İkinci Dünya Savaşı...

İkinci Dünya Savaşı...
ABD, Japonya ile savaş halinde...
Bu arada, ABD'ye göç etmiş binlerce Japon, bilhassa Atlantik Kıyısı'nda yaşıyordu... Bunlar, ABD vatandaşıydı... İşte, bu kişiler, Japonya' ya ajanlık yapabilirler, diye hepsi toplatıldı ve iç bölgelerde kurulan zorunlu bir kamp hayatına mahkum edildiler... Japon, diye kendi vatandaşına güvenmeyen bir ülke, hem de, tehcirci... Bunların hepsi, yeni ülkelerine bağlı kişilerdi... Ellerine silah verseniz Japonya'ya karşı savaşacak kadar da, Amerikalı olmuşlardı... Ama, onları güvensiz görüyorlar ve tel örgülü kamplara alıyorlar... Sonra, bizi de, Ermenileri kendi toprağımız içinde tehcir yaptık diye suçluyorlar...
Masum, ABD'li Japonlara yapmadıklarını bırakmayan bu bidon kafalılar, bizim ikmal yollarımızı kesen, yaralılarımızı öldüren, cephe gerisinde etnik temizlik yapan, Ruslara ajanlık yapan bu Ermenilere tehcir yaptık, diye bizi soykırımcı ilan ediyor...
Biz, cephe gerisinde bulunan ve cepheyi çökertmek isteyen Ermenilerle, bilhassa Amerikan  Misyoner Okullarında ve Ermeni Kiliselerinde yuvalanan Ermeni teröristlerine karşı tedbir olarak yaptığımız bu  uygulamayı Soykırım olarak da tanı! ... Ermenilere verilen silahları kim vermiş, nereden temin etmişler, bir incelemek gerek... Tüm Osmanlı Coğrafyası'nda var olan  etnik grupları silahlandıran da, ABD, İngiltere, , Rusya, Fransa' dır...
Yaptıkları pislikler gün yüzüne çıkmasın, diye her türlü herzeyi yemekteler...
Biden denen  hırta teklifimiz, Tüm ABD, İngiltere, Rusya, Fransa ve Ermeni arşivlerini açalım... İnceliyelim... Eğer biz suçluysak, içinizde en temiz olanınız, eli kirli olmayan bizi taşlasın... Biz biliyoruz ki, hepiniz, masum Ermenileri kullandınız... Onlar, bizim kültürümüzün bir parçasıydı... Ermeniler, bizim; doktorumuz, veterinerimiz, esnafımız, tüccarımız, sarrafımız, diplomatımız... velhasıl bizim bir parçamız ve ayrıcalıklı topluluğumuz, cemaatimizdi... Öyle içiçe girmiştik ki, Ermeniler, Osmanlı ülkesinin en mutlu, müreffeh topluluğuydu... Onlar, işte, evde Türkçe konuşuyor, sadece kilisede Ermenice ibadet ediyorlardı... Onlar Gregoryen mezhep içindeyken ABD tesiriyle( Evangelistler)  Protestan, Rusların tesiriyle Ortodoks, Fransızların tesiriyle Katolik, İngilizlerin ve diğer Avrupa ülkelerinin tesiriyle de Calvinist oldular...
İşte, mutlu bir hayat süren Ermenileri bu saydığım dini inançlar olgusuyla tarumar eden de, yine sizlersiniz... Bizim toplumumuzun hala en sevilen azınlığı Ermenilerdir... Batı tarafından kurulan bunca tuzağa rağmen... Rahmetli Artin Penik, Rahmetli Levon Panos Dağbağyan, sinemamızın onlarca sanatçısı, edebiyatçısı, fotoğrafcısı ve en son bu kini ortadan kaldırmak isteyen Hrant Dink de, sevilmiştir... Onlara, insan muamelesi yapılmıştır... Türk toplumu içinde kalan Ermeniler, Ermeni olarak varlığını sürdürmüştür... Bu topraklardan giden, ne kadar Ermeni, Rum ve Yahudi varsa milli kimliğini kaybetmeye mahkum olmuştur... Bu azınlıklar, bizimle mutluydular, şimdi kaybolup gidiyorlar... Amin Maalouf'un Ortaşark için yaptığı değerlendirmeler de, bunu gün yüzüne çıkartmaktadır...
