Ekim Ayı'nın ilk haftası Camiler Haftası...

Ekim Ayı'nın ilk haftası Camiler Haftası...
Diyanet bu konuda, camileri tanıtacak ve dini vecibelerin yerine getirilmesini vatandaştan isteyecek...
Son dönemde camiler eski kutsiyetini ve fonksiyonunu yitirmeye başladı...
Türkiye' de egemen olan güçlerin hemen her yerde kul hakkı yemeleri... Kulların zenginliğine akması gereken ve adilce paylaşılması dinimizce de emredilen maddi gücün, yandaşlara aktarılması kamu vicdanını sızlatmaktadır...
Camiler, toplamda bir saatlik işlev görmekte... Günün diğer saatlerinde boş durmaktadır... Bunda, Diyanetin Cuma Hutbelerinin içinin boş olması da etkili olmaktadır... Böylece dini doğru öğrenme ve dinin kutsi vecibelerini yerine getirme konusunda kişiler Tarikat ve Cemaatlara istemiyerek de olsa yönlendirilmiş olmaktadır... Türkiye, bilimi önceleyen bir dini inanışla varlığını sürdürür... Yoksa, yıkılmaya doğru gider... Dini önceleyen bir iktidar döneminde, köşe dönmeci bir tavrın vitrinde olması hem genel hem yerel iktidarların ve siyaset kurumunun toplumda değer yitirmesine sebep olmuştur... Tüm kötülükleri dış güçler yapıyorsa siz de iç güçleri sağlıklı ve sağlam tutarak dışarıdan gelecek tehlikelere karşı sağlam durmayı öğreteceksiniz... Burada en büyük vasıta örgün eğitimin verildiği okullar olmalı... Bu okulları ve öğretmen yetiştirme kaynağını güçlü tutmazsanız, iyi bir müfredat uygulamazsanız geleceğiniz karanlık olur... Şimdi, daha iyi günlerimiz, gelecek daha da
 kötü olacaktır, derim...
Daha, önce "Camiler çevreleriyle birlikte yaşamayı bilmelidir." demiştim...
Camiler, sadece ibadet edilen yer olarak görüldüğü müddetçe dini yaşama konusunda  irtifa kaybetmeye devam edecektir...
İslam dininde ruhban sınıf yoktur... Cemaatten en bilgili kişi namaz kıldırmalıdır... Hutbe, merkezden gelmemeli, imamlar hazırlamalıdır... Böylece, imamlarımızın da dini anlamda iyi yetişmesi sağlanmış olur... Cuma namazı Muaviye'nin değil, Peygamberimiz zamanındaki gibi kılınmalıdır... Kadınların da camilerde hem de her vakit ve Cuma günleri de yerlerinin olması sağlanmalıdır... İbadetin yanında, toplumsal yapımızın güçlenmesi için vaaz ve dersler olmalıdır... Camilerde kütüphaneler, sosyal faaliyet alanları, güzel sanatlar ve iş merkezleri, sokakta kalanlar için misafirhane, fakir fukara için yemekhaneler olmalı... Buralarda, fazla malı olan kişiler o fazla mallarını getirip ihtiyacı olanlara vermeleri sağlanmalıdır... Bir de, camiye siyaset girmemelidir... İmam'ın siyaseti, örnek olmak ve toplumun tamamını kucaklamak olmalıdır... Bir siyasi partinin militanı gibi hareket etmemelidir... Milli günleri unutan bir diyanet olmamalıdır... Devletimizin kurucusunun adını unutan bir diyanette olmamalıdır... Türk sözcüğünü ağzına almaktan korkan bir diyanette Türk Devletinin diyaneti olamaz... Yine, Arap adetlerini din diye anlatmanız da yanlıştır... Din için örnek alınacak kişiler için de 14 000 yıllık millet hayatımızın tamamından şahsiyetler seçilmeli... Sadece Araplardan örnek verilmemelidir... Mesela şu an Maide Suresi :51. Ayet için, Arap ülkelerinin hem İsrail'le hem ABD ile iş tuttuklarını gördüğümüze göre, bu Araplar hem zındık hem de dinden çıkmış olmamakta mıdır? Bu konuda da bir çift lafınızı duyarsak iyi olur, deriz...
İşte, bize bunları anlattıran bir paragraf...(1)
Bilgi edinmeniz dileğiyle...
******
Düşünmeye, okumaya, yazmaya ve konuşmaya devam...
(1)Falih Rıfkı Atay, Atatürk Ne İdi? Pozitif Yayıncılık, İstanbul-2018, sayfa:104