Oyun İçinde Oyun Tarım ve madensel ürün dışsatımına bel bağlayan yoksul ülkeler, bugün dünya piyasalarına her yönden egemen olan gelişmiş ülkelerin oyuncağı durumundadır.

 Yapay fiyat ayarlamaları, kotalar ve kaynağı belli olmayan medya haberleri bu tür ülkeleri çaresizlik içinde edilgen bir konuma getirebilmektedir.
Örneğin, ABD basınında, kim oldukları belli olmayan Tüketici Sağlığını Koruma Örgütü’nün ilanları çıkıyor ve bu ilanlarda, Palmiye yağları ve tropik şekerlerin kanserojen maddeler içerdiği yer alıyordu. Yoksul sıcak ülke ekonomilerinin tümden bağımlı olduğu bu ürünlerdeki ani istem düşüşü, fiyatları da indiriyor ve sonuçta dışsatımcı yoksul ülkeler çok güç durumda kalıyordu.
Aynı günlerde, ABD, Avrupa ve Japonya laboratuarlarında geliştirilen yapay tatlandırıcılarla sentetik yağların satışlarında patlama oluyordu. 1970’lerin başında, kahve fiyatlarındaki yüzde 60’a varan ani düşüşler, kahve dışsatımcısı ülkeleri perişan ediyor ve kahve ekim alanlarının önemli bir bölümü yabancı yatırımcıların eline geçiyordu.10
 
Devlet Desteği
 
ABD’nde tarıma verilen devlet desteği 1980 yılında 2,7 milyar Dolarken bu destek 1986 yılında 25,8 milyar Dolara çıkmıştı. AB aynı dönemde bu desteği 6,2 milyar Dolardan 21,5 milyar Dolara yükseltiyordu.11
The Economist Dergisi’nin 9 Haziran 2001’de yayınladığı verilere göre, bu destek 2000 yılında; Avrupa Birliği’nde 100 milyar Dolar, ABD’nde 56 ve Japonya’da 48 milyar Dolara çıkmıştı. Bu ülkelerde sanayi ürünleri dışalımına uygulanan gümrük vergileri yüzde 4’lere gerilemişken, tarım ürünleri dışalımına uygulanan vergiler hala yüzde 40-50 seviyesinde duruyordu. Japonya, tarım ürünleri dışalımından ortalama yüzde 63 vergi alıyor, pirince özel bir uygulamayla yüzde 1000 (yüzde bin) gümrük vergisi uyguluyor.12

ABD, 2000 yılında 56 milyar Dolara çıkardığı destekle de yetinmedi ve bu desteğe 2002 yılında 45.1 milyar Dolarlık yeni bir paket ekleyerek, tarıma yapılan devlet desteğini 101,1 milyar Dolara çıkardı. Yasanın Temsilciler Meclisinde kabul edilmesi üzerine ABD Başkanı George W.Bush; “Bu yasa Amerikan çiftçileri için cömert ve güvenilir bir sosyal güvenlik ağı oluşturmaktadır” dedi. Bu girişime IMF Başkanı Hors Köhler bile karşı çıktı ve ABD’nin kendi tarım sektörünü bu denli korumasının “yoksullukla savaşa yeni bir engel” olarak niteledi. Avrupa Birliği ve Brezilya bu destek nedeniyle, ABD’ni, Dünya Ticaret Örgütü’ne şikayet etti.13
 
Kıran Kırana
 
Gelişmiş ülkeler arasında, korumacılıkla tarımsal ürün yarışı şiddetlenerek sürmektedir. Kendi dışında herhangi bir ülkenin yarışa katılmasına kesin olarak izin verilmiyor. Gelişmiş ülkeler, iç pazardaki koruma önlemlerini saltıklaştırırken (mutlaklaştırırken), üretme olanağına sahip olmadığı için dışalımlamak zorunda kaldıkları tarımsal ürünlerin üretimini, kaynağında denetim altında tutuyor.
 
