Önümüzdeki yıllarda, ülkelerin birbirine savaş ilan edip savaşacağı insanlığın varlık sebebi...

Önümüzdeki yıllarda, ülkelerin birbirine savaş ilan edip savaşacağı insanlığın varlık sebebi... Kimyasal adı: iki hidrojen bir oksijen bileşenidir.
Fazla kullanıldığında vücutta zehirlenme, felç ve ölüm gerçekleşmektedir...
Yine, suyu az içerseniz vücutta hastalıklar başlıyor. Üç gün su içmezseniz komaya giriyorsunuz... İstisnaları olmakla birlikte, su içmeden en fazla altı- yedi gün yaşayabiliyoruz.
Yani, su hayat demektir...
Bizim, Konya'daki yer altı suları çekilmekte ve sonucu, büyük obruklar oluşmaktadır. Biz, acil tedbirler almalıyız... İklim değişikliğinden dolayı da, sel oluşturacak yağmurlar yağmaktadır.
Sinop, Kastamonu, Bartın selleri de bu özellikte yağışlar sonucu olmuştur. Ayrıca, dere yataklarına imar veren yerel yönetimler de bu işte sorumludur... Yine, geçtiğimiz yıllarda, Rize, Giresun ve az da olsa Trabzon'a oluşan sel felaketleri de, bilinçsizce yapılan imar uygulamaları ve hidroelektrik santrallarının konumlanma hataları ve Orman teşkilatının depolarının dere yataklarına yapılması da başka bir faktör olmuştur.
Türkiye'de, sel felaketlerinin sorumluları, dere yatağına imar veren Yerel Yönetimler, benim işim önemli, benim dediğim olmalı, diyen Karayolları Teşkilatı, rantiyeci HES yatırımcıları, işin kolayına kaçarak dere yataklarına depo kuran Orman Teşkilatı, tehlikeyi gören ve işi en iyi bilen DSİ teşkilatının vurdumduymaz tavırları, en önemlisi de tehlikeleri görmesine rağmen gerekli tedbirleri almayan veya siyasi çıkar için almamak zorunda kalan İl Özel İdareleri ve İl Genel Meclisleri bu işten sorumludur... Tabii ki, en büyük sorumlu da dere yatağına ev ve iş yeri yapan vatandaştır...
Yine, bu tür şikayetler, il genelinde yapılmasına rağmen bu şikayetleri üst makamlara iletmeyen bürokrasi de suçludur... Ayrıca, TBMM'de, her sel felaketlerinin gördükçe sadece baş sağlığı mesajı yayınlıyor;ama, ihmalleri önleyecek kanunları çıkartmıyor... Kesin üsluplu kanun çıkarılmalıdır... Herkesin farklı anlayacağı kanun çıkarılmamalıdır...
Bu kadar ihmallerden sonra, vatandaş "su
 kıtlığına doğru gittiğimiz şu günlerde neler yapmalıdır?" sorusuna cevap olarak da bilinçli bir Türk Kadını'nın  uygulamasını aşağıya aldım.
Bence, Türkiye' nin bütün problemlerini çözmek için Türk Kadını'na güvenmeli, onu bilgilendirmeli ve uygulama içinde teşvik edilmeli,ödüllendirilmeli...
İşte güzel bir uygulama...
" Suyumuzu israf etmemeliyiz, Suyunuz tükeniyor, göllerimiz kuruyor, gelecek nesilleri zor günler bekliyor biz onların su haklarını kullanıyoruz....  Ben, bulaşıkları daha masayı toplarken kağıt havluyla bir poşete siliyorum. Sudan geçirmeden makineye düzenli bir şekilde yerleştiriyor, makine tam dolmadan çalıştırmıyorum. Sebze, meyve, yeşillik yıkadığım suları çiçeklerime döküyorum. Çamaşır makinesinin durulama sularını hortumunu çıkarıp iki kovada biriktiriyorum. Yedi kilo kapasiteli çamaşır makinem üç kere duruluyor, her seferinde 19 litre su harcıyor. Yani, çamaşır mekinemize her çamaşır attığımızda sadece durulamaya 57 litre su kullanıyor....!!! Ben de bu suları hortumu çıkarıp 20 litrelik iki damacanaya koyup balkonlarımı yıkamaya, tuvalet, klozet temizlemede kullanıyorum, son durulama suyunu da bina temizliğine veriyorum, banyo yaparken sıcak su gelene kadar gelen suyu bir kovada biriktirip çiçeklere döküyor, temizlikte kullanıyorum. sıcak su gelene kadar akan su ise 7- 8 litre.... Lütfen sizde deneyin."
Bir Türk Kadını'nın tasarruf tedbirleri...
Bir paylaşıma yazdığı yorumu.
Bilinçli bir Türk Kadını...
Bizim aklımıza gelmeyen başka tedbirler de olabilir... Onları da öğrenip ortak akılla, bir toplum bilinci oluşturmalıyız...
Kamu, özel sektör ve sade vatandaşlar hep birlikte bir kampanya yaparak su işini, Doğa ve toplumsal yıkım olmaktan çıkartmalıyız ...
Hanımefendiler! Görev sizin!
Başarılar dilerim.
Bilgi edinmeniz dileğiyle...
******
Düşünmeye, okumaya, yazmaya ve konuşmaya devam...