Marmara Denizi’nde yaşanan deniz salyası (müsilaj) sorununa ilişkin önerilerde bulunan ÇOMÜ Deniz Bilimleri ve teknolojisi Fakültesi Prof.Dr. Yeşim Büyükateş, ‘’Sürdürülebilir olması için oluşmasını önlemek gerekiyor’’ dedi.
 
Kirlilikle boğuşan ve yüzeyi deniz salyasıyla kaplanan Marmara için bakanlık tarafından temizlik seferberliği başlatıldı. Bu kapsamda 7 ilde temizlik çalışması başlatıldı. Temizlik çalışmaları beklenen verimi sağlamasa da Çanakkale’de 17 ton müsilaj toplandı. ÇOMÜ Deniz Bilimleri ve teknolojisi Fakültesi Prof.Dr. Yeşim Büyükateş, marmarayı kaplayan müsilaj sorunu için önemli uyarılarda bulundu.
 
‘’BU SORUNU OLUŞTURAN ORGANİZMALAR’’
ÇOMÜ Deniz Bilimleri ve teknolojisi Fakültesi Prof.Dr. Yeşim Büyükateş  Türkiye'nin ana gündem maddesi haline gelen müsilaj sorunuyla ilgili açıklamalarda bulundu. Müsilajın oluşmasının sebeplerini ve nasıl kullanılabileceğini madde madde anlattı. Müsilajın oluşmasının sebeplerini madde madde anlatan Büyükateş, ‘’ Eylül Ekim aylarında görüyoruz. Onun dışında çoğu zaman sıcaklıkların azalması güneşli günlerin azalmasıyla oluşuyor.  Çünkü bu organizmalar fotosentez yaparak çoğaldıkları için ışık olmadığında yeterli enerjiye sahip değiller. Sistemde besin elementi de o dönemde çok olmuyor. Dolayısıyla sayıları azalıyor bir süre görmüyoruz sonrasında uygun ortam şartları olduğunda çoğalmaya devam ediyorlar.  Bu durum ışık geçtiği bölgede olan bir durum, denizin dibinde değil. Bu sorunu oluşturan organizmalar. Güneş ışığı ve besin elementlerinin fazla olması ve buna bağlı olarak fotosentez mekanizmasının yoğun olarak işleyişinin sonucunda sayılarını arttırmasıyla ortaya çıkan bir durum. Su kolonu boyuna çoğalması ve sonra dibe çöküyor’’ dedi.
 
‘’ASLINDA BU DURUM HER SENE OLUYOR’’
Özellikle Temmuz ayı ile birlikte müsilajda azalma yaşanacağını beklediklerini paylaşan Büyükateş,  ‘’Su sıcaklıkları arttıktan sonra çoğalan organizmaların durumuna göre tabi ki ortadan kalkacaktır. Çünkü önemli olan bunların çoğalmasını sağlayan sıcaklık tuzluluk ve akıntı sistemlerinin durumu. Dolayısıyla su sıcaklıkları artınca bunlar için uygun ortam şartları da ortadan kalkacağı için daha iyi bir durumla karşılaşacağımızı düşünüyorum. Aslında bu durum her sene oluyor’’ diye konuştu.
 
‘’İKLİMSEL DEĞİŞİKLİKLERİN ETKİSİNE BAĞLI’’
Dünya basınında sadece Marmara değil, İtalya ve Fransa kıyılarında müsilaj sorunu gündem oluşturdu. Büyükateş, ‘’Adriyatik’te de benzer durumlar söz konusu.  Yalnız onlar bu şekilde toplama ya da bertaraf olayına girmektense çevrede bu atık yönetimini doğru yönetmek kirliliği engelleyerek ortadan kaldırma yoluna gittiler. Ancak şöyle bir durum var nehirden gelen kirlilik oluşmasını devam ettiriyor. Özellikle bu dönemde iklimsel değişikliklerin etkisine bağlı olarak yaz boyunca orada da yoğun bir şekilde devam ettiğini biliyoruz. Özellikle İtalya ve Fransa kıyılarında turistik kıyılarda çok sıkıntı oluştuğunu biliyoruz’’ dedi.
 
’’GÜBRE ŞEKLİNDE DEĞERLENDİRME YÖNÜNE GİTMEMEKTE FAYDA VAR’’
‘’Bu müsilajı dikkatli yönetmek lazım’’ diyen Büyükateş, ‘’İçerisinde kistler olabilir, patojen organizmaların olabilir, bunu toplayıp bir organik atık olarak toplayıp değerlendirmek şu an için çok güç. Polikarbonlar, mikroplastikler, ağır metallerin hepsini tutuyor’’ dedi.
 