Bir Sırp Generali, bir toplantıda, Osmanlı bizim ülkemizdi... Biz her yere hür gider ve tüm ortaşarkı dolaşırdık, mutluyduk... Keşke bizim sizden ayrılmamıza, rıza göstermeseydiniz, der... Bir Macar,  1950'li yıllar içinde, bir köyden bir köye giderken bile bir belge almak zorundaydı... Osmanlı döneminde Tüm ortaşakı  hiçbir belgeye ihtiyaç olmadan gezebiliyordu... Yine, bir Nato toplantısında bir Rum Subay, bizim Subaylarımıza, Osmanlının en etkin topluluğu bizdik... Osmanlı bizim de devletimizdi... Biz, imtiyazlı bir topluluk olarak, İzmir'e, İstanbul'a, Trabzon'a, Şam'a, Beyrut'a, İskenderiye'ye ve Kahire'ye hülasa tüm ortaşarka gidip ticaret yapıp zenginleştik... Osmanlıda Türkler daha gerideydi... Biz ilerideydik... Şimdi saydığım yerlere pasaportla zor gidiyoruz... Biz, bu vatan topraklarından mahrum kaldık... Bizi, kendi halimize bırakmayacaktınız... Biz, eşeklik ettik... Siz, bizim yaramazlıklarımıza izin vermeyecektiniz, mutlu, müreffeh ne güzel yaşayacaktık, demektedir... Türk'ten  ayrılan her topluluk bunu dile getiriyor... Yine, hem Ulahlar hem de Bulgarlar, Türkler olmasaydı Haçlı Seferleri sonrası hepimiz katolik olmuştuk ve milli kimliğimiz de olmazdı, demekteler... Bugün, Ulah veya Bulgarsak bunu Türklere borçluyuz diyorlar...
Günümüzde de, Osmanlıdan ayrılan Araplar ne halde görüyoruz... Şimdi, Kürtlerden de azınlık da olsa bir grup Türklerden ayrılalım demekteler... Türkler kendilerine kardeş gördüğü bu kişileri kendi bünyesinde tutmak için çalışıyor... Bu takdir edilecek bir durumdur... Ermeniler, gibi tehcir edilseler mutlu mu olacaklar... Bunu, Türkler akıllarından bile geçirmiyorlar... Kürt entelektüelleri bu konuyu düşünsünler isterim... Özerklik falan, bu tür uygulamalar, ortaşarkta yürümez... Geçmişte yürümedi, şimdi de yürümez...
Sonuç:
Türkiye, ortaşarkın en büyük devletidir... Diğer halklara da saygılıdır... Diğer halkların da  Türklere saygılı olmasını bekleriz... Türk'ten ayrılanlar, iflah olmadı... Olamazlarda...
Büyük hoşgörünün gövdesi Türklerse dalları da, Rum, Ermeni, Yahudi, Bulgar, Sırp, Makedon, Arnavut, Kürt, Gürcü, Arap... velhasıl diğer tüm topluluklar olmalı...
Şimdi gelde, Osmanlıda, saadet yılları yaşayıp şimdi pişman olan bu Ortaşark topluluklarının huzurunu kaçıran Başta ABD, Rusya, İngiltere, Fransa, Almanya, İtalya ve Çin'e bunları anlat...
Bidon kafalı Biden, bunları anlar mı? Sanmam...
Ortaşark da, huzur ve saadet Büyük Sancağın gölgesinde olur, derim... Bunu İsrail için de söylerim...
Son sözümüz de, bütün dünya ülkeleri Türklerle iyi geçinin... Bu insanlık alemi için, mutluluk verici olur...
Mutlu olmamız dileğiyle...
Allah'tan dileğim, Türkiye  dışındaki ülkelerde yaşayan insanlara da, akıl ve fikir versin...
Bilgi edinmeniz dileğiyle...
******
Düşünmeye, okumaya, yazmaya ve konuşmaya devam...