Rahmetli Mehmet İhsan Gençcan abim tam bir tarihti. Adeta Çanakkale tarihiydi.

Rahmetli Mehmet İhsan Gençcan abim tam bir tarihti. Adeta Çanakkale tarihiydi. Çanakkale ile ilgili her tarihi ve olayları belgeleri ile arşivlemişti ve anlatıyordu. İşte o anlattıklarından bir tanesi….
  Yıl 1945, 25 Nisan 1915 Arıburnu çıkarmasında esir düşen iki Anzak subayından biri eşi ile 30 yıl sonra harp ettiği bu toprakları ziyarete gelir. 1945'te Çanakkale harp sahaları yasak bölgedir. Genel Kurmay Başkanlığından müsaade almak gereklidir, işte bu Anzak subayı Genel Kurmay Başkanlığına müracaat ettiğinde onlara yardımcı olan 1915'in 57. Alay Komutanı Yarbay Hüseyin Avni Bey'in oğlu Em. Hv. K.K. Org. Tekin Arıburun, o günlerde Genel Kurmay Başkanlığı'nda Hava Dairesi Komutanıdır. O aileye 3 gün izin alır ve onlardan tek ricası Çanakkale dönüşü Ankara'ya tekrar gelip bir kahvesini içmeleridir.
   Tekin Paşa, babası şehit olduğu zaman sekiz yaşlarındadır. Yıllardır baba özlemi ile yaşamaktadır. Anzak subayı 3 gün sonra eşi ile Çanakkale'den Ankara'ya döner. Tekin Paşa onları karşılar ve evine götürür. Salona buyur eder. İkramda bulunmak için mutfağa gider. Her şeyden habersiz olan Tekin Paşa salondan İngilizce "Bu komutan bizi esir almıştı." cümlesini duyar. Babasının üniformalı, kalpaklı resmi salonda asılıdır. Tekin Paşa'ya da 30 yıldır babasının harp hatıraları hayatta kalan arkadaşları tarafından anlatıla gelmektedir. Hatıra olay :
Çıkarmadan sonra esir alınan iki Anzak subayı 57. Alay Komutanının çadırına getirilir. Tir tir titremektedirler. Alay Komutanı onlardan bilgi alabilmek için, onlara izzet ikramda bulunur. Onların üzerinden tabanca, dürbün, İncil vs. eşyaları alınır. Fakat onlara başka hediyeler verilir. Titremeleri yine de devam etmektedir. O güne kadar anlatılan hatıralar Tekin Paşa'da canlanır. Hemen salonda bulunan bir dolaptan fildişi kaplı incil'i, tabancayı ve dürbünü çıkarır.
Misafir     : "A ..eşyalarım."
Tekin Paşa : "Babamın  çadırında neden saatlerce tir tir titrediniz ?"
Misafir : "Bakın bugün hayattayım. Diğer arkadaşımda Avustralya'da yaşamaktadır. Babanız bize bir misafir gibi muamelede bulundu. Bu günümüzü O'na borçluyuz. Çadırında bu asil muameleden sonra hicap duydum, bizzat babanıza söyleyemedim. Fakat bizi esir alanlara işaretle anlatmıştım. Şimdi size burada anlatıyorum:
Çıkarmadan bir gün önce Limni Adası'nda bizlere hitap eden ordu komutanı "Sakın Türk'lere esir düşmeyin, (Ölene kadar çarpışın) belki... Türkler yamyamdır, sizi yerler." Bizler de o gün çadırda yeneceğimiz saatleri bekliyorduk. Ancak, Türklerle harp etmekle asil bir milleti yakından tanımış ve vatanları için ne büyük fedakârlıklara katlandıklarını
görmüştük."
BU GÜZEL ÖYKÜYÜ; Çanakkale Orduevinde kendisinden dinlemiştim. Rahmetli Ekrem Boz'da vardı.