Rusların önünden kaçarken dedelerimizin büyük zahmetler çektiği, zulme uğradıkları anlaşılmaktadır.

Rusların önünden kaçarken dedelerimizin büyük zahmetler çektiği, zulme uğradıkları anlaşılmaktadır. Rusların gelmesinden cesaret alan Bulgarlar, Müslüman ahaliye zarar vermiş, onların mallarını yağmalamışlardır. Keza, savaş Şubat 1878’e kadar sürdüğünden Kasım, Aralık, Ocak, Şubat aylarında kar altında dedelerimizin birçoğu açlıktan ve soğuktan donarak ölmüştür.
Dick de Lonlay, anılarında Filibe’den Edirne yolu boyunca her tarafta soğuktan donmuş insan cesetlerinin bulunduğunu yazmaktadır. Örneğin Dick de Lonlay, Hasköy civarında 600 kadar donmuş ceset saydığını yazmaktadır. Türk muhacir kafilelerinin geceleri mola verdikleri her yerde sabahları yığınla ölü bırakarak yollarına devam ettiklerini görmüştür. Örneğin yazar Kayacık civarlarında 2 Şubat 1878 günü, yol kenarında yığınla soğuktan donmuş yaşlı insan, kadın ve çocuk cesedi gördüğünü, bunların bir heykel gibi donmuş olduklarını ve karardıklarını yazmaktadır [61].
Dick de Lonlay, 5-6 kişinin birbirine sarılmış bir şekilde donmuş olduklarını görmüştür. Herhalde bu insanlar birbirleriyle sarılarak birbirini ısıtmaya çalışıyorlardı. Dick de Lonlay, üste annelerin altta çocukların cesetleriyle karşılaşmıştır [62].
Demek ki anneler, çocuklarını soğuktan koruyabilmek için çocuklarının üstüne yorgan gibi kıvrılmışlar; ama ne yazık ki anneler de çocuklarda donarak ölmüştür. Yazar iki genç kızın toprak üzerinde kucak kucağa birbirine sarılmış olarak oturduklarını, görenlerin onları canlı sandığı oysa onların donmuş olduğunu yazmaktadır [63].
Dick de Lonlay, uzun beyaz sakallı ihtiyarların heykel gibi donduklarını görmüştür. Türk muhacir kafilesinin mola verdiği yerlerde ölüler, atılmış yığınla eşya, bulunduğunu, buralara Bulgarların ve çingenelerin akbaba gibi üşüştüklerini yazmaktadır [64].
Dahası, zaman zaman Rus birlikleri de göç eden muhacir kafilelerine saldırıyor, onları öldürüyorlardı. Örneğin Dick de Lonlay’ın yazdığına göre 20 Ocak 1878 günü General Strukoff komutasında 4’üncü süvari tümeni ve 1’inci ve 9’uncu Kazak süvari alayları Hasköy tarafından Harmanlıya 10 km kadar mesafede 20 bin arabalık bir Türk muhacir kafilesine saldırmışlardır. Muhacir kafilesi saldırıya karşı koymuş ve Rusları geri püskürtmüştür [65].
Bunun üzerine olay yerine General Skobelef komutasında bir tümen gelmiştir. Rus topçu kuvvetleri muhacir kafilesinin yanında bulunan tepeye çıkıp, aşağıda kalan Türk muhacir konvoyunu top atışına tutmuşlardır. Top atışından sonra Rus birlikleri muhacir kafilesinin üzerine saldırmışlar ve yaşlı, kadın çocuk demeden herkesi kılıçtan geçirmişlerdir [66].
Kendisi bir Rus sempatizanı olan ve onların yanında savaşa gönüllü olarak katılan Dick de Lonlay, olay yerinden 10 gün sonra geçmiş, ortada binlerce ölünün bulunduğunu, tahrip olmuş binlerce araba kalıntısının olduğunu yazmaktadır [67].
Bu katliamdan kaçabilenler muhacirler, ormanlara saklanmışlar, ama orada da muhtemelen soğuktan ve açlıktan ölmüşlerdir [68].
Bu olay, tarihte “Harmanlı Katliamı” olarak anılmaktadır [69].
Bu katliam neticesinde 20 bin arabalık bu muhacir kafilesinden geriye bir araba kalmaz. Kaçıp kurtulabilenlerin sayısı bilinmemektedir. Bu katliamda, çoğu yaşlı, kadın ve çocuk olmak üzere en az 40 bin kişi ölmüştür. Bazı kaynaklarda ölü sayısı 100.000 olarak verilmektedir [70].
Ocak 1878’de Skobelef’in emrindeki Rus ve Don Kazak askerî birlikleri Harmanlı’da 20.000 arabada çoğu kadın ve çocuk olmak üzere sayısı çeşitli kaynaklarda 40.000 ile 100.000 kişi arasında değişen bir muhacir kitlesine rastlar.Bunların üzerine saldıran Rus süvarileri ve Don Kazakları muhacirleri katlettiler. Katliâmdan kurtulanların da Meriç üzerinde ve dağlar arasında soğuktan ve açlıktan tamamen kırılmalarına sebep oldular [43].
Rus, Bulgar ve Don Kazakları tarafından yakılan köyleri işlenen cinayetleri tek tek tesbit etmek mümkün değildir. Yalnız Çarlık ordusunun hangi yoldan geçtiğini anlamak için yanmış köy harabelerini ve kanlı cesetleri takip etmenin yeterli olduğunu söyleyebiliriz.