Ezine peynirinin bile altın madeni aramaya alet edildiğini belirten Sezgin, bölgenin Ezine’ye çok uzak olduğunu belirterek, yanlış bilgilendirmeler yapıldığını söyledi. Sezgin, tepkilerin ağaç kesilmesi olayı olmadığını şu örneklerle dile getirdi: “Ezine’de 5 tane maden çalışmakta ve kesilen ağaç miktarının da kesilenden daha az olduğunu düşünmüyorum. Alan içesinde aktif çalışmaya devam ediyor. Biz buralarda hiç eylem görmedik. Ezine’nin sırtına geldiğinde her şeyi görüyorsunuz. Bu güne kadar bu konuda herhangi bir hassasiyet olmadı. Konun ağaç olduğunu açıkçası düşünmüyorum. Konu ağaç olsaydı Kalkım’dan Ezine’ye kadar birçok noktada orman arazilerinde çok ciddi ağaç kesildiğini mevcut. Bu da bizi rahatsız ediyor. Kaz Dağlarını konusunu sürekli gündeme gelmesi bizi rahatsız ediyor. Saha bizim dışımızda Ezine Peyniri üretim sahasının dışındadır. Balaban köyünden bize süt gelmiyor. Ezine ovalarında yetişen bitkilerle beslenen koyunlardan elde ediliyor. Tescil işi için çok uğraştık. Bunun gündeme gelmesi yerel markamızı zedeleyeceğini düşünüyorum.” .
 
Çanakkale İl  Genel Meclisi’nin Ağustos ayındaki toplantısı yapıldı. Toplantının ana maddelerinin dışında gündemi Türkiye ve Çanakkale gündeminde olan altın madeni arama oldu. Bu konuda ilk sözü alan ise CHP Merkez İlçe Genel Meclis Üyesi Güneş Pehlivan oldu. Yapılan gündem dışı konuşmada konuşan CHP Merkez İl Genel Meclis Üyesi Güneş Pehlivan, “26 Temmuz günü su ve vicdan nöbeti kaz dağlarında balaban mevkisin de başladı. Nöbet hala devam ediyor ve yörede hala altın madenciliği faaliyetleri ile bağlantılı olarak, ağaç kesimlerine orada ki nöbet alanlarında ki kamp yerinden gözle görülür şekilde ki devam ediyor. Bu konuda aslında çok şey var. Bu nöbet aslında 26 Temmuzda değil, 2009’da başladı. 2009’da madencilik ile ilgili faaliyetler Çanakkale Kaz dağlarına o tarihten itibaren hem Çanakkale Barosu hem de Türk Tabipler Birliği, STK ve bir kısım yerel yöneticiler altın madenciliğinin ve madencilikte siyanür kullanılmasının özellikle Çanakkale’nin tek su havzasını besleyen bir il olarak, Kaz Dağları silsile dağları bu tür faaliyetlerin düzenlenmesine ilişkin hem sivil mücadeleyi hem de hukuksal mücadeleyi sürdürmeye başladık. 2019 yılında bu mücadele hale sürerken, bakanlıktan açıklanan bilgiye göre 13 bin 400 ağacın ama TEMA’nın açıkladığı bilgiye göre 195 bin ağacın kesilerek faaliyetin hala devam ettiği noktadayız. ÇED raporuna aykırılıklar söz konusuysa bununla ilgili tespit çalışmaları da sürüyor. Bunun suç vasfının olması gereğiyle bu mücadele yeniden devam edecek. Anayasanın 56’ncı maddesi herkesin sağlıklı ve temiz çevrede yaşamasını garanti altına alır. Yapılan bu madencilik faaliyetleri özellikleri göz önüne alındığında doğrudan yaşam hakkı ihlali niteliğindedir. Bütün yasal düzenlemelerin daha üstünde bir ilke vardır ki bu ilke kamu yararıdır. Ülkede yapılan her türlü faaliyetin önce kamu yararı olup olmadığı denetlenmelidir. Alamos Gold, Kirazlı Balaban bölgesinde faaliyetlerine devam ederken, başka ruhsat aşamasında faaliyete geçmiş madenlerde vardır. Ama bu sadece görünen yüzüdür. ÇED raporunun üzerinde bir ağaç kesimi gündeme geldiği için tartışılıyor. Gerçekten yüreğim kanayarak söylüyorum. Kanada meşeli bir şirket Türkiye’de altın madenciliğini sürdürürken, Kanada topraklarında bakıyorsunuz toprağın olduğu her yerde altın madenciliği faaliyetleri mümkündür. En son 1994 ve 1997 tarihleri arasında on madencilik faaliyeti yapılmıştır. Kanada böcek ilaçları arıları öldürdüğü ve ekosistemi etkilediği gerekçesiyle kendi ülkesinde yasaklamışken, bizim Atik Hisar havamıza, su kaynaklarımızı taşıyan kaz dağlarımıza ciddi anlamda yaşam hakkı engelinde bulunmaktadır” dedi.
