NART MİTOLOJİSİ VE AHLAKA YANSIMALARI

Ahlak, insanlık tarihinin en çok tartışılan konularından biri. Kriterlerin toplumdan topluma değişebilmesi, bazı yönleri ile göreceli olması, pek çok ahlak tartışmasını çıkmaza sokabiliyor. Elbette ahlaki konuların başında kadın erkek ilişkilerinin ve cinselliğin geldiğini tahmin edebilirsiniz. Neyse ki, tüm bu göreceli yargılara rağmen, yine de, farklı din ve kültürden insanların üzerinde anlaşabilecekleri ortak erdemler mevcut. Yalan söylememek, emanete ihanet etmemek, insanların ayıplarını araştırmamak gibi. Yüzyılların içinden süzülen ahlak kurallarının belki de bir numaralı olanı, sosyologların “altın ilke” olarak tanımladıkları şu kural:
Sana yapılmasını istemediğin bir davranışı, sen de başkasına yapma.
Dini inançlar ile ahlak ayrılmaz bir ikili olarak insan toplumlarının davranış biçimlerini etkilemekte. Bazen, bir din kuralı aynı zamanda ahlaki bir prensip olarak kabul edilirken, bunun tersine de rastlamak elbette mümkün.
Nart boyu Hun Türklerinin temel ahlaki prensipleri, elbette inaçlarından ve tarihlerindeki tecrübelerden ayrılarak ele alınamaz. Kozmik mitolojileri, ilk bakışta, bir tür enerji hiyerarşisi gibi görünse de, bu mitolojinin halk üzerindeki etkileri incelendiğinde türkülere, atasözlerine, ninnilere kadar yansıyan ahlak prensiplerini getirdiği anlaşılabiliyor. İlk olarak, “kılıksız, şekilsiz bir Tengri” inancı Hun halkının üstün bir manevi soyutlama gücüne kavuştuğunun kesin göstergesi. Fakat mitolojideki yardımcı Yarım-Teyriler, bu halkın tabiatla, dostları ve düşmanları ile ilişkilerini belirler nitelikte. Yarım-Teyri karakterleri ve onların birbirleri ile olan kavgaları aracılığı ile Nart çocuklarına evrensel dengeler kıssalar ve sanat değeri olan öykülerle aktarılmakta. Bir Yarı-Teyri olan Teyri-Ögüz figürü, biz insanların her tür cefasını çeken, sessiz, kendi halinde bir hayvana duyulan sevginin, minnettarlığın ifadesidir. Teyri-Ögüz’ün boynuzunu ufacık bir sallamasında felaketler olması ise, tabiat güçlerinin ve dünya nizamının ne kadar hassas olduğuna dikkati çeker. Nart mitolojisinde rastlanan güzel bir husus ise, mitoloji kahramanlarının birbirlerine karşı acımasız bir şiddet sergilememesi. Öyle ki, öyküler genelde ölümle bitmeyip, bir tür dışlama, pişman ettirme, yaptığından utandırma teması ile tamamlanmakta. Örneğin Ay’a kızan dev Sarıubek ağzını açar ve Ay’ı bir lokmada yutar, bunu gören Güneş tanrısı, Tang-Teyri, Sarıubek’e rahatsız edici ışınlar yollar ve Sarıubek Ay’ı geri çıkarmak zorunda kalır. Ölümle biten bir örnekte ise, toprağın koruyucusu Cer İye, iki kötü karakter olan Sarıubek’le Kırğıy Kuşu çatıştırır. Bu öyküde yer üzerinde anlamsız çatışmalara giren kötülük yerilir. Yerin koruyucusu Cer İye onlara adeta şu mesajı vermektedir: Öfke ile birbirinize saldırıyorsunuz, ama ben bağrımda her ikinizi de tutmasam sizin öfkelenecek bir yeriniz dahi kalmaz.
lider2
Nart mitolojisinde evrenin bütünlüğü esastır. Aslında hiçbir kuvvet nihai olarak bir diğer kuvvete galip gelemez, zira kendi varlığı da karşıt kuvvetinin varlığına bağlıdır. Tabiat kuvvetleri içindeki çatışmalar ise dengenin korunması için gereklidir. Zira ancak bu çatışmalarla, tabiat kendi sürekliliğini sağlar. Çocuklara sorulan bir bilmecede bu tabiat dengesi şu şekilde ele alınır.
 
Devam Edecek...