Tonka, Çanakkale’nin yüzölçümünün %54’ünün ormanlarla kaplı olduğunu hatırlatarak, son yıllarda yaşanan yangınlar, elektrik hatlarından çıkan arklar ve terör saldırılarının orman varlığını büyük ölçüde azalttığını söyledi.

Tonka, özellikle son dönemde uygulanan sanayi odaklı aynı boyda ağaç yetiştirme yöntemlerinin de orman çeşitliliğini geriye götürdüğünü belirtti. Çıkarılan İklim Değişikliği Kanunu ve çıkarılması planlanan Madencilik Kanunu ile birlikte ağaç katliamlarının hukuki kılıfa bürüneceğini savunan Tonka, siyasetin madencilerden yana tavır almasının ormanlara büyük zarar vereceğini ifade etti.

Tonka, Karadeniz’de kayın ve kızıl ağaçlarının popülasyon kaybı yaşadığını hatırlatarak, aynı durumun Kazdağları’ndaki çam türlerinde de görüldüğünü belirtti. Sarıçamların hızla kuruduğunu söyleyen Tonka, çözüm yerine kesim ve ekonomik çıkarların öne çıkarılmasından duyduğu üzüntüyü dile getirdi.

“Yakın gelecekte ağaçsız Kazdağları görebiliriz”

Tonka, Dikilidağ, Dededağ, Susuzdağ, Küçük Katrandağı, Büyük Katrandağı ve Eybek Dağı’nın ağaçsız kalabileceğini, manzaranın çok vahim sonuçlar doğuracağını söyledi. Çanakkale Çevre ve Doğa Dergisi’nde Prof. Dr. Doğan Perinçek, Prof. Dr. Rüştü Ilgar, Prof. Dr. Herdem Aslan, Prof. Dr. Ömer Faruk Öztürk, Prof. Dr. Ahmet Evren Erginal, Prof. Dr. İsmet Uysal, Prof. Dr. Ali Esat Karakaya, Prof. Dr. Hüseyin Çavuş, Prof. Dr. Ersin Karabacak ve diğer akademisyenlerin çalışmalarına yer vererek kamuoyunu bilgilendirdiklerini ifade etti.

Tonka’dan 9 maddelik acil çağrı

Bünyamin Nami Tonka, Kazdağları’nın korunması için acil olarak şu dokuz maddenin hayata geçirilmesi gerektiğini belirtti: Araplar Boğazı bölgesinde hammadde çıkartma işlemleri durdurulmalı. Çevredeki CHP’li belediyeler (Yenice hariç) imar planlarında ağaç katliamına yol açacak uygulamalardan vazgeçmeli. Kazdağları’nın flora ve fauna envanteri tam olarak çıkarılmalı. Bölgede arkeolojik yüzey taraması yapılarak antik yerleşim alanları sit alanı ilan edilmeli. Ağıdağı’ndaki maden şirketlerinin faaliyetleri sona erdirilmeli. Mülk edinme ve miras bırakma hakkına dokunulmamalı, maden yasası yeniden düzenlenmeli. Kuruyan orman alanlarında doğaya uygun göletler yapılarak sulama sağlanmalı. Yenilenebilir enerji adı altında da olsa Kazdağları’na RES (rüzgâr enerjisi santrali) kurulmasından vazgeçilmeli. Göçmen kuşların güzergâhındaki sulak alanlar, lagünler ve tüm su kaynakları koruma altına alınmalı, orman içine konut yapımı durdurulmalı” dedi. 

