Konferansa, Çanakkale Valisi Ömer Toraman, Belediye Başkanı Muharrem Erkek, Çanakkale Savaşları Gelibolu Tarihi Alan Başkanı İsmail Kaşdemir, ilçe kaymakamları, belediye başkanları, sivil toplum kuruluşlu temsilcileri, vatandaşlar ve öğrenciler katıldı.
Konferansta konuşan Prof. Dr. Naci Görür, Türkiye’de deprem dirençli kent oluşturma konusunda eksiklikler olduğunu belirtti. Çanakkale’nin depreme dirençli bir kent olmadığını vurgulayan Görür, şu ifadeleri kullandı: “Çanakkale depreme dirençli bir kent değil. Depreme dirençli bir kent olmak için çalışmalar sürebilir, sürmekte, ama henüz daha deprem bakımından dirençli bir Çanakkale diyemeyiz.”
“Çanakkale’nin zemini çürük”
Prof. Dr. Görür, Çanakkale’nin kuzeyinde ve güneyinde dağlık, sağlam alanlar bulunmasına rağmen kentin çürük zemin üzerine kurulduğuna işaret ederek, şu değerlendirmeyi yaptı: “Çanakkale’nin bulunduğu yer, dağlık kesimler arası tamamen çürük zeminden meydana gelmiş. Alüvyondan, tersiyer yaşlı çökellerden oluşan, suyu bol, permeabilitesi yüksek bir alan. Topografya uygun olduğu için bütün kentleşme bu bölgede, dağlardan inen alüvyon yelpazelerinin önüne kurulmuş. Dolayısıyla burada oturuyorsunuz. Negatif bir şey söylemek istemiyorum ama Çanakkale’nin zemini çürük. Hiç kendinizi aldatmayın. Çanakkale’nin sağlam olan yeri kuzeyinde ve güneyinde dağlık alanlar, daha yaşlı kayalar.”
Görür, Kuzey Anadolu Fayı’nın hem kuzey hem de güney kolunun Çanakkale’yi çevrelediğini belirterek, bu fay hatlarının 7 ve üzerinde deprem üretebileceğini vurguladı: “Kuzey kolu Saroz Körfezi’nden geçiyor. Güney kolu ise Edremit Körfezi’ne doğru uzanıyor. Her ikisi de aktif. Kuzey kolunda Marmara Bölgesi’nde deprem bekliyoruz. Siz bu iki kolun ortasında, üstelik çürük zeminde oturuyorsunuz. Bu fayların her biri 7 ve üzerinde deprem üretebilir.”
“Yeryüzünde bir volkan faaliyeti yok”
Ege Denizi’nde yaşanan deprem fırtınasına da değinen Prof. Dr. Görür, bunun Afrika levhasının Anadolu-Ege levhası altına dalması ve üsteki Anadolu levhasının gerilmesi sonucu meydana geldiğini belirtti. Görür, bu depremlerin şu an için ciddi bir tehdit oluşturmadığını ifade ederek, şunları söyledi: “Bu tür deprem fırtınaları belirli bir süre devam edip sonra durur. Şu an volkanik bir harekete işaret eden belirti yok. Deniz altında olan depremler söz konusu. Yeryüzünde bir volkan faaliyeti yok. O söylentiler spekülatif.”
Son günlerde yaşanan deniz suyu çekilmelerinin depremlerle ilgisi olmadığına vurgu yapan Görür, bunun klimatolojik nedenlerle gerçekleştiğini açıkladı: “Deniz çekilmesi depremle ilgili değildir. Deprem sonrası tsunami durumunda olur. Bugün yaşanan çekilme, atmosferik olaylardan kaynaklanıyor. Rüzgar, fırtına, basınç farklılıkları gibi etkenler buna yol açar.”
Prof. Dr. Görür, Türkiye’de deprem dirençli kentler oluşturulabileceğini ancak bu konuda niyet eksikliği bulunduğunu dile getirerek, şu görüşleri paylaştı: “Biz İstanbul’u 25 senede depreme hazırlayamadık. Bu süre içinde bütün Türkiye’yi hazırlardık. Mühendisimiz, bilim adamımız, organizasyonumuz, paramız var. Ama niyetimiz yok. Nasıl yapacağımızı bilmiyoruz ve tek vücut karar almıyoruz.”
Görür, Çanakkale için fay sistemlerinin detaylı incelenmesi ve jeolojik etüd çalışmaları yapılması gerektiğini de sözlerine ekledi. Kentin il sınırlarının karelere bölünerek her karenin ortasına en az 30 metre sondaj yapılması ve karot örneklerinin laboratuvarda incelenmesi önerisinde bulundu.
Dilgen Beril Erken