TENGRİ İNANCI

Önce, yerel lisan ile:
Köbmü boldu, azmı boldu ?
Tögerek carıktan toldu
Tengri toturu tuban bölekni urğuç urdu
Urgan-urğanı da culduz turdu.
Turdu da ne etdi ?
Tengri iygen cerge ketdi.
Alay bla Ullu Tengri közbaylangını ayık etdi.
Türkiye Türkçesi ile:
Çok mu sürdü, az mı sürdü ?
Etraf ışığa büründü
Tengri ışığı (enerjisi) Duman topları çarptı,
Her çarptığı da yanar yıldız oldu.
Oldu da nereye gitti ?
Tengri’nin gösterdiği yere gitti.
Öyle, Ulu Tengri karanlığı aydınlık etti.
(Nart Hun şiiri, yıldızların yaradılışı efsanesinden.)
***
* Tanrı “ışık olsun” diye buyurdu ve ışık oldu.
* Tanrı, ışığın iyi olduğunu gördü ve onu karanlıktan ayırdı.
(Eski Ahit, Genesis, bölüm 1, ayet 3-4)
***
Evrenin, bu varlığın içinde, göze görünmeyen ama her şeye can verdiğine inanılan bir tür enerji (Totur) olduğu fikri, gerçekten de çok üst seviyede teolojik bir soyutlamadır. Sn Sofi Tram, eski Türklerin bu teolojik görüşleri ile, mesela dünyaca meşhur Yunan mitolojisini, soyutlama bakımından çok aştığını savunmaktadır. Bilinen olgulardan yola çıkarak, o olguları meydana getiren gizli prensiplere varmak, matematiğin de temelinde bulunan üstün bir soyutlama yeteneği gerektirir.
Yunan mitolojisinde, Tanrılar, aslında insanların büyütülmüş kopyaları olarak görev yaparlarken, Nart Hun Türklerinde, tanrılar insan gibi değildirler. İnsanı aşan kozmik özellikler sergilerler. Enerji birimleri, enerji çeşitleri olarak görebileceğimiz bu tanrıların (Teyriler) ötesinde, asıl ve bir olan Tengri, putperestlikle hiç alakası olmayan, soyut, enerjiye dayalı bir tanımlamadır.
İnsanın Tengri ile ve tabiat alemi ile ilişkilerine bakıldığında ise, evrenle bütünlüğü savunan bir anlayışın sergilendiği görülmektedir. Nart mitolojisinde, insan alçak, sefih bir varlık değildir. Fiziksel anlamda, dünyadaki diğer canlılardan üstün de değildir. Fakat “Totur bağı” denilebilecek bir iletişim kanalı ile Tengri’ye bağlanmıştır ve bu yüzden ruhsal açıdan üstündür.
Tengri, bir yerlerden insana hükmeden bir yönetici değildir. Metinlerin sunduğu felsefi-teolojik anlamlar, Nart Hunların, Tanrı ile sevgi bazlı bir iletişime önem verdiklerini göstermektedir. Tengri, sevgi toturundan oluşan bir bağ ile “dokuz
göğü” içine alan, “kendisini bölerek” yarattıklarına can, ışık, beden, öz veren ve onlara ancak sevgi yolu ile bağlanan, fedakar, üretici, kılığı bilinmeyen bir varlıktır. Bu yüzden Nart Hun mitolojisinde “sevgi” ve “fedakarlık” temaları ön plana
çıkar. Bu erdemlere sahip olmayan hiçbir ruh Tengri’ye ulaşamaz. Bu insani duyguları kaybeden kişiler Tengri’den de kopmuş sayılırlar.
İnsan ile Tanrı ilişkisi bu şekilde kurulunca, Nart Hun ahlakı da sevgiye, fedakarlığa ve affetmeye dayalı bir yol takip etmiş, bu anlayış halkın gündelik sözlerine, şarkılarına, ninnilerine kadar yansımıştır.
İyilgen baş kesilmez – Eğilen baş kesilmez
Sanga baş salğan cauğa dau cok – Sana sığınan düşman, (artık) dostun olur
Öksüz halkğa amanat – Öksüz (bütün) halka emanettir
Telinge-kara carlınga-cara – Deliye bak, fakirine destek ol
Nart boyu Hun Türkleri, fedakarlığa büyük önem verdikleri için, bu özelliğe sahip öküzü de yüceltmişler, insanların çilesini çeken bu hayvanı bir Yarı-Teyri olarak görmüşlerdir. Öküz, Yer’in yaratılışında ortaya çıkmış ve zamanla bir Teyri-Ögüz
figürüne dönüşmüştür. Alıntılıyorum: “… canını, kanını esirgemeden, doğumundan ölümüne kadar sessizce hizmet eden bir hayvan, tekerlekli Hun evinin bir temeliydi. Şanlı Hun obalarını geniş alanlara taşıyan Tengri vergisi bir kuvvetti. Halk, öküze güvenilirliği, besleme kolaylığı ve yaptığı zor işler sebebiyle borçluydu; o yüzden minnet duygusundan hareketle “Teyri-Ögüz” kılığı ortaya çıktı.”
 
Devam Edecek...