Tonka yapmış olduğu açıklamada şu ifadelere yer verdi;  “Çanakkale ilimizin, yüzölçümünün %54'lük bir kısmının orman varlığımızca kaplandığı ifade edilmektedir. Orman olarak bu kadar büyük bir alanın olması, bizi mutlu etmektedir... Bu durum, diğer illerimize göre ağaç zenginliği açısından da Çanakkale'mizin çok çok zengin bir İl olduğunu bize göstermektedir. Ancak, "işin aslı bu mudur?" şüphesini taşıdığımız da ifade etmek isteriz. Son on yılda, bazen elektrik hatlarının oluşturduğu arklarla bazen de "Ateşin Çocukları" adı verilen bölücü terör mensuplarının uzantılarının yangınları çıkartmasıyla orman varlığımızın büyük bir kayba uğradığını düşünmekteyiz. Yine, yeni bir usül olarak, tüm alanların sinek kaydı tıraş edilerek, aynı anda aynı büyüklükte sanayi ağacı yetiştirme yöntemi de ağaç varlığımızı geriye götürmüştür. Bence, orman varlığımızdaki ağaç miktarı %40'ın da altına düşmüştür. Şimdi, palamentomuzca çıkarılan İklim Değişikliği Kanunu ve yine çıkarılma istenen Madencilik Kanunu ile ağaç katliamlarına hukuki kılıf da bulunmuş olacaktır... Ülkemizin ağaç varlığı, siyaset kurumunun madencilerden yana tavır almasıyla da büyük bir yara almış olacaktır... Çıkan ve çıkarılacak olan kanunlarla ormanlarımızdır, tapulu zeytinlikleri iz, su kaynaklarımız ve lüzumsuz a ülkemize sokulan, kendi ülkesine faydası olmayan ama, bizim baştaçı olarak değer verdiğimiz sığınmacılara konut bulma baskısı da doğa tahribatına sebep olmaktadır. İklim değişikliği sonucu, ülkemizin Karadeniz Bölgesi Akdeniz Bölgesi ikliminde dönüşürken Akdeniz Bölgesi de çölleşecektir... Şimdi, bir tehlike de bazı bitki türleri ve taksonları da tehlike altındadır... Daha önce Karadeniz Bölgesinde var olan Kızıl Ağaç ve Kayın Ağacı popülasyonu kırımı, şimdi de Kazdağları'nda bazı çam türlerinden görülmektedir... Bizim, çevre inceleme gezilerinde gördüğümüz yıkım ve yok olma durumları, sanayi faaliyeti ve vahşi madencilik faaliyetleri sonucu daha da hızlanmıştır. Yakın bir gelecekte, ağaçsız Kazdağları'nda görürsek şaşırmayalım. Dikilidağ, Dededağ, Susuzdağ, Küçük Katrandağı, Büyük Katrandağı, Eybek Dağı' nı ağaçsız tepeler olarak görebiliriz. Kazdağları'nda, Sarıçam Ağaçları da kurumaktadır... Bu kurutmayı önleyecek tedbirler yerine, kesip paraya çevirelim daha ön plana çıkmaktadır. Biz, Kazdağlarıyla ilgili çalışmaları, yine bizim çıkarttığımız Çanakkale Çevre ve Doğa Dergisi' nde yayınladık... Burada, Prof. Dr. Doğan Perinçek, Prof. Dr. Rüştü Ilgar, Prof. Dr. Herdem Aslan, Prof. Dr. Ömer Faruk Öztürk, Prof. Dr. Ahmet Evren Erginal, Prof. Dr. İsmet Uysal, Prof. Dr. Ali Esat Karakaya, Prof. Dr. Hüseyin Çavuş, Prof. Dr. Ersin Karabacak ve diğer Hocalarımızın çalışmalarıyla kamuoyuna duyurduk... Gördüğümüz manzara çok çok vahim sonuçlarıa gebe... Kazdağları yok olmaya doğru hızla gitmekte... Bu durum tespiti neden sonra neler yapmalıyız? 1-Araplar Boğazı bölgesinde hammadde çıkartma işlemi sona etmeli... 2-Kazdağları çevresini kuşatan CHP'li Belediyelerin( Yenice hariç) İmar planlarında, ağaç katliamı ve zeytinlikleri ortadan kaldıracak uygulamaları sona erdirme çalışması yapılmalı... 3-Kazdağları, flora ve faunası envanteri tam olarak çıkarılmalı... 4- Kazdağları ve çevresinin arkeolojik anlamda yüzey taraması yapılarak antik yerleşim alanları total sit alanı ilan edilmeli... 5-Ağıdağı’nda faaliyet göstermek isteyen maden şirketinin faaliyetlerine son verilmeli... 6- Anayasa gereği olarak garanti altına alınan mülk edinme ve miras bırakma hakkı, hiçbir sebeple uygulamadan kalkmamalı... Mülk sahiplerinin, cedlerinin gömülü olduğu mezarlıklara bile müdahil olan maden yasasını ortadan kaldırmalı... Kişilerin yaşama hakkına saygı duyulmadı... 7-Artık, ormanlar içinde bulunan ağaçlar sa kuruduğunda göre, orman içerilerinde doğaya uygun küçük göletçikler yapılarak sulamaya kullanılmalı... 8- Yenilenebilir enerji söylemiyor, ülkemizin bütün tepelerinde RES yapma işinden vazgeçilmeli.. 9-Göçmen kuşlar güzergâhında bulunan sulak alanlar ve var olan lagünler korunmalı... Bütün su kaynakları ve kaynak çeşmeleri koruma altına alınmalı, orman içine konut yapma işinden vazgeçilmeli.. Bu dokuz madde acil olarak Kazdağları için hayata geçirilmelidir ve bu durum bir kanun çıkarılarak, güvence altına alınmalı...”

Atakan Alkış