Prof. Dr. Murat Türkeş, bozulan arazilerin dünya yüzeyinin %40’ına ulaştığını, her yıl 878 milyar dolar kayıp yaşandığını ve 2030’a kadar 1,5 milyar hektarın restore edilmesi gerektiğini vurguladı.

Birleşmiş Milletler tarafından her yıl 17 Haziran’da kutlanan Dünya Çölleşme ve Kuraklıkla Mücadele Günü, bu yıl “Araziyi Onarın, Fırsatların Kilidini Açın” temasıyla dikkat çekici mesajlar içeriyor. Arazi bozulumunun küresel ölçekte ekonomi, iklim ve insan sağlığı üzerindeki etkilerine dikkat çekilen bildirilerde, bozulmuş arazilerin onarılmasının yalnızca çevre için değil, aynı zamanda sosyal ve ekonomik istikrar için de kritik olduğu vurgulandı.

Prof. Dr. Murat Türkeş’in değerlendirmelerine göre, dünya yüzeyinin yaklaşık %40'ı arazi bozulumuna uğramış durumda. Bu durum, 3 milyardan fazla insanı doğrudan etkiliyor. Her yıl yaklaşık 1 milyon kilometrekare sağlıklı ve üretken toprak bozuluyor. 25 yaş altındaki bir milyar insan, geçimini doğrudan araziye bağlı alanlarda sürdürüyor. Mevcut eğilimlerin devam etmesi hâlinde, 2030 yılına kadar 1.5 milyar hektarlık arazi geri kazanılmak zorunda kalacak.

Arazi Bozulumunun Maliyeti: 878 Milyar Dolar

Kuraklık, çölleşme ve toprak bozulumunun birleşik etkilerinin küresel ekonomiye yıllık maliyetinin yaklaşık 878 milyar ABD doları olduğu vurgulandı. Bu kayıpların, özellikle yoksul ülkelerde sosyal eşitsizlikleri artırdığı, gıda güvencesini tehdit ettiği ve göç hareketlerini tetiklediği bildiriliyor.

2025 Teması: Onar ve Ekonomiyi Canlandır

2025 yılı kutlamalarında öne çıkan “Araziyi Onarın, Fırsatları Açığa Çıkarın” teması, 2030 yılına kadar bozulan 1.5 milyar hektarlık arazinin restore edilerek, trilyon dolarlık bir restorasyon ekonomisinin başlatılabileceğini öne sürüyor. Bu yaklaşımın, iklim değişikliğiyle mücadelede, gıda ve su güvenliğinin artırılmasında ve doğaya dayalı kalkınma hedeflerinde büyük katkı sağlayacağı ifade edildi.

Küresel Gayri Safi Yurtiçi Hasıla’nın (GSYİH) yarısından fazlası sağlıklı ekosistemlere bağlı. Ancak her yıl Mısır büyüklüğünde bir alanın bozulması, ekosistem hizmetlerinin sürdürülebilirliğini tehdit ediyor. 

BM Hedefi: 2030'a Kadar Arazi Bozulumunda Nötr Düzeye Ulaşmak

Birleşmiş Milletler’in “Arazi Bozulumunda Nötrlük” hedefi doğrultusunda, 2021-2030 yıllarını kapsayan BM Ekosistem Restorasyonu On Yılı sürecinde ülkelerden bozulan arazileri iyileştirmeleri bekleniyor. Bu kapsamda Türkiye de, Arazi Restorasyonu Girişimi ile 2030 yılına kadar önemli restorasyon hedeflerine ulaşmayı taahhüt ediyor.

