Ezine dogumlu olan 46 yaşindaki Müjdat Turan, dünyada büyük baliklarla taniniyor. Çocuklugunda merakla başlayan daliş tutkusunu, geliştirerek profesyonel olarak daliş yapmaya başladi. Yaklaşik 30 yildir daliş yapan Müjdat Turan, tüpsüz dalişta su altinda 4.5 dakika suyun altinda kalabiliyor. Bu anlari sosyal medyadan paylaşan Turan, görüntüledigi av anlarini binlerce takipçisinin izlemesini sagliyor.
Çanakkale’de Gençlik Hizmetleri ve Spor Il Müdürlügü’nde görevli Müjdat Turan’in deniz tutkusu 10 yaşinda başladi. Bu yaşta yüzmeye, 16- 17 yaşlarinda ise dalma başlayan Müjdat Turan’in meraki önce bir hobiye, yillar sonra da bir sanata dönüştü. Profesyonel olarak daliş yapan Turan, tüpsüz dalişta 40 metre derinlige kadar inebiliyor. Dipte bekleme süresi ise 4.5 dakikayi buluyor. Static apneada ise 6.5, 7 dakika suyun altinda kalabiliyor. Onun bu özellikleri, boyunca büyüklükte ve kilosuna yakin agirliktaki baliklari avlayabilmesine olanak taniyor.
 
DENIZIN ALTI AYRI BIR DÜNYA
Müjdat Turan daliş denizle taniştigi zamanlari anlatarak, o yillardaki daliş şartlari hakkinda bilgi verdi. Turan, “Tabi o zamanlar Pinarbaşi, Yeniköy arasi çok yakin. Orada bizim teknemiz vardi. Daha 12-13 yaşlardayken tekneyle başladi. Babamda zaten balikçiydi. Orada agabeyimin teknesiyle balikçilik yapmaya başladigimizda, Istanbul’dan yazlikçilar vardi o yillarda. Böyle maske, şnorkel getirmişler. Teknenin yanlarinda dalmaya başladik biz. Denizin alti ayri bir dünya. Orasi öyle hoşuma gitti ki benim sonra birakamadim daliş işini. Orada başladik. Tabii o zamanlar malzeme çok kisitli, imkanlar kisitli. Bir kaç yil daha geçti 16-17 yaşina girdim. Ben kendi biriktirmiş oldugum paralarla bir tane tekne yaptirdim kendime. Denizi o kadar çok seviyorum ki hiç birakamiyorum. Bütün hayatimi her şeyimi denize göre kurguladim. O tekneyle yillarca balikçilik yaptim, tekneyle dalişlar yaptim. O yillarda daldigimizda sadece maske ve şnorkelle dalarken üzerimize kazak giyerdik, üşümeyelim diye. Çok uzun süre, hipotermiye girecek kadar suda kalirdik. Sonra bu ileriki yillarda tutkuya dönüştü. Denizin altini göremeden, etmeden duramiyordum. Sonra malzeme tedariki başladi. 97-98 yillarinda bu işi daha profesyonelce yapmaya başladim. Çünkü artik daha iyi kaliteli malzemeler ulaşmaya başladi Türkiye’ye. 98 yilinda balik malzemesi satan bir yere Yunan mali bir tane zipkin getirip koymuşlar. Akşam dükkan kapandi mi ben oraya gider, o zipkini seyrederdim. Sonra bir gün para biriktirdim. Bu agabeyim; ‘şu zipkini sana alalim’ dedi. O zipkini aldik. Zipkin çok profesyoneldi, çok güzel balik vurdum ondan sonra. O yillarda balik da çoktu. Iler ki yillarda teknemizle daliş işini geliştirdik, sponsorlarimiz oldu.” dedi.
