Yarım asırdan da önce, evden çıkıp okula giderken önce Adalı Ahmet Amca'ya günaydın derdim...

Yarım asırdan da önce, evden çıkıp okula giderken önce Adalı Ahmet Amca'ya günaydın derdim... Sonra, o da biraz öksürür ve gülerek günaydın oğul, derdi...
Yola devam eder, bahçesini süpüren Fatma Abla'ya kolay gelsin, derdim. O da, gülerek çok sağ ol, Allah zihin açıklığı versin, derdi. Ben yoluma devam ediyorum ve bisikletine binmiş işine giden İbrahim Amca'yla karşılaşırdım... Hayırlı işler, derdim... O da, gülerek, biraz da hızlı konuşarak, işini anlatır, işçilerin başında olmak lazım, yoksa kaytarırlar, der ve bana iyi dersler, dileyerek hızla uzaklaşırdı... Yolumuza devam ederken yine, bisikletiyle takım malzemelerini taşıdığı torbasıyla Hüseyin Amcayla karşılaşır, ben kolay gelsin, derdim. O da, iyi dersler, çok çalışın, yoksa siz de bizim gibi zor işler yapmak zorunda kalırsınız, derdi... Sonra, Hasan Ağabey'in dükkanı önünden geçerdik... Onunla da merhabalışırdık. O, mahallemizin saygın bir delikanlısıydı... Oradan, ziraat bahçesinin patika yolundan geçerek okulumuza arka bahçesindeki kapıdan girerdik...
Bu saydıklarımın içinde, şimdi bir tek Hasan Ağabey sağ. Diğerleri ahirete göç etti...
Yıllar sonra, emekli olduk... Temiz hava, yeni dostluklar ve yapamadıklarımızı yapmak için gayret gösterdik... Arabamızın bagajını, balık malzemeleriyle doldurarak kıyı balıkçılığı yaptık... Tutuğumuz balıkları da, eşe dosta dağıttık... Hemen her gün, bilhassa Kepez İskelesi açık olduğu günlerde, iskelede balık tutmaya giderdik... Eşim, benim hazırladığım yemli oltaları denize atarak iyi bir balıkçı oldu ve hatta, balık tutma, üstadı oldu...
Biz; çipura, levrek, kefal, mezgit, lüfer, karagöz, ıstakoroz, isparya, gümüş, müren, zargana, torik, mekik, palamut, kolyoz, çinekop, kofona, istavrit, kupa, ispendek gibi çeşitli balıkları tutuyorduk... Çanakkale Boğazı o kadar zengin balık çeşitine sahipti...
İşte şimdi, yıllar içinde nasıl büyüklerimizi, dostlarımızı kaybettikse şimdi de, Boğaz'ı, Marmara Denizi'ni kaybettik... Dostlarımızı nasıl ki, zaman içinde sadece hatıralarımızda yaşatıyorsak şimdi de, yukarıda saydığım balık çeşitlerini de kaybetmeye başladık...
Denizde çok az balık türü kaldı...
Güzelim balıklarımıza elveda demekteyiz... Çünkü, Marmara Denizi'ni ve Boğazları da kaybettik... Canlı tür olarak da çok az balık kaldı...Bizim tutuğumuz balı çeşitleri de hatıralarımızda yaşayacaktır, derim...
Deniz kirliliği meselesinde, yekililere çok uyarıda bulunduk...
"Bu adam ne diyor?" diye sadece yüzümüze bakan ve yetkili olmasına rağmen hiçbir şey yapmayanlar, Marmara Denizi'ni  öldürmüş oldu... Orasını foseptik çukuru gibi kullanan kişilere ve kuruluşlara bir sözü olmayan, can çekişen denizi, yetkili ve görevli olmasına rağmen, sadece seyreden kişiler, nihayet Sayın Cumhurbaşkanımız işi dillendirince harekete geçtiler... Ancak, görünen o ki, bence çok geç kalınmış olduğudur...
Yine, bilim dünyası bilgiyi üretmiş, faciayı anlatmış ama, bizim yetkili makama getirdiğimiz ve iş yapsın istediğimiz  kişiler, bu bilgileri okumamış, üst makamlara aktarmamış ve bu facianın asıl oluşturucusu ve koruyucuları olmuşlardır, derim... Yazık ki, ne yazık!
Ha! Bu göz yumanlardan birisinin görev süresi uzatılmamış... İyi de yapılmış... İnşallah yerine gelen başarılı olur...
Benim, tüm görevlilerden beklentim... Sadece şeffaf olsunlar ve ellerindeki bilgileri kamuoyuyla paylaşsınlar... O zaman, Marmara Denizinin kurtuluşuna giden yol, daha çabuk inşa edilir...
Belediyeler mi?
Asıl suçlu onlar...
Hem de, senin partin, benim partim demeden hepsi suçlu...
Şimdi, halkın önünde günah çıkartıyorlar...
Hele birisi var ki, evlere şenlik...
Tarım arazilerini ranta açmış...
Sarıçay'ı Çöpçay yapmış, şehri yaşanmaz kılmış şimdi de, suyu ve denizi temizliyeceklermiş...
Miş... Miş... Miş...
Hikaye anlatıyor...
Yandaşlar yutar da, bizi aldatamaz...
Sadece "Sarıçay" desek, mesaj yerine ulaşır...
STK'leri dinlemeyen, bilime sırt dönen hiçbir çalışma, hiçbir faaliyet başarıya ulaşamaz...
Bu işte de radikal kararlar alacak iradeyi göremiyorum...
Bu iş, yaptırım uygulayacak bir kanunla önlenir...
Gerisi, hikaye...
Elveda çipura, elveda karagöz, elveda lüfer , elveda levrek ve elveda diğerleri...
Hatıralarımızda yaşayacaksınız... Komşularımız, büyüklerimiz gibi...
Sadece ağlıyorum...
Üzüntümüz sonsuz...
Çözüm, yaptırım uygulayacak bir kanun çıkarın..."Marmara Denizini ve Boğazları Kirlilikten Kurtarma Kanunu..."
Çevreyi kirletenleri görevden  almak da dahil, şirketleri kapatmak da dahil..İrade gösterecek, yaptırım uygulayacak bir kanun..
Bu Yapılabilinir  mi?
İstenirse yapılır...
Bilgi edinmeniz dileğiyle...
******
Düşünmeye, okumaya, yazmaya ve konuşmaya devam...