Prof.Dr. Yeşim Büyükateş, müsilajı  ortadan kaldırmak için kurutma yapılabileceğini de belirtti. ‘’Gübre şeklinde değerlendirme yönüne gitmemekte fayda var. Bizim bir proje çalışmamız var. İçeriği üzerine yakın zamanda bir ön çalışma da yaptık. İçeriği üzerine geniş bir bilgimiz olacak’’ diye bilgi verdi.
 
‘’KONTROL ALTINA ALMAK AÇISINDAN ÖNEMLİ BİR DURUM’’
Tüm Marmara’da etkisini gösteren müsilaj sorunun çözümü için 22 maddelik eylem planının imzalanmasının ardından 7 ilde çalışmalar başladı. Geçtiğimiz gün Çanakkale Yat limanında yapılan temizliği değerlendiren Büyükateş, ‘’Bu simgesel bir temizlik olmaktan çok bazı durumları kontrol altına almak açısından önemli bir durum. Kısa vadeli bir çözüm çünkü sistemde durumu tamamen çözmediğiniz sürece, gelmeye devam edecek bu organizmaların çoğalmasına bağlı olarak su hareketleri ile kıyı saha sistemine taşınmaya devam edecek. Şu açıdan bu temizlik önemli; özellikle küçük balıkçı teknelerinin filtrelerinin tıkanması söz konusu, bu şekilde bir temizlikle bir miktar bu durumun üstüne çekilebilir’’ dedi.
 
‘’MARMARA ÖLÜYOR’ CÜMLESİNİ DOĞRU BİR YAKLAŞIM OLARAK BULMUYORUM’’
Son dönemlerde Marmara Denizi’nin ‘ölümü' olarak adlandırılan deniz salyası için Büyükateş, ‘’‘Marmara Ölüyor’ cümlesini doğru bir yaklaşım olarak bulmuyorum, denizel sistemler dinamik sistemlerdir. Dolayısıyla bu sistemleri insan kaynaklı etkileşimi minimuma indirdiğiniz zaman, zaman içerisinde kendilerini toparlarlar. Dolayısıyla ümidi kesmek diye bir şey söz konusu olamaz. Sadece yapmamız gereken şey, işbirliği içerisinde, belediyeler, ilgili bakanlıklar, valilikler, STK’lar, bilim insanları bir araya gelerek ortaya çıkış nedenlerini ve mücadele yöntemlerini beraberce irdeleyip, çözüme ulaştırmak’’ diye ifade etti.
 
‘’YOĞUN OLARAK YAŞANDIĞI BÖLGELERDE DENİZE GİRMEYİ TAVSİYE ETMİYORUZ’’
‘’Müsilajın genellikle yoğun olarak yaşandığı bölgelerde denize girmeyi tavsiye etmiyoruz. Nedeni şu;  burada ortaya çıkan organizmaların kendilerinden kaynaklanan sıkıntılardan çok bir organik çorba olarak düşünürsek bunu burada bulunan ve yapışan veya bununla beraber bulunan burayı da bir habitat olarak düşünmekte fayda var. Çeşitli organizmalar olabilir, patojen organizmalar olabilir, sağlığa zararlı organizmalar olabilir, onun dışında çeşitli organizmaların kistleri yumurtaları olabilir. Bunlardan kaçınmak adına müsilajın yoğun olduğu bölgelerde denize girilmesini çok tavsiye etmiyoruz’’ diye konuştu.

‘’ATIK YÖNETİMİNDE KİŞİSEL OLARAK ETKİMİZ OLABİLİR’’
Müsilajın oluşmasını önlemek için bireylere düşen görevleri de paylaşan Büyükateş, öncelikle çevre ve denize olan bakış açımızı değiştirmek gerektiğini ifade etti. Büyükateş,  ‘’Denizin içine ne atarsak alır, götürür düşüncesinden uzaklaşmamız gerekiyor. Onun dışında kullandığımız deterjanlar üzerinde kişisel olarak etkimiz olabilir. Biyolojik olarak daha çözünebilir olanları tercih etmekte fayda var. Bu ekonomik-sosyal durumla da oldukça ilintili bir durum ama yine de kullanım şartlarımıza dikkat etmemizde fayda var. Atık yönetiminde kişisel olarak etkimiz olabilir, bunu kontrol altına alabiliriz’’ dedi.
 
Muzaffer Cirtel