Çanakkale’de sadece betona dayalı projeler devam ediyor. Eskileri yıkılarak yenileri yapılması serüvenine Çanakkale Valiliği de ekleniyor. Kamu kampüsü adı verilen yeni valilik binası eski devlet hastanesi bahçesi ile karayollarına ait alanda yapılmak isteniyor. Burada dev bir valilik binası yapılarak tüm birimlerin de burada toplanması isteniyor. Bunun da kentin içindeki kalabalığı artıracağı ve trafiği kilitleyeceği ifade ediliyor. Bu projenin açıklanmasının ardından birçok alandan tepki geldi. Teki gösterenlerden biri de Çanakkale Kent Konseyi’nden geldi. “Kentine Sahip Çık Çalışma Grubu” Grup kolaylaştırıcısı Mimar Ali Hacıalioğlu  yaptığı açıklamada Çanakkale Kent Konseyi, Kentine Sahip Çık Çalışma Grubu’nun kente dair görüş ve önerileri oluşturmak için kamu kampüsü projesi ile ilgili çalışma yaptığını belirterek şunları söyledi. “Kentlerin yaşanabilir bir geleceğe taşınmasına katkıda bulunmak, kentin hak ve hukukunun korunması, çevreye duyarlılık, hesap  sorma, katılım ve yerinden yönetim ilkelerini ön plânda tutarak tarafsız bir yaklaşımla kente dair görüş ve önerileri oluşturmak” ilkelerini, çalışmalarında göz önünde bulunduran Çanakkale Kent Konseyi “Kentine Sahip Çık Çalışma Grubu” bir süredir kentte tartışılmakta olan ve “Kamu Kampüsü” olarak da nitelendirilen Çanakkale Hükümet Konağı projesiyle ilgili kapsamlı bir rapor oluşturmak üzere çalışmaya başladık. Çanakkale kent merkezinde yer alan Karayolları alanında (eski Devlet Hastanesi yanı ve Endüstri Meslek Lisesi karşısı), 15 İl Müdürlüğünün bir arada bulunacağı bir “Hükümet Konağı/Kamu Kampüsü” yapılacağı haberi kısa bir süre önce yerel basında bazı eleştirilerle birlikte yer almıştır. Projeyle ilgili ihale sürecinin tamamlandığı, Çanakkale Kültür Varlıklarını Koruma Kurulu’ndan proje ile ilgili olumlu görüş alındığı ve ruhsat aşamasına gelindiği de bilinmektedir. Söz konusu proje, pek çok açıdan kentin tarihi birikimine ve belleğine, bugünkü işlevselliğine ve hatta gelecekte olması muhtemel afetler karşısında geleceğine tehdit oluşturucu ögeler barındırmaktadır.” ifadelerine yer verdi.  Kentin tarihi merkezinde yer alan ve çevresinde tescilli yapıların olduğu (Endüstri Meslek Lisesi, Eski Devlet Hastanesi, Halk Bahçesi gibi) Karayolları alanı için geliştirilen bu kararın kentin yaşam kalitesini son derece olumsuz etkileyeceği açıktır. Halk Bahçesi ve devamında halen bir parça da olsa açık ve yeşil alan kimliğini korumayı başarabilmiş Karayolları, Eski Devlet Hastanesi ve İl Tarım Müdürlüğü arazileri, kent merkezinin elde kalmış nadir açık alanlarını oluşturmaktadır. Çok kısa bir süre önce yaşadığımız 6 Şubat depremleri bizlere, yoğun kentsel alanlarda açık ve yeşil alanların ne kadar hayati öneme sahip olduklarını bir kez daha göstermiştir. Merkezdeki (ve kentsel alandaki) her boşluğun yapılaşmaya açılması acil durumlarda etkin müdahale şansını yok etmektedir. Yapı ve nüfus yoğunluğunun yüksek olduğu kent merkezinde kamuya ait bu alanın mutlaka açık ve yeşil alan olarak kullanılması gerekmektedir. Böylelikle proje alanı, hem kent merkezindeki yeşil alan ihtiyacının karşılanmasına katkı sağlayacak hem tarihi çevreye zarar vermeyecek hem de olası bir deprem felaketinde toplanma alanı olarak önemli bir işlev görecektir.”
 
Hacıalioğlu  Kamu kampüsü ile ilgili açıklamasının devamında şu ifadelere yer verdi “ Karayolları arazisi çevresinde mevcutta yer alan okul yapıları ve kamu yapıları düşünüldüğünde bugün bile özellikle sabah ve akşam saatlerinde ciddi bir trafik sorunu yaşandığı bilinmektedir. Halihazırda araç trafiği ve otopark sorununun yaşandığı kent merkezinde 15 il müdürlüğünü tek bir binaya toplayan bu proje bölgeye ciddi bir ek trafik yükü getireceği gibi, ne çalışanların ne de hizmet almaya gelen kentlinin otopark ihtiyacının projede yeterli düzeyde dikkate alınmadığı da görülmektedir. Merkezde yapı ve kullanıcı yoğunluğu getiren bu karar bir süredir izlenen kamu kurumlarının (Devlet Hastanesi ve Adliye gibi) merkez dışına taşınmasına yönelik kararları da anlamsızlaştırmaktadır. Bu çelişkili kararlar kamu kaynaklarının boşa kullanılmasına da neden olmaktadır. Proje ile ilgili karar sürecinin şeffaf yürütülmemesi, kentlinin değil görüşünü almak hiçbir aşamada bilgilendirilmemesi, Çanakkalelilerin belleğinde yeri olan bu kıymetli alanın sadece inşaat yapılacak alan olarak görülmesi de kabul edilemez. Kent içerisinde kalmış son kamu arazilerinin, kentlinin ihtiyaçları ve yaşam kalitesini iyileştirmek için kullanılması, vazgeçilmez önceliğimiz olmalıdır. Son olarak; projenin karar süreçlerinde yer alan seçilmiş ve atanmış tüm bürokrat ve yöneticilerin işlenmekte olan kent suçundan şahsen de sorumlu oldukları ve olabilecek kamu zararının kendilerine rücu edilebileceğini de belirtmek istiyoruz.”
Sedat Uz