Çanakkale'nin Kuzey Ege Denizi'ndeki turizm cenneti Bozcaada'da, koronavirüs tedbirleri kapsamında konaklama tesislerinin 15 Nisan'a kadar kapatılmasının ardından ada sokakları sessisliğe büründü. Her yaz binlerce yerli ve yabancı turisti ağırlayan Bozcaada ilçesinde, koronavirüs tedbirlerinin ardından yolcu ve araç sayısında artış yaşanınca belediye başkanlığı ile Bozcaada Turizm İşletmecileri Derneği Yönetim Kurulu (BOZTİD), adadaki konaklama tesislerini 15 Nisan tarihine kadar kapatma kararı aldı. Bugünden itibaren geçerli olan kararın ardından, ada sokakları boş kaldı.
 
BOZTİD Başkanı Erkan Yavuz, "Bozcaada öncelikle bizim evimiz. Herkesin dediği gibi öncelikle kendi kapımızın önünü temizlemekle başlayalım dedik. Tabi bu hem belediyemiz, hem de derneğimizin süreci en iyi şekilde yönetmek için almış olduğu ortak bir karardır. İlk olarak 15 Nisan diye karar aldık. Fakat, Türkiye'de sürecin devamına göre değişiklik sağlayabilir. Ben ayrıca hoşgörüsünden dolayı tüm işletmeci arkadaşlarıma da teşekkür ederim. İlk başta bizim milletimiz bu tedbir kararlarını tatil olarak algıladı. Bunu fırsat bilerek adaya giriş çıkışın arttığını gözlemledik. Tabi biz kendimiz burada gerekli önlemleri alıyoruz. Dışarıdan gelen kişilerin, bu pozitif mi, negatif mi bilmediğimiz için, böyle bir önlemin hem adamız, hemde ülkemiz için daha hayırlı olacağını düşündük" dedi.
 
Bozcaada'da konaklama işletmeciliği yapan Kamuran Bulut ise, "Çok yerinde bir karar oldu. Bu konuda zaten üzerimize düşen neyse yapmaya hazırız. Şu anda kapalıyız. Her şey yoluna girdiğinde misafirlerimizi bekleriz. Geçen hafta bir doluluk yaşandı. Gemi hep dolu geldi, 34 plakalı araçlarla. Burada evi olanlar bunu değerlendirerek evlerine geldi. Ama kimin evine geldiğini, kimin konaklamak için geldiğini ayırt etmek mümkün değil. Dolayısıyla buna kesin bir çözüm düşünülerek, bu karar alındı. Bence de çok doğru bir karar" diye konuştu.
 
KÖYÜ OLMAYAN TEK İLÇE
Ünlü filozof Heredot'un ''Tanrı, insanlar uzun ömürlü olsunlar diye Bozcaada'yı yaratmış.'' dediği turistik ada, antik dönemlerden bugüne pek çok uygarlığı topraklarında barındırması dolayısıyla hem tarih ve kültür hem de deniz turizmi açısından önemli potansiyeli barındırıyor.
Külltür ve Turizm Bakanlığından turizm belgesi bulunan 5 tesisin 60 odada 126 yatakla hizmet verdiği Bozcaada, belediyeden işletme belgesi olan 53 tesis, 633 oda ve 1390 yatak ile de konuklarını ağırlıyor. Çeşitli büyüklükteki 139 pansiyon, 835 oda ve 1904 yatak kapasitesiyle hizmet sunuyor. Türkiye'nin en büyük adası konumundaki Gökçeada'da ise turizm belgeli 10 tesis, 186 oda ve 378 yatak kapasitesi bulunuyor.
Yaz aylarında rüzgar sörfü tutkunlarının mekanı haline gelen adada belediye belgeli 14 tesis, 266 oda ile 633 yatak, özellikle taş evlerde oluşturulan 26 pansiyon, 189 oda ile 459 yatak kapasitesi yer alıyor.

