Bu yüzyıl, 'Su ve Gıda' ya ulaşma savaşlarına sahne olacak, diye düşünürüm...

Bu yüzyıl, "Su ve Gıda" ya ulaşma savaşlarına sahne olacak, diye düşünürüm...

Biz, iki bin yılından sonra uyguladığımız yanlış politikalarla önce eğitimi, köy okullarını kapatarak, iğdiş ettik. Çocuklarını okutmak için taşımalı sistemi beğenmeyen köylümüz de çiftini çubuğunu sattı veya köyünü terk ederek şehre göç etti... Böylece köyde üretim yapacak, üreten köylü sayısı azaldı. Hafta sonları köy ziyaretleri yapıyorum. Gördüğüm manzara, köyler boşalmış. Baraj üzerinde 22 köy, sekiz mahalle( mezra) var ve toplam nüfus 1850 kişi...

AB, bize köylü nüfusunu azaltın baskısı yaptı. Biz de AB'ye gireceğiz, diye onların her dediğini yapar olduk. Sonunda, AB ve gelişmiş diğer ülkeler, kendi ürettikleri tarım ürünlerini, biz üretmediğimiz için bize satmaya başladılar...

Sarımsak Çin'den, Mercimek Kanada'dan, Fasulye İran'dan, Nar Bulgaristan'dan, Buğday Ukrayna ve Rusya'dan gelmeye başladı.

Biz de üretmediğimiz için aç kalmamak gerekçesiyle her şeyi ithal eder olduk... Tüm Avrupa'nın ithal ettiğinden fazla ayçiçek yağı ithal eder olduk..

Biz, yerel yönetimler marifetiyle hem meraları, zeytinlikleri, tarım arazilerini ranta açarak üretim sahalarımızı daralttık...

Bir örnek...

Atikhisar Barajı, 1970 yılında yapımına başlandı ve 1975 yılında su tutmaya başladı. Hem şehrin su ihtiyacını karşılayacak hem de 5500 hektarlık tarım arazisini sulayarak sulu tarıma geçecek ve yılda iki, hatta bazen üç farklı ürün yetiştirecek seviyeye gelecektik...

Aradan yıllar geçti...

Daha sonra, tarım arazileri yerel yönetimlerce ranta açıldı. Atikhisar Barajı'nın sulayacağı tarım arazisi alanı 3500 hektara düşmüş oldu.

Tabii ki madenler için de meralar , tarım arazileri, zeytinlikler, ormanlar talan edildi...

Son otuz beş yıldır, Çanakkale' yi ben yönettiğim (!) için bu rant işlerinin tüm suçlusu benim!

2100'lü yıllarda,diyordum ;ama, bundan vaz geçtim, 2050'li yıllarda torunlarımız, bizim için ne kadar düşüncesiz dedelerimiz, ninelerimiz varmış! Bu tarım arazilerinin yok edilişini hem seyretmişler hem de oylarıyla rantçıları desteklemişler, diyecekler...

Şimdi, bir seçim dönemine daha girmiş olduk.

Benim talebim, tarım arazilerini ranta açmayacağını, tarımı ve hayvancılığı destekleyeceğini ifade eden kişilere oy verin.

Enflasyonu en çok hisseden kitlenin bir mensubu olarak, bunu dikkate almalıyız, diye düşünürüm.

 Bu gidişatla da tüm emekliler, sosyal güvenlik kurumuna müracaat ederek gıda ve temiz su talebinde bulunacaklardır, diye kaygılanıyorum.

Siyaset kurumuna sözüm, iktidarıyla muhalefetiyle gittiğiniz yol, yol değildir. Çıkmaz sokaktır...

Benden söylemesi...

Fotoğraf, Atikhisar Barajı sulama kanalları... Sulayacak tarım arazisi arıyor. Siyasilerimiz de hiç utanmadan bizden oy talep ediyor...

Yazık!

Bu toprakların bir çocuğu olarak halkımızı uyarıyorum. Efsunlanmış uykunuzdan uyanın ve aklı selim içinde hareket edin, derim .

Gelecekte oluşacak yokluklarda, "yandım anam!" demeyin...

Allah şahidimdir ki ben görevimi yaptım, uyardım;ama, dinlemediler, diyeceğim...

Gelimli gidimli dünya.

İnşallah, durumumuz bundan kötü olmaz!

Bilgi edinmeniz dileğiyle...

******

Düşünmeye, okumaya, yazmaya ve konuşmaya devam..