BARAJDAN 15 KM UZAKTA
Çevreye duyarlı olduklarını ama ekonomiye de altınların kazandırılması gerektiğini ifade eden AK Parti Ayvacık İl Genel Meclis Üyesi Bülent Korkmaz, maden arama bölgesinin hem Atıkhisar Barajı havzası dışında olduğunu belirtti. Bölgenin barajdan 15 kilometre uzakta olduğunu hatırlatan Korkmaz, kesilen ağaç miktarının da eylemciler tarafından yanlış verildiğini söyledi. Korkmaz iddialara karşı şu açıklamalarda bulundu, “Bosna Hersek’in Srebrenitsa şehrin de Sırp birlikleri tarafından katliam gerçekleştirildi.  Bu katliamda hayatını kaybeden din kardeşlerimize Allah’tan rahmet diliyoruz. En sonda günümüzün konusu Kaz dağları ile alakalı bizde bir iki söz etmek istiyoruz. Bu konular teknik konular, sonuçta bir maden mühendisi değiliz. Tabi ki araştırma yapıyoruz. Sonuçta çevreye duyarlı olmamız lazımdır. Ama sonuçta yer altı kaynaklarımızın da ekonomiye katılması lazımdır. Bununla alakalı Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın da madencilik ile ilgili yer aktı kaynaklarımızın bulunup, çıkarılması ve ekonomiye katkı sağlaması ile ilgili sözü ve 1932 yılında çıkarılan maden kanunu. Tabi ki çevreye duyarlı olacağız. Sonuçta çeşitli kurumlardan görüşler alınmış. ÇED raporları alınmış. Çanakkale’de adı geçen Atik hisar barajına biraz araştırma yaptık. Şuna mevcut altın çıkarılacak sahanın, yaklaşık uzaklığı 14 kilometredir. Çıkarılan altının işleneceği bölge de 15 kilometredir. Atik hisar barajının işgali tam ters istikamettedir. Artı ağaçların katliamından bahsediliyor. 200 bin ağaç katledildi dendi. Resmi açıklamalar da yapıldı. Zanneder daha çok çok düşük rakamlar resmi kurumlardan açıklama yapıldı. Biz de çevreye duyarlıyız ama ekonomiye de altınlarımızın kazandırılması gerekiyor. Bu konu ülke gündemine taşındı ama biz altını dünyaya ithal eden ilk beş ülkeyiz. Altına hayır diyoruz ama kolumuz da altın var. Altını seven bir milletiz” şeklinde konuştu.