HER BÜYÜK BALIK AVLADIGIMDA BIRÇOK TEHLIKELER YAŞADIM
Daliş sirasinda başinca gelen üzücü olaya deginen Müjdat Turan, “Büyük baliklar avlamaya başladim. Ama tabi her büyük balik bende birçok tecrübeyi geliştirdi. Her büyük balik avladigimda birçok tehlikeler yaşadim. Her tehlikeyi kendi tecrübelerimle atlattim. Hatta bir tanesinde Mavra Adasi’nin açiklarinda Barbaros sigligi deriz biz. Yil 2002 falan. Bir tane akya vurdum. 80-90 kiloluk bir akya.  O zaman tekneyle açildik. O zaman tekne var, bot yok şimdiki gibi. Tekne seni takip etmeli. Sait kaptan o dalganin içinde baligi bulunca beni kaybetti. Balik beni açiga sürükledi. Ben Sait Kaptan’a sesleniyorum; ‘Sait Kaptan’ diye. Ne kadar bagirsam da, rüzgarin sesi benim sesimi Sait Kaptana ulaştirmiyor. Ben artik Limni’ye dogru açilmaya başladim. Akintilar, balik da beni çekiyor. Hava kararmasina 3-4 saat var. Sonra Sait Kaptan beni kaybetti. Ipe biçak vurdum. Artik hayat mücadelesi başladi. Sonra Pirasa Adasi dedigimiz yere 4 saat yüzdüm. Aklima gelen tek şey acaba çocugumu görebilecek miyim? Daha o zaman yeni olmuştu benim çocugum. Şuanda 14 yaşinda. Artik o kadar umutsuzluga düştüm. Yaklaşik 4 saat 4 mil açiklara sürüklendim. Işte hayatimda yaşadigim en büyük tehlike o zamandi. Bu benim için bir dönüm noktasi oldu. Bundan sonra denizlerle şaka olmayacagini anladim. Daha dikkatli davranmaya başladim. 4 saat sonra karaya çiktigimda, Sait Kaptan geldi bana sarildi aglayarak. Hayati bir mücadele oldu. Kendimi geliştirmeye başladim. Sonra video çekemeye başladim, fotograflar çekmeye başladim, yazilar, makaleler yazmaya başladim. Insanlarda bunu sevdi. Sosyal medyadan beni takip eden insanlardan çok güzel tepkiler aldim. Ben bunu her zaman geliştirmeye devam ettim. Bugüne geldik. Şuanda yaşim 47. Yaklaşik 30 yildir denizlerdeyim. Ve 30 yildir o  kadar çok macera yaşadim ki hepsi hatiralarimda.” Şeklinde konuştu.
 
ALTINDAKI GÜZELLIKLERI ANLATMAYA YÖNELIK MAKALELER YAZIYORUM
Müjdat Turan, bütün insanlarin denizin altini merak ettigini söyleyerek, “Insanlar denizin kenarlarinda evler yaparlar. Çok sikildiginda gider denizin kenarina oturur. Denize bakar rahatlariz. Ama insanlarda bir korku vardir. Denizin altini herkes çok merak eder ama o korkuyu yenip o denizin altini seyretmeye cesaret edemezler. Bundan dolayi ben insanlari bunu yapmalari için teşvik amaçli, bilgilendirme amaçli, denizin altindaki güzellikleri anlatmaya yönelik makaleler yaziyorum. Insanlarin çogu bilmiyorum. Insan akya baliginin ne tür bir balik oldugun, nelerle beslendigini, nasil bir güce sahip oldugunu kimse bilmez. Biz bunlari yaşayarak biliyoruz. Bir çipura baliginin nasil beslendigini, bunun gizemli dünyasinin neler oldugunu bilmez. Ama biz biliyoruz. Ben 8-9 kiloluk çipuralar avladim. Italyanlar 2011’de geldiler benim belgeselimi yaptilar. Avrupa’da milyonlarca insan izledi bu belgeseli. Çünkü çipura avciligi çok zor bir avciliktir. Dünyada avlayan yok. Çok zeki bir hayvan, çok gizemli bir hayvan. Küçükleri yakalaniyor ama ben 8-9 kiloluk baliklar avliyorum. Bu büyüklükteki baliklar çok gizemli. Bugün su ürünleriyle ben araştirmaya götürdüm. 9 kiloluk çipura 35 kilo çikti. Bu literatürlere kayit edildi. Dünyada yok bu kayit. Her balik tutuluyor ama bu çipura baligi belli zamanlari var. O saatleri geliyor. Bizde onlari keşfettik. Insanlar çok şeyleri merak ediyor. Bir sürü canlilar var. Midyeler, kestaneler,  deniz istakozlari, deniz tavşanlari, mürenler, orasi ayri bir dünya. Bir sürü canli orada hayatini sürdürüyor. Bu hayatlarla ilgili insanlar çok şey merak ediyor. Ben sosyal medyaya bazen videolar yüklüyorum. Bazi videolarin altina açiklamalar yaziyorum. Insanlar ne oldugunu bilsin diye. Bunlarda insanlarin hoşuna gidiyor. Genelde bu yönde makaleler yaziyorum. Bir çipura baliginin neden bu kadar zor avlandigi konusunda birçok kişi ‘neden bu balik avlanmiyor ‘dedi. Şimdi benim videolarim var. Bir baligi ben 4 dakikada avliyorum suyun altinda. Güzel nefesleniyorum. Ondan sonra daliyorum. Tam 4 dakika suyun altinda o baligi avlamak için baskin dedigimiz bir teknik ile yemlenirken avliyorsun. Başka türlü avlayamiyorsun. Bu kadar gizemli, avciligi çok zor bir balik. Onun için serbest daliş sporu birçok kişinin yapmak istedigi fakat yapamadigi bir spordur. Çünkü bu tamamen insanin fiziksel güce sahip olmasi gerekiyor. Ayni zamanda çok derin bir tecrübeye sahip olmasi gerekiyor.  Önüne gelen hemen balik vurayim böyle bir şey yok. ” Ifadelerini kullandi.