TÜRKİYE’NİN 3’ÜNCÜ BÜYÜK ADASI
Bozcaada (Yunanca: Tenedos), Türkiye'nin 3. büyük adası, bu ada üzerinde yer alan, Çanakkale iline bağlı ilçe. Adanın (ve ilçenin) yüzölçümü 40 km², anakaraya uzaklığı 6 km'dir. Resmi nüfusu 2.543 olup, kışları 1.000 civarına düşer, yazları ise 5.000'e çıkar. Şarap üretimi, balıkçılık ve özellikle 1990'lardan itibaren turizm başlıca iktisadi etkinliklerdir. Bozcaada, şaraplık üzümleri ve şaraplarıyla ünlüdür. Adanın büyük kısmı bağlarla kaplıdır. Az miktarda tahıl, baklagiller ve meyve yetiştirilir. Haziran 2000'de Batı Burnu civarında 10.2 MW gücünde 17 türbinden oluşan bir rüzgâr enerjisi santrali kurulmuştur. Kurulduğu tarih itibariyle adanın enerji ihtiyacının yaklaşık 30 kat fazlasını karşıladığından, karaya elektrik iletmektedir. Turizme zarar vermemek amacıyla santralin ürettiği elektrik yeraltı kablolarıyla aktarılmaktadır. Adada yetişen gelincik çiçeklerinden az miktarda üretilen şerbet ve reçeller daha çok turistlere satılır. Ayazma plajı, ince kumu ve uzunluğu nedeniyle önemlidir. Bunun dışında da çeşitli kumsallar vardır. 26-27 Temmuz tarihlerinde geleneksel bağbozumu şenlikleri yapılır. Bozcaada Kalesi ve kasabasının eski evleri de turistik açıdan ilgi çekicidir. Ada kıyıları balıklar için doğal bir sığınak ve üreme bölgesidir. Bu yüzden ada etrafında trolle avlanma yapılamaz. Amatör balıkçılar tarafından büyük rağbet görmektedir. Adada konaklamak için en ucuz ve yaygın imkân pansiyonlardır. Gerek Türk gerekse Rum mahallelerindeki tarihi evler adalı aileler tarafından turistlere kiralanır. Küçük oteller de vardır. Bozcaada'da yerleşim 14.yy'ın son yıllarında adanın tümüyle boşaltılmasıyla kesintiye uğramıştır. 15.yy'ın ortalarında ada Osmanlı yönetimine girdiğinde boş olduğu yönünde belgeler vardır. 20. yüzyıl başında nüfusun yarısından biraz fazlasını Rumlar oluştururken, bugün adada sadece 15 kadar Rum kalmıştır. Bu nüfus azalmasının nedeni olarak Rum azınlığın bir 'yıldırma' siyasetiyle kaçırıldığını öne sürenler vardır. Azınlığı yıldıran unsurlar arasında 6-7 Eylül Olayları, Kıbrıs Sorunu, toprakların düşük bedelle kamulaştırılması, Lozan Antlaşması'nda azınlıkların haklarının korunmasına ilişkin maddelere Türk hükümetlerinin uymaması, daha büyük bir Rum toplumu barındıran komşu Gökçeada'daki Rumların göç etmesi sayılmaktadır. Özellikle, Lozan Antlaşması'nın 14. maddesi uyarınca, adadaki güvenlik güçlerinin yerel halktan müteşekkil olması kuralına Türkiye'nin uymadığı iddia edilmektedir. Bu iddialara karşılık, Rumlar (belki kısmen) iktisadi nedenlerle göç etmiş olabilirler. Adadan ayrılan Rumlar Türkiye dışına göç etmiştir. Bu göç 1970'ten sonra hızlanmıştır. Adada faal durumda üç cami ve bir kilise bulunmaktadır. Ayrıca Türkiye'nin köyü olmayan tek ilçesidir. Bozcaada, Türkiye'nin köyü olmayan tek taşra (il merkezi dışı) ilçesidir. Adanın batı burnunda bulunan Polente deniz feneri ve rüzgar gülleri, enerji santralinin işletmeci kuruluşu tarafından 2007 yazında ziyarete kapatılmıştır. Sebep olarak ise rüzgar güllerine sprey boyayla yazı yazılması gösterilmiştir.  Daha sonra ziyaretçiler alternatif bir yolla Polente Fenerine giderek burada Gün Batımını seyretmekte hatta buraya Gün Batımı turları düzenlenmektedir.

ADA SOKAKLARI
Bozcaada’nın bir zamanlar ortasından geçen bir dere adada birlikte yaşayan Rum ve Türklerin mahallelerini ayıran doğal bir sınır görevi görüyormuş. Dere kaybolmuş olsa da mimari yapıdaki değişiklik sizlere Türk tarafında mı Rum tarafında mı olduğunuzu hissettiriyor. Kıvrımlı sokakları ve ahşap evleri ile kendini belli eden Türk tarafının karşısında bakımlı evleri ve yeşil ağırlıklı sokaklarıyla Rum kesimi bulunuyor. Eskilerde ağırlıklı olarak balıkçılıkla uğraşan ada; Arnavut kaldırımlı taş sokakları, dört mevsim dinmeyen rüzgarı ve rengarenk çiçekleri ile halen şirin bir balıklı kasabası görünümünü koruyor. Fotoğraf çekmeyi sevenleri cezbedecek denli güzel olan ada sokaklarında beyaz gözleri ve gri ensesi ile dikkat çeken küçük yapılı ve tiz sesli Bozcaada kargalarını da görebilirsiniz.

