3 Mayıs 1944...

3 Mayıs 1944 sonrasında açılan Uydurma Irkçılık-Turancılık davasında başta büyük Türk Milliyetçisi Hüseyin Nihal Atsız olmak üzere 23 Türk Milliyetçisi yargılanmış tabutluklara sokulmuş, türlü işkencelerden geçirilmişlerdir. Atsız - Sabahattin Ali davasının 2. Celsesi günü yapılan gösteriler sonrasında  Türk Milliyetçileri ağır bedeller ödemek zorunda bırakılmışlardır.
Yargılanan isimler şunlardır: Hüseyin Nihal Atsız, Nejdet Sançar, Hasan Ferit Cansever, Fethi Tevetoğlu, Alparslan Türkeş, Nurullah Barıman, Zeki Özgür Sofuoğlu, Fazıl Hisarcıklı, Hüseyin Namık Orkun, Saim Bayrak, İsmet Rasim Tümtürk, Cihat Savaş Fer, Muzaffer Eriş, Fehiman Altan, Yusuf Kadıgil, Cebbar Şenel, Zeki Velidi Togan, Orhan Şaik Gökyay, Hikmet Tanyu, Reha Oğuz Türkkan, Hamza Sadi Özbek, Cemal Oğuz Öcal, Said Bilgiç.
19 Mayıs 1944’de İsmet İnönü’nün Turancılık karşıtı konuşmasının  ardından Türk Milliyetçilerine zulüm ve işkenceler başlamıştır. Bu konuşmadaki iddiaların tamamen gerçek dışı olduğu, Milli Doktrin 9 Işık isimli eserinde Alparslan Türkeş tarafından açıkça ortaya konmuştur. “ Türkiye dışındaki Türklerle ilgilenirken Türkiye’ye en ufak bir zarar gelmemelidir.” sözleriyle Türk milliyetçilerinin Turan ideallerinin bir maceraperestlik olmadığı ifade edilmiştir.
Hüseyin Nihal Atsız, İnönü’nün hicvedildiği, Z vitamini isimli eserinin trajik sonunda İnönü’yü kurtuluş savaşı şehitleriyle hesaplaştırmıştır.
Osman Yüksel Serdengeçti; Türk Milliyetçilerinin uğradığı baskı ve zulümlerin sebebini şu şekilde izah etmiştir; “bu yerli ve milli hareketi hazmedemediler”
Atsız Türkçülüğü tanımlarken Orkun dergisinde 13.10.1950 tarihinde yayınladığı yazısında “yerli ve milliliğe” vurgu yapmıştır.
Başbuğ Alparslan Türkeş, Dokuz Işık isimli eserinde de “Milli ve Yerliliğe”  açık vurgu yapmıştır.(Alparslan Türkeş, Milli Doktrin 9 Işık, s.106)
“Milliyetçilik Türk milletine karşı beslenen derin sevginin ifadesidir. Kalbinde başka bir ırkın gururunu taşımayan ve kendisini samimi olarak Türk hisseden ve Türklüğe adayan herkes Türk’tür.
 …Milliyetçiliğimiz başkalarına karşı kin ve garez duygularından beslenmez. Demek ki Türk milliyetçiliği Türk Milletine karşı duyulan derin sevgi ve bağlılık ve onu güç durumdan kurtarıp, kuvvetli, her çeşit korkudan, baskıdan uzak, şerefiyle yaşayan , müreffeh, mutlu ve modern uygarlıkta en ön safa geçmiş bir hale getirmek isteği bu isteğin yarattığı duygudur.” .(Alparslan Türkeş, Milli Doktrin 9 Işık, s.85-86) Ortada bir ırkçılığın olmadığı da açıkça ortadadır.
Günü birlik tartışmalarda Türk Milliyetçilerinin birbirlerini ağır sözlerle hedef almasını doğru bulmuyorum.Günü birlik konularda farklı düşünebiliriz.
Bu Türkçülük günü yazımı çok sevdiğim Üstat Galip Erdem'in bir sözüyle bitirelim;
 “Türk Milletini sevmekte birleşenler, birbirlerini sevmekte birleşmeğe de mecburdurlar”       
Türkçülük Günümüz Kutlu Olsun…
Kaan Tonka'dan...