ÖN BILGI ÇOK ÖNEMLI
Serbest daliş zipkinla balik avlamaya başlayacak kişilere tavsiyeler veren Müjdat Turan, “Serbest daliş zipkinla balik avlamaya başlayacak kişi önce ön araştirmasini yapmasi lazim. Ön bilgi çok önemli. Dogru malzeme seçimi yapmasi lazim. Çünkü üzerine uyumsuz malzemeler her zaman insani daliştan sogutur, sikinti yaratir. Mesela yüzüne uymayan bir maske alirsin. O maske durmadan su alir. Sizi daliştan sogutur. Ayagini sikan bir palet alirsin, vücudunu sikan bir elbise alirsin. Bunlar her zaman için araştirilip, üzerine uyacak malzemeler alinmali. En önemlisi bu spora başlayacak insanlarin bu sporun çok tehlikeli oldugunu ve ciddiye almalari gerektigini bilmeli. Çünkü yilda bu sporda 10-15 hayat kaybediyoruz Türkiye’de. Birçok spor dali var. Dagcilik var, kaya var. Birçok tehlikeli spor var ama en çok kayip su sporlari dalinda oluyor. Serbest dalişta oluyor. Neden? Sig su bayilmasi dedigimiz bir olay gerçekleşiyor. Insanlar dipte suyun altinda çok uzun süre kalarak, sinirlarini aşiyor ve beyin şartel indirme dedigimiz nefesiz kaldigi, oksijenin azalmasindan dolayi, karbondioksit degerinin yükselmesinden dolayi şartel indiriyor ve bayilma gerçekleşiyor. Eger yaninizda insan yoksa kesin ölüm gerçekleşiyor. Eger yaninizda insan varsa sizin kulaginiza seslenerek isminizle nefes al dediginde nefes aliyor ve hayatiniza devam ediyorsunuz. Ben serbest daliş yaptim yillarca. Birçok derecelerim oldu. Türkiye şampiyonu oldum. Milli takima girdim. Biz antrenmanlarda vücudumuzu taniyoruz. Bayilacak noktalara gelmemek için biz bir sinyalimiz var. Vücudun bir sinyali var. Diyafram kasilmasi dedigimiz bir kasilma. Vücut oksijen degerinin düştügü, karbondioksit degerinin yükseldigi anda diyafram kasilmasi dedigimiz bir kasilma gelir. Yani vücut nefes al işareti verir. Bu kasilma geldiginde insanin artik sudan çikmasi gerekir. Aslinda bu bizim vücudumuzun bir uyarisidir. Eger sen hala dipte durmaya devam ediyorsan sinirlarini aştigin için artik çikişa başladiginda senin yeterli oksijenin olmadigindan dolayi beyin ‘kalan oksijeni ben kullanacagim’ diyor ve şartel indiriyor. Bu kadar riskli bir spor. Biz bu sinirlarimizi biliyoruz. Bu yüzden her insan egitim almali. Egitimi çok faydasi var. Sinirlarimizi ögrendik. Ilk diyafram kasilmasinda herkesin sudan çikmasi lazim.” Şeklinde konuştu.
