Çağımız, enerji çağı.

Enerjiye ulaşan ülkeler, sanayileşme alanında da hep önde oldu...
Biz, bu konuda  hep gerilerde kaldık...
Aslında, RES, GES, JES, HES alanlarında daima önde olabilirdik... Bilhassa RES alanında iyi imkanlara sahibiz... Bizim RES potansiyelimiz tüm Türkiye'ye yetecek kadar var. Ancak, biz tercihimizi fosil yakıttan tarafa kullandık.
İklim değişikliği riski, dünyayı ve insanlığı tehlikeye atınca aklımız başımıza geldi... Batı, bizim geçtiğimiz yerden daha önce geçti.
Vahşi kapitalizm sonucu, Batı ( ABD, AB ve buna şimdi Çin de dahil...) her türlü pisliği yaptı. Dünya'nın ham maddelerine sahip oldu. Dünya'yı yaşanmaz kıldı ve şimdi de iklim değişikliği için az gelişmiş ülkelere kendisine göre kuralları dayatmaktadır. Aslında, dünyayı kirletme yarışında olan ülkelerin geçmişten günümüze yaptığı tahribat tespit edilmeli ve bu ülkelere insanlık adına ceza verilmeli. Bunun maddi boyutu da, bir fon oluşturulmalı. O fonda biriken paralar da bizim gibi az gelişmiş ülkelere yenilenebilir enerji santralleri kurulması için hibe kredi olarak verilmeli...
Batı, at cambazıdır. Bu konularda faturayı bizim gibi az gelişmiş ülkelere ödetmekte mahirdir...
Uyanık olmak gerek...
Ülkemizde, yenilenebilir enerji içinde RES'ler önemli bir yer tutmaktadır. Şimdilik, toplam enerji tüketimimizin %7,8'i bu enerji ile karşılanmaktadır... Bizim yapmamız gereken her gördüğümüz tepeye bir rüzgar gülü kondurmak olmamalıdır... Bilhassa Biga Dağları üzerine kurulmakta olan ve kurulması planlanan RES'ler, aynı zamanda bir çevre faciasına da sebep olmaktadır... Yine, çevre için yaptığımız il gezilerinde, orman arazilerinin bu iş için talan edildiğini gördük. Bu durum, kelleşen tepelerde, yağan yağmurda, suyun çok daha hızlı alt katmanlara gitmesine sebep olacak ve ağır metaller, yeraltı sularında birikecektir... Ağır metal açısından çok zengin olan ve dünya normlarının aşan miktarda suda bulunan ağır metaller, suyu kullanmak isteyenlere dolaylı yoldan geçecek ve telafisi mümkün olmayan sağlık problemleri yaratacaktır.
Bunu, resmi yazıyla sorduğumuz ve cevap alamadığımız kanser vakaları, bize düşündürtmektedir. İlimizin bu konuda; kanser, alzheimer, MS, Demans, organ yetmezlikleri konusundaki kişi sayılarını incelediğimizde de bulabiliriz. Ancak, işte bu rakamlara ulaşmamız, bilgi edinme kanunu kapsamına girmemektedir, denilerek, cevapsız bırakılmaktadır. Bu da kamu otoritesinin yerelde bir açmazıdır...
Bizim, sağlıkta önleyici tedbirler almamızı, işte bu tavırlar da olumsuz etkilemektedir...
Biz, daha önce, maden meselesi üzerine çalışırken Cazgırlar Köyü, içme sularında ağır metalleri de incelemiş ve halkın bu anlamda sağlık açısından tehlikede olduğunu da görmüştük...
İşte, doğayı tahrip etmeden, çevre dostu bir enerji santralı nasıl olmalıdır? Sorusuna vereceğimiz cevap fotoğrafta gördüğümüz gibi olmalıdır... Burada, yol mevcuttur. Ayrıca, ağaç kesmeyi gerektirmeyen bir tepe yapısı vardır. Burası, Ayvacık-Tamış Köyü arasındaki yol ve tepelerdir... Burada daha çok RES yapılmalı... RES yapacağız, diye Biga Dağları'nın ormanları yok edilmemeli...
Gördüğümüz uygulama, bir şirket nereyi gözüne kestiriyorsa oraya RES yapabiliyor. Bu konuda, daha önce RES yapılabilecek yerler tespit edilse ve bu yerler yatırımcının kullanımına açılsa kıyamet mi kopar? Yani, ormanları yok etmekten vaz geçsek kıyamet mi kopar?
Biz teklifimizi sunduk...
Kamu otoritesinin ben yaptım oldu, tavrından vaz geçmesi gerekir. Ayrıca, STK'lerin görüşlerini de almakta fayda görürüm. Bu konuda, mevzuat değişikliği gerekmektedir... Fakat, bu konuda da, Parlamento'da var olan, temsil edilen hiçbir siyasi partinin böyle bir görüşünün olmaması da düşündürücüdür. Bu siyasi partiler hangi ülkenin siyasi partileridir? Bize bir açıklasalar da öğrensek ve cehaletimiz bitse...
Ülkemizde, bilimi önceleyen bir siyasi hayatı özlüyoruz. Yirminci yüz yılın ilk yarısında  bilimi önceleyen siyasi yapı, "gelsin" diye çok uğraşıldı, şimdi o uğraşıdan eser bile kalmadı... Yazık!
Biz, çevreye, doğaya kıymayan bir siyasi hareketi arzuluyoruz...
İnşallah olur...
Dünya Çevre Günü( Haftası) Kutlu Olsun!