Muhalefet partilerinin ortak mutabakat konuları bir metin olarak açıklandı.

Muhalefet partilerinin ortak mutabakat konuları bir metin olarak açıklandı.
10 madde üzerinde anlaşmışlar:
- Tarafsız Cumhurbaşkanı
- Güçlü Parlamento
- Tarafsız ve Bağımsız Yargı,
- Yüksek Seçim Kurulunda Tarafsız Yapılanma
- Özgür Medya
- Siyasi Ahlak Yasası
- Sayıştay’ın Kısıtlanan Yetkilerinin Arttırılması
- Anayasa Değişikliği
- Şeffaf Yönetim
- Kürt Sorunu
Muhalefetin bir araya gelerek bir şeyler üzerine ortaklaşa beyanda bulunması güzel bir şey...
Biz, daha önce ülke yönetiminin "Cumhuriyetçiler ve Demokratlar" "olarak ikiye ayrılacağını ve bu ikili sistemin çözüm üretemeyeceğini ifade etmiştik. Görülen o ki, bunda da haklı çıktık...
Yukarıdaki maddelere bakarak" bu işin pratik çözümleri ne olacak? "diye sorduğumuzda, aldığımız cevap sadece bir uğultudur. Ne dedikleri belli değildir. Bence Türkiye'nin tek bir sorunu vardır. O da :Siyasi Partiler Kanunu'dur.
Siz, siyasi erki eline geçirenin sürekli genel başkan olduğu bir sisteme demokrasi mi, diyorsunuz... Önce bu partiler genel başkanlarını değiştirmeyi bilsin.
Adam, her girdiği seçimi kaybediyor ve hala umut olacağını zannediyor... Bir de, tarım hariç ülkemiz için hiçbir söylemi yok... Söylemek istediklerinde de, o sorunun çözümüne %10-%20  kadar katkı sağlayacak beyanlar görmekteyiz...
Bu şahsiyetler, tarih bilincinde yoksun kişilerdir, derim.
Adamlar, tarafsız Cumhurbaşkanı istiyorlarmış! Neyin tarafsızı?
Ben, Cumhurbaşkanı'nın taraflı olmasından yanayım. Cumhurbaşkanı, her zaman"Cumhuriyetten yana, Türk Milleti'nden yana, Kurucu Lider ve Kurucu İrade'den yana taraf olmalıdır... "Ülkeyi bölmek, kantonlara ayırmak isteyen bir siyasi çeteleşmeye karşı, adamlar siyaset yapıyor;bu yüzden ben tarafsızım, demek günümüzde olduğu gibi ülkeye ihaneti azdırır... Ülkemize ihanet edenlerin bulunacağı tek yer, toprağın üstü değil, toprağın altıdır.
Güçlü parlamento istiyorlarmış!
Bu partilerle ve bu seçim sistemiyle hiçbir zaman güçlü bir parlamento olmaz. Liderler demokrasisi olduğu sürece bu iş yürümez. Siyasi parti liderleri ve tüm yöneticileri iki dönemden sonra parlamenter olamaz, diye bir kanun çıkarın. Bir de, iki dönemdir parlamentoda görev yapanlar aday olamaz, deyin. Sonra halkın huzuruna çıkın. Milleti kandırmayın... Bu şartlarda güçlü parlamento 2200'lerin ortalarında ancak olur. Tabii, çapsız politikacıların yönettiği ülkemiz, böyle kalırsa...
Tarafsız ve bağımsız yargı istiyorlarmış...
Bizim gibi ülkelerde "tarafsız ve bağımsız yargı" hiçbir zaman olmaz. Mış gibi yapılır;ama, olamaz... Hakimler ve Savcılar Kurulları'nda sivil otorite olduğu müddetçe bu olmaz. Günümüzdeki uygulama da facia. Ama, yerine ne getireceğinizi de yöntem olarak söyleyemiyorsunuz! Bu kafayla adalet tesis etmek de mümkün değildir...
Yüksek Seçim Kurulu'nda tarafsız yapılanma... Bu da hayal... Erdemli ve kendi iradesi olan kişiler seçilirse sıkıntı olmaz. Siyaset kurumu atama yaptığı müddetçe bu mümkün değil. Siz, diyorsunuz ki: Atamayı ben yaparsam, tarafsız çalışır. İşte başka bir siyasi kurum atama yapıyor. Ne kadar tarafsız? Yapmayın! Etmeyin!
