Kordonda bulunan Truva Atı'nın hemen karşısında rengarenk takı tezgahları, oradan geçen hemen herkesin dikkatini çekiyor. Kadınlar burada takı yapıp kurdukları tezgahlarda satıyorlar. Bu ortamı hazırlayan ise belediyenin katkısı ile Kadın El Emeğini Değerlendirme Derneği (EL-DER). Hepsi hemen hemen bir takı tasarımcısı konumuna gelmiş durumda. Kendileri ile konuşulduğunda hepsinin ayrı bir hayat hikayesi var. Ortak hikayeleri ise el emeği ile geçimini sağlamak.
 
Burada takı yapıp satanlardan biri de Serpil Ortaç. Dört yıldır EL-DER üyesi olan Ortaç yaptığı takıları satarak geçimini sağlıyor. Kadınların ekonomiye her daim katkı sağlaması gerektiğine inandığını dile getiren Ortaç, çalışıyor olmanın kendisine hem ekonomik hem de psikolojik açıdan önemli katkı sağladığını belirtti. 4 senedir dernek çalışmaları içinde olduğunu söyleyen Ortaç, ücretsiz kurslara giderek takılar yapmaya başladığını vurguladı.
 
KADINLAR EVE KAPANMASIN
 
Kadınların eve kapanmaması gerektiğini belirten Ortaç, her zaman tüketici olunmaması ve üretim yapılmasının da kendilerine iyi geleceğinin altını çizdi. Ortaç sözlerine şöyle devam etti, “Herkese öneriyorum. ‘Gelin bu havayı soluyun’ diyorum. Hem işinizi yapın, paranızı da kazanın. Kimseye de muhtaç olmayın. Kadınların ekonomik özgürlüğünü eline alması çok önemli. Çok çok fazla kazamıyor olsak da yine ekmeğimizi götürebiliyoruz. Nisan ayında açıyoruz Ekim sonuna kadar tezgâhlarımız açık kalıyor. Kışın çalışmıyoruz. Kurslara gidiyoruz. Halk Eğitimin takı tasarım kurslarına gidiyoruz. Orada ürünlerimizi yapıyoruz, yeni ürünler yapıyoruz. Yaza stok yapıyoruz. Biz her zaman çalışıyoruz. Yazın çalışmak için kışın üretim yapıyoruz. Biriktirmek zorundayız ki yaza satışımızı yapabilelim. Yaz boyunca da devam burada oturmuyoruz. Otururken de devamlı üretiyoruz. Gelen müşteriler de bizim el emeği işlerimizi çok beğeniyorlar. Hazır satan çok yerler var. O yüzden bizim yaptıklarımız daha çok ilgi çekiyor. Bütün ürünlerimiz el emeği göz nuru” dedi.
 
RENK UYUMUNA DİKKAT EDİYORUM
 
Takıları yaparken renk uyumuna dikkat ettiğini belirten Ortaç, takıların modellerinin kendiliğinden ortaya çıktığını söyledi. İğne çalışmalarında ise şablonlar yaptıklarını kaydeden Ortaç, “Örneğin boncukların dizimi konusunda şablonlar var. Hepsinin ayrı bir tekniği var. Tekniği öğrendikten sonra kendiliğinden geliyor zaten. Kolyenin içeriğine bağlı olarak belli oluyor. Bazı kolyeler var 1,5 günde yapılıyor. Bazen de günde 4–5 tane kolye yapıyoruz.
Günlük kazançlarının hiç belli olmadığını kaydeden Ortaç, Ege’ye göre satışların daha az olduğunu söyledi. Ortaç, “Bizim 15 TL’ye sattığımızı onlar 50 liraya satabiliyorlar. Çanakkale olarak biz açık müze konumundayız. Her yerimiz tarih kokuyor”
 
TURİSTLERİN BİZE PEK FAYDASI YOK
 
Çanakkale’ye gelen turistlerin kendilerine pek uğramadığını kaydeden Ortaç, “Onlar buradan atı görüp Aynalı Çarşı’ya oradan şehitliklere gidiyorlar. Buraya uğramıyorlar. Dışarıdan gelen el emeğine değer veren, Almanya’da yaşayan işçilerimiz onlar geldiklerinde arayıp buluyorlar” dedi. Derneğe giriş sürecini anlatan Ortaç, “Arkadaşımın dernekte başkanlığı vardı. Ona destek olmak amacı ile üye olmuştum. Kendiliğinden gelişti. El becerilerim de vardı. Bu şekilde devam etti. Önceden de dantel yapıyordum. Şimdi bunları takıda kullanıyorum.
 
TÜRKİYE’DE KADIN OLMAK ZOR
 
Türkiye’de kadın olmanın zor olduğunu kaydeden Ortaç, omuzlara yüklenen yükün çok fazla olduğunu belirtti. Ortaç, “Çocuk bakımı, ev işi. Ama artık bunların devri geçti. Çünkü tek maaşla bir yere varılmıyor. Çalışmak zorundasın. Eşinle el birliği ile yapacaksın. Bunun yanında topluma da bir şeyler katacaksın. Ekonomiye katkıda bulunmak zorundasın. Eskiden ‘Bir lokma bir hırka’ diyorlardı şu dönemimizde öyle değil. Hayat çok pahalı. O yüzden üretmek lazım. Kadınlar korkmaması, çekinmemesi lazım. Kazanmanın hiçbir ayıbı yok. Bana deseler şu anda ‘Pazarda limon satar mısın?’ seve seve satarım. Hiçbir ücret ödemeden kurslara gidiyorsunuz. Bu fevkalade bir şey. Yeter ki öğrensinler, yapmak istesinler” diyerek sözlerini noktaladı.
 
Simge Özden