Sabah saat 07:45... Güneş daha doğmadı.

Sabah saat 07:45... Güneş daha doğmadı.

İşe gidecekler şimdi yola çıkacaklar ki zamanında iş başı yapmış olsunlar...

Daha önce yazdığımız "İleri saat" uygulaması  veya "Kış saati" uygulaması için enerji tasarrufu amaçlı  yıllardır uygulanan ve "Batı ülkeleriyle" uyumlu ve işbirliğini ortaya koyan ileri saat uygulaması için bir karar verilsin dememizin gerekçesi aşağıdaki fotoğraftır...

İşe gidiş karanlıkta, işten çıkış ve eve dönüş karanlıkta olmakta. Bir de erken yatmak suretiyle hem sağlıklı olma hem de işimizde verimli olma gücümüzü artırmış olalım...

Ayrıca , bedenen zinde olmalıyız ki toplumumuza üst sevide  hizmet etmiş olalım.

Ancak, benim gibi spor meraklısı bir kişiyseniz, bilhassa Avrupa ülkeleri spor kulüpleri arasında oynanan tüm spor müsabakalarında, müsabakanın başlama saati, en son saat, gece 23:00'da oluyorsa bu müsabakalar gece 01:00  "da bitmektedir... Kişinin uyumak için yatma saati 01:30'u bulmakta... İşte bu sırada, yine elektrik sarfiyatı devam etmektedir...

Biz, enerjiyi üretmede  bilhassa karbon bazlı yakıt kullanarak enerji ürettiğimize göre(termik santraller, doğal gaz çevirim santralleri) yapmamız gereken yenilenebilir enerji üretim tesisleri kurarak(Ges, Res, Jes, Hes) buralardan enerji üretip enerji talebini karşılamalıyız... Yine,tasarruf yaparak daha az enerji tüketmeliyiz. Enerjiyi de  üretim sektöründe daha çok kullanmalıyız... Böylece bireysel tüketimi akılcı bir yöntemle yapıp kendi bütçemize de  tasarrufla katkı sağlamalıyız...

Altmışlı yıllarda alım gücü olarak elde edilen her yüz liranın neredeyse %40''ı tasarruf edilirdi. Böylece, ev alma, vasıta alma, ihtiyaçlarımızı karşılama gücümüz çok fazlaydı. Toplumumuz, topyekûn tasarruf tedbirlerine uyardı...

Yine, toplumumuzun yaşama sevinci üst seviyedeydi... Ülkemiz çok yakın bir tarihte başına gelen büyük belaları defetmiş mutlu insanlar ülkesiyken günümüzde ise mutsuz insanlar ülkesi olduk. Toplumumuz, milli bütünlük açısından, siyasal düşünce ve birlikte iş başarma gücü açısından bölünmeye başlamıştır. Devletin görevi, halkını mutlu kılacak tedbirler için kararlar almak ve bunu uygulamaktır. Yarınından endişeli, karamsar kitlelerle ve  bir de  birlikte yaşama irademizi de yitirirsek  ülkemizi savunmamız mümkün olamaz...

Su, gıda, enerji meselesinde temiz ve sağlıklı sözcüklerini sıfat olarak kullanabilmemiz için sağlıklı kararlar da alabilmeliyiz...

Birilerine yaranmak için kendi halkını mutsuzluğa sevketmek  bence yanlıştır...

Emeklilerin durumu, kabul edilebilir durumdan çıkmıştır. Gelir düzeyi açısından halkın %80'i yoksulluk ve açlık sınırlarının altına düşmüştür.

%20'lik bir kitle ise zenginliğine zenginlik katmıştır. Bu zenginliğin legal yoldan mı yoksa illegal yoldan mı elde edilmiş zenginlik olduğu da çok tartışmalıdır... Son yirmi yılda çevremizde zengin ve lüks hayat içinde yaşayan kişilerin geçmişini bildiğimizden, bu zenginliğin kaynağının nereden geldiğini de sorgular olduk...

İman ve inanç açısından ister genel ister yerel karar vericilerin halktan yana karar vermelerini halk adına talep etmekteyiz...

Daha ucuz ulaşım, daha ucuz su, daha ucuz enerji, daha ucuz gıda talebimizi gözardı etmeyin. Doğru kararlar alın...

Biz de sizleri alkışlayalım...

Şehircilik uygulamalarında da rant  işlerinden uzak durun, derim. Bilhassa, Altı Şubat Depremi'nde oluşan can kayıplarının fazlalığının da yanlış yerleşim alanı seçimlerinden kaynaklandığını, gözardı etmemeliyiz...

Kış  geldi...

Bu konuda verilen sözlerin de yerine getirilmediğini veya çok azının yerine getirildiğini görmekteyiz...

Halkı oyalamayın!

Halka doğruları söyleyin!

Doğru işler yapın ve biz de sizleri alkışlayalım...

Bence,bu doğru işlerinizin ilki  de ileri saat uygulaması olsun, derim...

Bilgi edinmeniz dileğiyle...

******

Düşünmeye, okumaya, yazmaya ve konuşmaya devam...