YAKLAŞIK YÜZDE 70 BALIK AZALDI
30 senedir dalan Müjdat Turan, ilk daldigi zamanlara göre balik oraninin yüzde 70 oraninda azaldigini söyleyerek, bunun sebeplerini siraladi. Turan, “Boş zamanlarimda haftada bir gün aileme zaman ayiririm. Diger günleri de denizde geçiririm. Yani issiz bir adada, deniz boyunda olmak kadar güzel bir şey var mi? Temiz hava bol, oksijen bu güzellikleri yaşamak lazim.  Bakmakla olmaz yaşamak lazim. Ben boş zamanlarimda havada güzel oldu mu denize geçerim. Daha çok Bozcaada, Mavra Adasi, Gökçeada, bogaz genelde buralarda daliyorum. Tabii ki en verimli yer bogaz. Çünkü bogaz baliklarin geçiş yeri.  Karadeniz’den geçen baliklar bogazdan geçiyor. Ege’ye sicak sulara yumurta birakmaya gidiyor. Bu geçiş zamanlarini biliyoruz. O tarihlerde baliklari takip ediyoruz. Yaklaşik yüzde 70 balik azaldi. Ben denizin altini herkesten çok gözlemleyen birisiyim. Benim kadar denizin altinda kalan yoktur. Hep gözlemliyorum. Benim başladigim yillardaki balik çeşitliligi ve bollugu neden çoktu? Çünkü o zamanlar girgir yoktu. Biz bir uskumru avciligina giderdik. Herkes 50 kilo, 100 kilo uskumru ile dönerdi. Oltayla ama… Bugün denizlerimizi bitirenler deniz kirliligi ve girgir avciligi bunlar en baştaki büyük etkenler. Son yillarda teknolojinin de gelişmesiyle birlikte artik radar sistemleri sonra sistemleri, büyük tekneler derken hayvan artik barinacak yer kalmadi. Hayvanin kaçacak yeri kalmadi. Kiyiya gidiyor her tarafta birakma aglari. Açiga gidiyor. Açikta girgirlar. Baligin üzerinde o kadar agir baski var ki, hayvanin artik tabii ki nesli tükenecek. Bir girgir 50 ton, 100 ton balik çeviriyor. Bir lüfer baliginin sarikanat, çinekop  halindeyken binlerce, tonlaraca yakalaniyor. Daha bu balik büyüyecek, havyar birakacak ve neslinin devam ettirecek. Ama hiç neslinin devam etme firsati vermeden, bu baliklari yok ediyorlar. Önceden böyle bir şey yoktu. 90 yillarda yaptim balik avciligi ve gördügüm baliklarla bugün yüzde 70 oraninda denizlerimizde balik azaldi. Son zamanlarda deniz patlicani ticareti başladi. Denizlerimizde aşiri derecede deniz hiyari, deniz patlicani avciligi başladi. Bunlar denizleri  temizleyen dogal mekanizmalar. Denizlerde midye ve deniz patlicani denizleri temizleyen en önemli dogal temizleme mekanizmalaridir. Siz denizleri mekanik bir şekilde temizlemeye çalişirsaniz. Bunlarin yaptigi işin yüzde 1’ini yapmazsiniz. Bir deniz patlicani yilda 150 ton deniz kumunu kimyasal ve zararli bakterilerden temizliyor. Denizlere tekrar kullanilmak amaçli birakiyor. O deniz kumu temizlenmezse baliklar o zehirli kumlara yumurta biraktiginda o yumurtalar çatlamiyor. Bir sürü yan etkileri var. Yüzlerce deniz patlicanin yok oldugunu düşünün, yillar sonra denizlerimizde artik kum temizlenmeyecek, kimyasal maddeler denizin dibine çökecek, baliklar üreyemeyecek. Midyelerde ayni şekilde denizi temizleyen en degerli süzgeçler. Bunlarin yok edilmemesi lazim. Yetkililerin çok ciddi önlemler almasi lazim. Bunlar olmadigi zaman diger hayatlarda olmuyor. Midyenin olmadigi yerlerde balikta olmuyor. Neden? Midyenin içinde bir sürü planktonlar, bakteriler, besleniyor. Midyelerle beslenen bir sürü balik çeşidi var. Bunlarin hepsi yok oluyor. Denize verilen zarari düşünebiliyor musunuz? Bunu geri dönüşümü yillar alir.” Dedi.
HIÇBIR BAŞARI KOLAY ELDE EDILMIYOR
Denizlere çok zaman harcadigini söyleyen Müjdat Turan,Trofe kupa demek, ödül demek. Bu zaman kadar yakaladigim en büyü balik. Trofe avlar türünün en büyükleri; çipura 9 kilo, akya 68 kilo, mercan 12 kilo bunlar Türkiye rekoru. Levrek 13 kilo, liça 48 kilo.12 kiloluk mercan Türkiye’de yok başka. Bunlar avlanmasi çok zor baliklar. Görmekte bir mucize. Hikayemin başinda ne zorluklarla başladik. Hiçbir başari kolay elde edilmiyor. Basamaklari yavaş yavaş, tirmana tirmana  30 yila geldik ama denizler bana çok güzel şeyler verdi. Bende denizlere en degerli şeyi mi zamanimi verdim. Insanlar kafelerde, barlarda zaman geçirirken ben zamanimi denizlerde geçirdim. Bu bilgiler tecrübeler öyle kolay olmadi.” Şeklinde konuştu.
 
Arzu Baladur