BOZCAADA KALESİ
Bozcaada’nin zengin geçmişinin bir nişanesi olan Bozcaada Kalesi, feribotla yaklaşırken sizi ilk selamlayan yapı oluyor. Fenikeliler, Cenevizliler ve Venedikliler tarafından da kullanılan kale, Türkiye’nin en iyi korunan kalesi olmasıyla da tanınıyor. Bugünkü haline Fatih Sultan Mehmet zamanında yıkıntılar üzerine inşa edilmesi ile ulaşan kale en çok zararı Osmanlı–Venedik arasında geçen mücadeleler sonunda almış. Köprülü Mehmed Paşa döneminden sonra büyük bir onarımdan geçmiş ve 2. Mahmut zamanında neredeyse yeniden inşa edilmiş. Bozcaada gezilecek yerler listesinde ilk sıralarda yer alan kale, festival zamanlarında konser mekanı olarak kullanılıyor. Geçmişte Bozcaada’da yaşayanlara güven verdiği gibi günümüzde de ziyaretçilerini kendine hayran bırakıyor.

ŞARAP FABRİKALARI
Şarapçılık geleneği çok eskilere dayanan Bozcaada’da şarap fabrikaları adanın vazgeçilmez yapıları arasında geliyor. Bozcaada’nın üç eski şarap üreticisinin fabrikaları ada merkezinde yer alıyor. Son yıllarda açılan fabrikalar ise ada merkezinin dışında bulunuyor. Haziran ayının son haftasında düzenlenen Şarap Tadım Günleri‘nde fabrikalara turlar düzenleniyor. Ayrıca yaz boyunca Talay, Corvus ve Amadeus şarap fabrikaları talep doğrultusunda şarap yapımı ve şarapla ilgili pek çok detay içeren bilgilendirici turlar tertipliyor. Enfes şarapları tadacağınız gezilerde geleneksel şarap yapımı hakkında pek çok bilgi de edinebilirsiniz.

AYAZMA MANASTIRI
Rum azize Aya Paraskevi adına yapılan Ayazma Manastırı; çift oluklu tarihi bir çeşme, 8 yaşlı çınar ağacı ve 2 tane tek katlı yapı ile birlikte adanın güney kısmında yer alan ayazma bölgesinde yer alıyor. Yunanca “hagiasme” kelimesinden gelen ayazma kutsal su anlamına geliyor. Türkiye’nin çoğu bölgesinde doğal su kaynaklarının bulunduğu bölgelere ayazma deniyor. Rum Ortodoks cemaatine ait olan manastır, 1734 yılında Manolaki Manolidis tarafından yaptırılmış. Sadece özel günlerde ibadete açık olan manastırın bahçesinde yer alan asırlık çınar ağaçları piknikseverlerin akınına uğruyor. Tarihi çeşmeden bir kez su içenin artık adalı olacağına dair bir inanış da bulunuyor. Manastırın alt kısmında ise bir dilek mağarası yer alıyor.

AYAZMA PLAJI
Poyraz zamanı denize girmek için tercih edebileceğiniz Ayazma Plajı turkuaz rengi denize eşlik eden incecik kumları ile büyüleyici bir güzellikte. Günübirlik tesislerin olduğu tek koy olan Ayazma Plajı, adanın en kalabalık ve popüler plajı olma özelliği de taşıyor. Yaz dönemi düzenli minibüs seferleri düzenlenen plajda deniz bisikleti, banana, hamburger ve jet ski kiralayan bir yer de bulunuyor. Ayrıca plajın etrafında yer alan salaş restoranlar öğle yemeklerinizi keyifli bir hale getirebilir. Dilerseniz restoranlarda lezzetli Bozcaada yemeklerini tadabilir, bir akşam birası ile keyif sürebilirsiniz.

AKVARYUM KOYU
Mermer Burnu olarak da geçen Akvaryum Koyu, Bozcaada müdavimlerinin yaz boyunca doldurduğu alanlardan biri. Koya günde tek bir minibüs seferi düzenleniyor ve poyraz zamanı tercih edilmesi tavsiye ediliyor. Mermerlerin üzerinde yürüyerek en uca kadar yürümeyi deneyebilir ya da şnorkelinizi takıp denizin çeşitliliği karşısında hayrete düşebilirsiniz.
 
Cemhan Şen