Bugün 8 Mayıs. Takvim sıradan bir günü gösteriyor olabilir ama ruhsal takvim bambaşka şeyler fısıldıyor.

Bugün 8 Mayıs. Takvim sıradan bir günü gösteriyor olabilir ama ruhsal takvim bambaşka şeyler fısıldıyor. Bu tarih, doğanın uyanışını, bolluğun tohumlarını ve bereketin filizlenmesini taşıyor içinde.

Baharın tam ortasındayız ve evrenin bize sunduğu en güzel davet:

“Hazır mısın?

Sana sunacaklarım var.”

 

Hayat bazen bizi darlıklarda, kıtlıklarda sınıyormuş gibi gelir. Elimizdekiler yetmez, içimizdekiler susar, gözümüz daha fazlasını arar. Ama çoğu zaman bolluk, önce içeride başlar.

İçimizde bir yer, hâlâ umut taşıyorsa, hâlâ hayal kurabiliyorsa, hâlâ dua edebiliyorsa… işte orası, bolluğun merkezidir.

 

Bugün kendine şu soruyu sorabilirsin:

“Ben gerçekten almaya hazır mıyım?”

Çünkü bolluk sadece istenmez, çağrılır. Bir niyetle, bir duruşla, bir titreşimle…

Almayı hak ettiğini bilmek, kendini layık görmek… İşte en büyük değişim burada başlar.

 

Bu 8 Mayıs’ta bir ritüel yapmana gerek yok belki de. Ama bir deftere şöyle yaz:

“Bugün bolluğun bana gelmesine izin veriyorum. Almayı sevgiyle kabul ediyorum.”

Ve sonra, bu cümleyi yazdıktan sonra kalbini dinle. Bir sessizlik olsun içinde. Belki o anda sana bollukla ilgili küçücük bir fikir, minicik bir fırsat ya da kocaman bir iç huzur gelecek.

 

Unutma:

Bolluk sadece parada, eşyalarda değil.

Bolluk; iyi bir dostta, güzel bir kahkahada, sabah kahveni içtiğin o sessiz anda da saklı.

Bolluk; seni anlayan bir gözde, kalbine değen bir sözde, yüreğini ısıtan bir teşekkürde de var.

 

Bugün fark et. Bugün şükret. Bugün iste.

Ve sonra… bırak gelsin.

 

Çünkü sen her şeyin en güzeline layıksın.

Çünkü bolluk, hak ettiğini bilenleri bulur.

 

İçinden geliyorsa, bu yazının altına bir kalp bırak.

Ya da sadece yaz: “Ben de hazırım.”

Bolluk paylaştıkça çoğalır. Bugün biz de çoğalalım.

 

Aradığını bulduğun yerdesin.

Güneşin parıltısı üzerimizde hep olsun.

Sizi seviyorum.

Sizi seviyorum..

Sizi seviyorum…