Hakim ve savcı atamaları verdiği kararlarla, bitirdiği dosyalardaki doğru kararlarla olursa her şey düzelir... Yoksa, bu iş de başka bahara kalır...
Özgür  medya mı? Güldürmeyin adamı!
Hem havuzdan hem de belediyeden mamalanan medya özgür olacak Ha!
Ben, medya mensubuyum. Hem genel iktidarı hem de yerel iktidarı eleştiriyorum. Bu yüzden bizler, kamuoyunu bilgilendirmek için çalışıyoruz ve bu kaynaklardan beslenmiyoruz... Bağımsız medya için kamu kuruluşlarının ve belediyelerin basına, yandaş olmaları karşılığı hiçbir nakdi ve ayni yardım yapamazlar, diye kanun çıkarın bakalım, durum ne olur... İşte o zaman basın dördüncü kuvvet olur. Siz, her basın kuruluşuna tirajı kadar destek verin. Sigortasını siz karşılayın... Mekan açısından destek verin ve başka işlerine karışmayın... İşte o zaman günümüze göre daha bağımsız bir medya olur.
Siyasi ahlak yasası...
Siz, erdemli nesiller yetiştirirseniz, böyle bir derdiniz olmaz... O zaman asıl problemin eğitim meselesi olduğu ortaya çıkıyor. Sizin bu konuda bir görüşünüz yok! Yazık!
Sayıştay meselesi, erdemli ve liyakatli kişileri atadığınızda işler düzelir... Bir de denetleme raporu, hangi kuruluş olursa olsun, bu Cumhurbaşkanlığı külliyesi de dahil olmak üzere, Sayıştay tarafından kamuoyuna ilan edilmelidir. Savcılar, bu belgeleri delil olarak kullanarak resen işlem yapmalıdır... Böylece işler düzelir... Ancak, siz iktidar olsanız bunu yapabilir misin? Bence şüpheli...
Anayasa değişikliği...
Anayasanın hangi maddesi değişecektir? Bunu ilan edin. Bence, sadece kanun maddesi olması gereken ve Anayasa'da olmaması gereken maddeler çıkarılmalı. O kadar. İlk dört madde için benim söyleyeceğim. Aklınızdan bile geçirmeyin...
Şeffaf yönetim...
Bu da, Eğitim, siyasi etik, erdem maddeleri ile çözülür... Sizlerin bu konularda görüşünüz yok!
Kürt Sorunu?!
Ya Hu!
Türkiye'nin" Kürt Sorunu "yoktur. Sadece terör sorunu vardır... Kim" Kürt sorunu var" diyorsa onun başka bir amacı vardır. Türkiye'deki tüm insanların insan hakları sorunu vardır, o kadar...
Saçma sapan beyanlarda bulunarak, bizleri de sinir etmeyin!
Kanaatim:
Bu muhalefetle bir şey olmaz!
Ülke, fikirsiz bir muhalefete teslim edilemez...
İktidar mı? Onları yüzlerce konuda, yazıyla tenkit ettik. Sonuç yok! Değişmiyorlar... Yönetememe tarzlarını göremiyorlar...
Benim de, bu siyasi yapılarla ülkemizin aydınlığa ulaşacağına dair bir ümidim yok!
İktidar ve muhalefete mesajımdır...
Halka dokunun, halkın isteklerine çare olun. Küçük çalıştaylar yapın. Muhaliflerinizi ve aydınlarımızın ülke hakkındaki fikirlerini dinleyin...
Bilgi edinmeniz dileğiyle...
******
Düşünmeye, okumaya, yazmaya ve konuşmaya devam...
(Not:Bu yazıyı altılı masa kurulduğu dönem yazmıştım. Yine, bir arpa boyu yol kat edemedik... Millet de hem iktidardan hem de muhalefetten şikayetçi... Ben, herkesi uyardım. Ayrıca, bölücü söylem olan"  Halkların kardeşliği " söylemi de muhalefete güveni sarsmaktadır. Anayasamız gereği Türkiye'de, sadece" Türk Halkı" vardır. Başka başka halk ihdas edenler, bu ülkenin ve insanlarının düşmanıdır. Hangi konumda olurlarsa olsunlar adüvdür... Yeni ve toparlayıcı söylemler geliştirme zamanıdır, cancağızım! Lütfen yeni şeyler söyleyin! İnsanı da hasta etmeyin... O kadar!)