Ahmet Ağaoğlu, Turgut adında bir arkadaşıyla lisede beraber eğitim alırlar. Sonra, Ağaoğlu Almanya'ya, Turgut da Fransa'ya gider. Eğitimlerini tamamlarlar ve ülkelerine dönerler.

Ahmet Ağaoğlu, Turgut adında bir arkadaşıyla lisede beraber eğitim alırlar. Sonra, Ağaoğlu Almanya'ya, Turgut da Fransa'ya gider. Eğitimlerini tamamlarlar ve ülkelerine dönerler. Her ikisi de, 1908 Devrimine katılır. Önemli görevler ifa ederler. Aradan yıllar geçer ve Ege'de bir ile müfettiş olarak giden Ağaoğlu, ilin Valisi'nin tavsiyesi ile Yurt Köyü' ne gider. Vali, orada farklı bir kişilik olan Turgut Bey' den bahseder. Ağaoğlu, Arkadaşı Turgut'tan haber almak üzere  ilk iş olarak köye gitme karar alır. . Binbir müşkilatla köye varır. Burası, sıradan bir köydür. Yani çamurdan yapılı, bağsız bahçesi, otuz-kırk evden ibaret bir köydür.
Köye girişte, tozlar içinde oynayan, paçavraları bürünmüş çocuklar, başlarını kapılardan dışarıya  çıkarmış yemenili kadınlar, kahveye toplanmış erkekler ve ötede beride otlayan birkaç  hayvan  hep birden  başlarını kaldırıp  arabayı  hayret ve hayranlıkla seyrettiler. Üzerimize bir sürü köpek  saldırdı. Köpekleri kovmak için değnekli bir delikanlı koştu. Ben bu delikanlıya "Turgut Bey'in evi neresidir?" diye sordum.
"Köyün öteki tarafında o tek duran evdir. Fakat  Turgut Bey kimseyi almaz."
"Neden?"
"Bilmem. "
Ben yine arabacıya gösterilen eve doğru sürmesini emrettim. Evin önüne geldik. Başı yemenili kırk-kırkbeş yaşında bir kadın çıktı.
"Ne istiyorsunuz? "
"Turgut Bey'i"
"Evde yoktur!"
"Ben buraya ineceğim ve kendisini bekleyeceğim. "
Kadın hayretle yüzüme baktı ve tereddütle "alamam!" dedi.
Ben de : "Turgut Bey, benim arkadaşım, sen al, bir şey söylemez" dedim.
Kadın, içeriye girdi ve sonra çıkarak, "adınız ne?" diye sordu. Adımı söyledim ve mektep arkadaşı olduğumu da belirttim. . İki dakika sonra Turgut kapıda belirdi.
"Ah sen misin? Buralarda ne arıyorsun?" diye koşarak geldi. Kucaklaştık...
Ağaoğlu, arkadaşının bu izbe ve yokluk içinde ne aradığını sorar. Aslında, aldığı eğitimle ülkemize yararlı birçok görev yapabilir ve çok da faydalı olurdu, diye düşünür. Her tarafı dökülmüş, derme çatma bir yapıda ne varsa öyle yapılmış bir eve girerken köylüler de kimseyi kabul etmeyen  Turgut Bey'in Ağaoğlu'nu kabul edişini şaşkınlıkla karşılamışlardı...
Turgut, eşine seslenerek yemek hazırlanmasını söyledi. Doğal gıdalarla hazırlanmış bir sofrada  karınlarını doyurdular. Sonra, Ağaoğlu "neden buradasın?" diye sordu.
O da, ayrıntılar vererek anlattı. Sonra, köyün hali açınacak gibiydi. "Köylüyle  farklı bir şeyler yapılmaz mıydı? " diye Turgut'a sordu...
Turgut:
"Pekala;siyasi mücadeleden bıktıktan, iğrendikten sonra bu köye çekildim ve hiç olmazsa köylüler için çalışayım dedim. Geldikten bir müddet sonra köylüleri topladım; aralarında bir kooperatif, bir teavün cemiyeti yapmak, çocukları için bir mektep ve kendileri için bir gece dersi açmak istedim. Fakat uzun tecrübelerden sonra gördüm ki köylü bana inanmıyor, itimat etmiyor, fikirlerime yanaşmıyor. Halbuki ben çok samimiydim. Bu inanmayışın esbabını anlamak benim için bir mesele oldu. Bir gün seksenlik bir ihtiyara tesadüf ettim. Bu ihtiyar öteden beri dikkatimi celp etmekteydi. Cemaate karışmaz, kimseyle  görüşmezdi. Herkesten uzak, heyula gibi geçinip duruyordu. Fakat işitiyordum ki köylülerden birisi hastalanırsa hemen yardıma koşar, köy çocuklarını başına toplayıp onlara hikayeler, masallar söyler, dul kadınları, yetimleri himaye eder. İşte bu ihtiyara bir gün sordum :
"Amca, neden köylüler toplu iş görmüyorlar? Mesela müşterek bir ambar yaparak bolluk zamanında bu ambara zahire toplayıp kıtlık zamanında sarf etmiyorlar? Eskiden mesela hav vardı, emeci vardı;güzel bir adetti;herkes herkesin yardımına koşardı. Neden şimdi yapmıyorlar? Ben kendim bunlara birçok şeyler teklif ettim, faydası açıktı. Neden yapmadılar? Neden itimat etmediler?
Köylü yüzüme bakarak elini kalbinin üzerine koydu:
"Çünkü gönül kalmadı, gönülsüz iş olmaz efendi."
******
İşte, Türkiye'nin günümüzdeki durumu da bu!
Gönülsüz iktidar!  Gönülsüz muhalefet!
Halk da ne yapacağını şaşırmış durumda...
******
Bu konuya devam edeceğim...
******
Gönülsüz olmaz!
******
Gönülden selamlar...