Bu gün '100. Yıl' bitti...

Bu gün "100. Yıl" bitti...
Hani, gizli maddeleri vardı ya, işte, şimdi onlar bitti.
Ben de şu gizli maddeleri yetkililer faş etseler de görsek diye bekliyorum.
Yetkililer, böyle bir antlaşma yok gibi, Lozan'ın Yüzüncü yılını görmezden geldiler... Hepsi, sus pus!
Bir de böyle önemli bir olayı bizim medya da  görmezden geldi. Hiçbir programda Lozan Antlaşması anlatılmadı...
Bilhassa, Lozan palavralarından geçinenler piyasada hiç yoktular...
Bir yerlere kaçmışlar da nereye kaçtıklarını biz bilmiyoruz!
İnşallah, girdikleri mağaralardan çıkarlar da bizi gizli maddeler üzerine aydınlatırlar...
Bu konuda üç farklı kişilik karşımıza çıkıyor...
Cehalet de diz boyu...
1-Lozan, Devletin tapusu söylemi palavra, diyenler... Bunlar, bu tür söylemlerle prim yapıp kendisinin içinden  çıktığı ham yobaz ve kaba softa gruba zarar gelmesin isteyenler... İçlerinde bazı profesör ünvanlı şahıslar da var. O kadar cahilce konuşuyorlar ki ünvanları nasıl aldıkları şüphe oluşturmakta. Bilimsel yöntemlerden de haberdar değiller... Bunların tüm yayınlarını okuyup değerlendirmek gerek... Zamanım olsa her birisine kitap dolusu cevap yazarım... Ama, zamanım yok!
2-Bir diğeri, çok saygın ve hem İslamcı çevrelerde hem de Ülkücü çevrelerde kıymet atfedilen kişilik... Bu da Erzurum'da  İngiliz Ravlison, Paşa'ya Cumhuriyet kur, diye talimat vermiş de ondan Cumhuriyet kurulmuşmuş! Diyor...
Bu ademcik de hödük ademler içinde fazla kaldığı için hödükçe söylemler geliştiriyor...
Paşa, Selanik 'teki İttihat ve Terakki  Genel Kurulu' nda daha Balkan Savaşlarından önce, ordu ve siyasetin ayrılması gerektiğini söylüyor... Böyle bir karar da alınıyor;ama, uygulama istenildiği gibi olmuyor. Paşa bu yüzden teşkilatla arasına mesafe koyuyor... Daha demokrat bir idare istiyor...
Yine, Karlsbat Hatıraları'nda Afet Hanım yazar:
Viyana' da bizim Büyükelçi ve eşleriyle birlikte o dönemde  orada bulunan Türkler ve eşleriyle bir otel salonunda sohbet ederler... Bir Hanımefendi, "Paşam! Bizde de böyle kaç göç olmadan insanlar ne zaman birlikte oturabilir, der. Bu konuda siz ne düşünüyorsunuz, der."
Paşa: Hanımefendi, bir gün tam yetkili olduğum an, bir jop gibi kararlar alıp bunu uygulayacağım ve her şeyi yapacağım, der.
Yani, Cumhuriyetin erdemini anlatır...
Bu tür, beyanlardan haberi olmayan bazı zatlar da Paşa'nın talimat aldığını yazarlar, hem de hödükçe..
Paşa'yı tenkit edebilirsiniz, tenkitinizde belgeleri ortaya koyarsınız, biz de evet, doğru söylüyor, deriz...
Bir de, Paşa'yı koruma kanunu var, o olmasa her şeyi söyleriz de bu kanundan dolayı söyleyemiyoruz, diyorlar... Bunlar da neyi önceledikleri belli olmayan "yürek Selanik!" olan Hasan Tahsin'in günümüzdeki uzantıları olsa gerek..
Tıpkı Esat Toptani gibi...
Neyse biz de Paşa'yı tenkit ediyoruz ki Attila'nın liderlik sırrına tam uymadığı için... Keşke uysaydı...
Attila, büyük ülke demek, sınırları  büyük ülke olan demek değildir , hainlerine verdiği cezanın büyüklüğüyle büyük ülke olunur, der... Biz, Potamya'da, Ağrı'da, Dersim' de, Menemen'de, İstanbul'da hainlere Attila'nın söylemini tam uygulamadık ki bu kadar hödük türemiş...
Yazık!
3- Lozan Antlaşması, çok önrmli deyip Lozan 'la ilgili hiçbir şey yapmayan yerel iktidar mensuplarını da şiddetle kınarım. Aslında, tüm ilan panolarını doldurmalıydılar. Özel programlar yapmalıydılar. Lozan Antlaşması' nın yüzüncü yılında dergiler, kitaplar, broşürler yayınlamalıydılar.
Bunların hiçbirini göremedik...
Sizler de sahte, kımıl zararlısı, tarih bilmez kişiliklersiniz...Atatürk'ün partisinde ne işiniz var: A nadanlar!
Ha!
Biz, sizin dediklerinizin hepsini yaptık, diyenleriniz varsa onları da tebrik ederim, alkışlarım, kutlarım...
Var olun! Derim...
Neyse biz Cumhuriyetimizin yüzüncü yılını daha büyük bir sevinçle kutlayalım, derim...
Ayrıca, Paşa ile ilgili derdi olanlar kimlerse onlarla da her ortamda tartışmaya  hazırız...
Bekleriz Efendim!
 Paşa ve silah arkadaşlarını rahmet ve minnetle anarım.
Durakları cennet olsun...
Dua ile...
Bilgi edinmeniz dileğiyle...
******
Düşünmeye, okumaya, yazmaya ve konuşmaya devam...