Toklar ve Açlar
 
Kişi başına besin üretim miktarı, 1964-1984 arasındaki 20 yılda; ABD’nde yüzde 21, Batı Avrupa’da yüzde 31 artarken, Afrika’da yüzde 12 azalmıştır.14 Avrupa ve Amerikalılar nitelik ve miktar olarak zaten çok önde oldukları tarım üretimlerini, oransal olarak da arttırıyor.
Aynı dönemde, kişi başına düşen ekili alan niceliği, ABD’nde 1,05 hektardan 0,90 hektara, Batı Avrupa’da 0,31 hektardan 0,25 hektara düştü. Bu ülkeler, ekili alan miktarını azaltırken verimliliği arttırmış ve daha az topraktan daha çok ürün elde etmişti. Oysa Afrika’da, kişi başına ekili alan miktarı, yoksulluk, erozyon ve çölleşme nedeniyle, 0,74 hektardan 0,35 hektara düşerek yüzde 100 azalmış ve bir felaket halini almıştı.15
IMF ve Dünya Bankası’ndan kredi isteyen azgelişmiş ülkeler, uzayıp giden koşulların en başında, devlet desteklerinin, özellikle de gübre desteğinin kaldırılması var. Oysa, makinalı tarıma tam olarak geçememiş bu tür ülkelerde tarımın verimliliği doğa koşullarına bağlı. Bu ülkelerde tarıma yalnızca gübrede değil her konuda destek olunması gerekir. Bu yapılmadığında, ulusal tarımın gelişmesi değil ayakta durması bile olanaklı değildir.
 
Küresel Barbarlık
 
Benzer uygulamalar, dünyanın her yerinde yaşanıyor. Uluslararası piyasaları, izleme, inceleme ve etkileme olanağı bulunmayan yoksul ülkeler, oynanan oyunun, bugün için küresel piyonları durumundadır. Oysa gelişmiş ülkeler, uzun erimli izlencelerle geleceğe hazırlanıyor. Dünya tarım haritalarında, hangi ürüne, nerede ve ne zaman izin verileceği (ya da engelleneceği) saptanmıştır. Gıda teknolojisindeki gelişme, azgelişmiş ülkelerle arayı her geçen gün daha çok açıyor.
Küresel gıda şirketleri tüketicilerine, haklı bir üne sahip Kenya’nın AA kahvesi yanında, ABD Laboratuarlarında üretilen biyokimya kahve çekirdeğini de sunuyor. Laboratuar vanilyaları Madagaskar’daki yetmiş bin vanilya üreticisini tehdit ediyor.
Yeni biyoteknolojiler ve gen haritalarında sağlanan ilerlemeler, tarımsal endüstriler üzerine egemenlik kuruyor. Kendi aralarında yarışan gelişmiş ülkeler, yoksul ülkeleri deney ve kullanım alanı olarak görüyor.
Ürün çeşitliliği, üretim düzeyi, dışsatım ve teknoloji alanlarının azgelişmiş ülkeler zararına değişmesi artık sürekli duruma geldi. Bu değişim o denli hızlıdır ki araştırmacılar ve sayıbilimciler (istatikçiler), tarımsal kalkınmada bölgeler arası eşitsizlikleri gösteren verileri izlemekte zorlanmaktadır. Elde edilen sayısal değerlerin oluşturduğu tablo eğrileri, gelişmiş ülkeler için hep yukarı, azgelişmişler için hep aşağıya doğrudur.
 
Yeni yıldan dileğimiz,ne kadar terörist varsa inine kadar girilip imha edilsin.
Teröristlere destek veren ne kadar kamu görevlisi varsa" başta belediye başkanları olmak üzere" görevlerine son verilsin.
Yardım ve yataklık yapanlar da aynı derecede cezalandırılsın.
Bu vatan için seve seve ölüme,şehadete koşan liyakatli vatan evlatlarının önünü açın.
Eğitimde,Öğretmen Yetiştirmede,Adalet Sisteminde,Türk Silahlı Kuvvetlerinde,Çevre Meselelerinde,Tarımda ,Seçim Sisteminde ve birçok alanda yeni reformlar yapın,derim.
Daha huzurlu ve mutlu Türkiye dilerim.