KİRAZLI - BALABAN KAZ DAĞLARI MEVKİİ DEĞİL
Ağaç kesimin yüzde 90’ı bitmiş olduğunu hatırlatan AK Parti İl Genel Meclisi Şener Akçay ise geçen süre içinde neden tepki olmadığı ve her şey bittikten sonra eylemcilerin ortaya çıktığını sorguladı. Kamuoyuna birçok yanlış bilgilendirme de yapıldığını aktaran Akçay, bölgenin Kazdağları’nda olmadığını hatırlattı. Akçay, “Biz madenci değiliz. Konu Çanakkale ise burada ne oluyor. Ne bitiyor bakmamız lazım. Sadece maden bugün başlamadı. Kesim bir, bir buçuk yıl oldu.  Biz neden bir buçuk yıldır bunun peşinde olmadık. Başka bir maden yeri var. Bunlara neden biz ses çıkarmıyoruz. Buraya Kaz dağları deniliyor. Gittim baktım Kirazlı Balaban Kaz dağları mevkii değil. Orada yaşayan köylülerle görüştüm. Köylüler ne bir taraf oluyorlar ne de konuşuyorlar. Kesimin yüzde 90’ı bitmiş. Kesilecek olan alan kesilmiş. Bu zamana kadar hiçbir eylem girişiminde kimse bulunmamış. Madene destek olan derneklerin bir ya da iki kişinin ses çıkardığını görüyorum. Çanakkale yer altı zenginlikleri hepimizindir. Bu yer altı zenginliklerinin bu ağaçlarımızın buraya gelinceye kadar bu sesin bu yüzdelik alanın bunlara gerek duymuyoruz. Bu alanlarda ruhsatları da dahil her şeyi almışlar. Biz bundan sonra burada kamp kurarak beklemektense birlik beraberlik içinde yüzde 3 diyorlar, yüzde 5 diyorlar bunun açıklamasını yüzde 97’i altın firması alıp gidecek. Yüzde 3’ü Türkiye’de kalıyor dediler. Dün sahaya girdim. Araştırmak istiyorum. Yavaş yavaş bütün bakanlıkları gezeceğim” diye konuştu.
AMAÇ AĞAÇ OLSAYDI EZİNEDEKİ MADENLERE DE TEPKİ GÖSTERİLİRDİ
AK Parti Ezine Meclis Üyesi Yahya Sezgin de yanlış algı operasyonuna tepki gösterdi. Ezine peynirinin bile maden aramaya alet edildiğini belirten Sezgin, maden arama bölgesinin Ezine’ye çok uzak olduğunu ve Ezine peyniri ile bağlantı kurulmasının doğru bulmadığını aktardı, Ezine’nin birçok bölgesinde maden arama işleminin sürdüğünü ve bununla beraber ağaçların kesildiğini de hatırlatan Sezgin, tepkisini şöyle ortaya koydu, “5 tane maden çalışmakta ve kesilen ağaç miktarının da kesilenden daha az olduğunu düşünmüyorum. Alan içesinde aktif çalışmaya devam ediyor. Biz buralarda hiç eylem görmedik. Ezine’nin sırtına geldiğinde her şeyi görüyorsunuz. Bu güne kadar bu konuda herhangi bir hassasiyet olmadı. Konun ağaç olduğunu açıkçası düşünmüyorum. Konu ağaç olsaydı Kalkım’dan Ezine’ye kadar birçok noktada orman arazilerinde çok ciddi ağaç kesildiğini mevcut. Bu da bizi rahatsız ediyor. Kaz Dağlarını konusunu sürekli gündeme gelmesi bizi rahatsız ediyor. Saha bizim dışımızda Ezine Peyniri üretim sahasının dışındadır. Balaban köyünden bize süt gelmiyor. Ezine ovalarında yetişen bitkilerle beslenen koyunlardan elde ediliyor. Tescil işi için çok uğraştık. Bunun gündeme gelmesi yerel markamızı zedeleyeceğini düşünüyorum. Bayramiç beyazı içinde aynı şeyi düşünüyorum. Bu markalar tescil edilirken, gerçekten çok mücadele ettik. Bu söylemler insanların satın almasında ciddi tereddütler yaşayacaklarını noktasına getiriyor. Bu konuda hassas olmamız gerektiğini düşünüyorum. Altın noktasında da dünyanın en çok altın ithal eden ülke biziz. Buradan çıkan altın miktarı ne olursa olsun devletimize kalacak miktar ne olacaksa olsun bizim cari açığımız kapatma noktasında etkili olacağını düşünüyorum. Bu konuda devletimize güvenmeliyiz” dedi.
Damla Şener Okdaş