Prof. Dr. Murat Türkeş açıklamasında şu ifadelere yer verdi; “Bu yılki Çölleşme ve Kuraklık Günü, en acil küresel zorluklardan birine odaklanıyor: 1.5 milyar hektarlık bozulmuş araziyi restore etmek (onararak daha sağlıklı eski durumuna döndürmek) ve 2030 yılına kadar trilyon dolarlık bir arazi restorasyonu ekonomisini başlatmak. “Araziyi Onarın, Fırsatları Açığa Çıkarın” teması altında 2025 kutlaması, doğanın temeli olan araziyi onarmanın nasıl iş yaratabileceği, gıda ve su güvenliğini artırabileceği, iklim eylemini destekleyebileceği ve ekonomik dayanıklılığı nasıl besleyebileceği konusuna ışık tutuyor.  “Bozulmuş arazileri (yeryüzünü ve toprağı içerir) yeniden yaşama döndürme gücümüz var. Onarılmış bir arazi, sonsuz fırsatlar ülkesidir. Şimdi onları açığa çıkarma zamanı.” Küresel Gayri Safi Yurtiçi Hasıla’nın yarısından fazlası sağlıklı ekosistemlere dayanmaktadır. Yine de her yıl Mısır büyüklüğünde bir alan bozulmakta, biyolojik çeşitlilik kaybı artmakta, kuraklık riski ve toplulukların yerinden edilmesine yol açmaktadır. Bağlantılı dalga etkileri, küresel olarak birlikle, artan gıda fiyatlarından istikrarsızlığa ve göçe kadar yerel, ulusal ve bölgesel etkileri tetiklemektedir. Ancak gıda sistemlerinin bu olumsuz senaryoyu tersine çevirebileceği belirtiliyor. Yapılan çalışmalar, arazi restorasyonunun her 1 dolarına karşılık 7 ila 30 ABD doları değerinde getiri sağladığını gösteriyor. Arazilerin onarımı ekonomik büyüme, istihdam ve dayanıklılık açısından güçlü bir etki yaratabilir. BM Ekosistem Restorasyonu On Yılı’nın (2021–2030) orta noktasına ulaşılmışken, ülkeler küresel hedeflere ulaşmak için daha hızlı ve kararlı adımlar atmalıdır. Küresel hedef 2030 yılına kadar 1.5 milyar hektar arazinin restore edilmesini öngörüyor. Bu kapsamda ülkeler Arazi Restorasyonu Girişimi ile harekete geçmeli ve Büyük Yeşil Duvar Girişimi gibi bölgesel restorasyon projeleri ile hedeflerine ulaşmalıdır. Bazı Önemli Bilgi ve Hedefler Her yıl, dünya toplam sağlıklı büyüklüğünde sağlıklı araziyi kaybediyor ve bozulan araziler geri kazanılmazsa insan sağlığı tehdit altına giriyor. Dünyadaki arazilerin yaklaşık %40’a kadarı bozuluyor ve arazi bozulumunun küresel ölçekte 3 milyardan fazla insanı etkilediği; iklimimiz, biyolojik çeşitliliğimiz ve geçim kaynaklarımız için çok tehlikeli sonuçlar doğurduğu bildiriliyor. 25 yaşın altındaki bir milyar insan, iş ve geçim kaynakları için doğrudan araziye ve doğal kaynaklara bağımlı bölgelerde yaşıyor. Mevcut eğilimler devam ederse, arazi bozulumunu dengelemek (nötr hâle getirmek) için 2030 yılına kadar 1.5 milyar hektar arazinin geri kazanılması gerekecek. Her yıl arazi bozunması, çölleşme ve kuraklığın birleşik etkileri, küresel ekonomiye yıllık yaklaşık 878 milyar ABD doları zarar veriyor. Sağlıklı ve üretken topraklar, küresel Gayri Safi Yurtiçi Hasıla’nın (GSYİH) yarısından fazlasının doğrudan bağlı olduğu gelişen ekonomilerin temelini oluşturur. %51’lik bir orana sahip olan toprağın besin döngüsü, her yıl sağlanan tüm ekosistem hizmetlerinin toplam değerine en büyük katkıyı sağlar. Yine de bu kaynağı endişe verici oranda tüketiyoruz; her yıl yaklaşık 1 milyon km² sağlıklı ve üretken toprak bozuluyor. Buraya kadar yaptığımız kısa değerlendirmelerden anlaşılabileceği gibi, arazi bozulumunun ciddiyetini gösteren tüm olumsuz göstergeler yalnızca iklimimiz için ciddi zorluklar sunmakla kalmıyor, aynı zamanda küresel ölçekte ülkeler üzerinde muazzam sosyal ve ekonomik yükler yaratıyor. Kuraklık, arazi bozunması ve çölleşme, küresel olarak her yıl tahmini 878 milyar ABD doları ekonomik zarara neden oluyor. Tüm bu nedenlerle, şimdi, Birleşmiş Milletler Çölleşme ile Savaşım Sözleşmesi (UNCCD) gibi hükümetler arası ya da ikili bölgesel anlaşmalar kapsamında bugünden itibaren yeni ve yakın bir gelecekte belirlenerek kolektif adımlar atılması zorunluluk hâlini almıştır.”

Atakan Alkış