesur ve aldığı kararların sorunluluğu taşıyan üye ve delegelere sahip olduğu zaman iktidar olacaktır. Acaba oyumu belirlersem sıkıntı yaşar mıyım, acaba rengimi ortaya koyarsam gelecekte amaçlarıma ulaşabilir miyim endişeleri, kaygıları varsa ve insanlar “dürüst” siyaset yapmaktan çekinerek, sessiz ve kapalı davranışları tercih ediyorsa bu ülke siyaseti ve CHP için de üzücüdür.

Çok uzun ve detaylı açıklama yapabilirim, şayet istenirse bütün basın mensuplarına görüşlerimi detaylarıyla da anlatırım. Ben 14 yıldır bu şehirde yaşayan bir akademisyenim. Ve bu akademisyen CHPnin gündeme geldiği bir konu bağlamında “fettöcü laçinerin has adamı, Atatürk… Nutuka metafizik din diyen biri, …eteklerin altına sığınan, tuz koktu” gibi gerçekten düşündürücü, üzücü, kişilik değer ve ilkelerini tümüyle ihlal eden yorumlarla karşılaşmışsa bu benim için değil Çanakkale kamuoyu için yaralayıcı olmuştur.
Sayın il başkanı Metin Ümit Ural’ın paylaşımımı beğenmesi son derece doğaldır çünkü kendisi ile yaptığımız sohbetlerde CHPnin ayrışmadan, birbirine hakaret etmeden, öz eleştiri ve tartışma kültürüne sahip olması gerektiğine dair sayısız kez konuştuk. Saygı değer il başkanım benim ne demek istediğimi çok iyi bildiğine ve bu nedenle beğendiği çok açık ve nettir. Üstelik ben bu yazıdan daha ağır ve daha sert eleştirileri örn. Sayın İsmet Güneşhan döneminde de yapmıştım, sayın Nejat Önder döneminde de… O gün sorun olmayan bir şeyin Metin Ümit Ural’ın başkan seçilmesiyle birden sorun olması iyi niyetten uzak, çirkin ve muhtemel parti içi mücadelerle ilgilidir.
Konuya ilişkin yazılan yazıları burada paylaşmayacağım. Şayet bir basın emekçisi konuya dair görüşlerime baş vurmak arzusunda bulunursa bu süreçteki tüm yazı ve yorumları –her birinin kopyası elimdedir- kendilerine paylaşacağım.
Ayrıca yarın canlı yayında da Çanakkale kamuoyuna yine bu sürece dair bilgi vereceğim.
Son olarak doğruları ve ayrıntıları bilme şansı olmayan, basının aktardıklarıyla hareket ederek üzülen, incinen, asla ve kat’a CHPye zarar vermek amacı taşımayacak yorumlarıma dair bir kırılmaya yol açmışsam CHP kamuoyundan da özür dilerim.
Ek-1 Aşağıdaki yazım iki üç ay önce yazıdır. Burada Atatürk’ün, Nutuk’un tarihsel özlerinden koparılıp ticarileştirilmesi, sömürülmesi üzerine kısa bir eleştiri olmuş, yine sol gelenekte Che, Küba, örneğin Korona sürecinde Küba’nın aşı vb üzerinden yüceltilmesine dair bir paylaşımdır. Bu eski paylaşımın sanki üç saat önce imiş gibi, yeni imiş gibi sunulması “çok düşündürücüdür”. Sayın Seçkin Sağlam şayet arzu ederlerse Atatürkçülük, Cumhuriyet üzerine arşivimden SAYISIZ yazı değerlendirme ve bilgilendirme yapabilirim. Ben Cumhuriyetçi yurttaşlık ve Atatürk’ün modern toplum anlayışının ülkemiz için yegâne çözüm olduğunu defalarca yazmış biriyim. Hepsi arşivimde duruyor.”

KAVGALAR BÜYÜYECEK
İl başkanın yaptığı ağır eleştirilerden sonra Erkek şimdiye kadar herhangi bir yapmaması dikkat çekti. İl başkanına cevap vermemesinden iki anlam çıkartılıyor. Birincisi CHP Çanakkale teşkilatını dikkate almadığı, ikincisi ise Çanakkale’yi gözden çıkartıp tamamen genel başkan yardımcılığı havasına girmiş olarak görülüyor. Aynı şekilde Erkek’in Çanakkale ekibinden de bir ses çıkmadı. İl ve merkez ilçe başkanlığı döneminde kendisinin yanında yer alanların da il başkanının açıklamalarına birşeyler söylememesi de vatandaşların dikkatinden kaçmadı.

Muzaffer Cirtel