Bölgeye gelen ziyaretçiler biri kucağında diğeri ise sırtında iki ayrı heykeller karşılaşıyor. Yıllardır devam eden bu sorun ise çözülemedi.
 
Çanakkale Savaşı'nın unutulmaz kahramanlarından Seyit Onbaşı, 257 kiloluk mermiyi sırtlayarak Çanakkale Boğazı'nı geçmek isteyen düşman zırhlısı 'Ocean'ı batırmıştı. Düşman güçlerinin boğazı geçmesini engelleyerek savaşta dönüm noktasına sebep olan Seyit Onbaşı'nın Çanakkale'de iki heykeli yapıldı. Ancak bu heykeller birbirinden farklı.
Seyit Onbaşı'yı gelecek nesillere anlatmak için savaştığı Gelibolu Yarımadası'nda bulunan Kilitbahir köyünün yanındaki Mecidiye Tabyası'na heykelinin dikilmesine karar verildi. Heykeltraş Hüseyin Anka Özkan'ın 1996 yılında yaptığı heykel, Mecidiye Tabyası'nın altındaki yolun kenarına dikildi. Heykel yerleştirildikten sonra fark edilen hata tartışmaları da beraberinde getirdi. Top mermisini sırtında taşıyan Seyit Onbaşı'nın heykelinde, mermi kucağında yer alıyordu. İtirazlar üzerine top mermisini kucakta taşıyan heykelin yerine heykeltıraş Eray Okkan'ın yaptığı, mermiyi sırtında taşıdığı 4 metre boyunda yeni heykeli dikildi. Eski heykel de Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü'nün Ankara'daki bahçesine götürüldü. Özkan'ın yakınlarının itirazları üzerine iki yıl sonra merminin kucağında bulunduğu heykel tekrar yerine koyuldu. Yeni heykel ise Eceabat ilçesindeki tarihi meydana yerleştirildi.
 
Gelibolu Yarımadası'nda savaşların yaşandığı alanları her yıl binlerce kişi ziyaret ediyor. Eceabat'ta ziyarete başlayanlar, Seyit Onbaşı'nın sırtında mermi taşıyan heykelinin yanında fotoğraf çektirdikten sonra Mecidiye Tabyası'nda bu defa kucağında mermi bulunan başka bir heykelle karşılaşıyor. Bu da vatandaşların kafasını karıştırıyor. Bu sorun da yılladır devam ediyor.
Şimdiye kadar birçok tarihçi, kucağında bulunduğu heykelin yanlış olduğunu belirterek, sırtında bulunan heykelin Mecidiye Tabyası'na yerleştirilmesini istiyor. 257 kiloluk mermiyi kucakta taşımanın mümkün olmadığını belirterek, ziyaretçilerin yanıltılmaması için bu yanlışa son verilmesini isteniyor.
 
ÖLÜMÜNÜN 82’İNCİ YILINDA ANILDI
1889 yılının Eylül ayında Balıkesir'in Havran ilçesine bağlı şimdiki adı ile Koca Seyit köyünde dünyaya geldi. 1909 yılında Osmanlı Ordusu'na katıldı. Balkan Savaşı'nda çarpıştı. I. Dünya Savaşı'nın başlaması ile 1914 yılında Çanakkale Cephesi'nde topçu eri olarak göreve başladı.
Çanakkale Boğazı'ndan geçerek İstanbul'a gitmek isteyen Müttefik donanması 18 Mart 1915'te Anadolu ve Rumeli hattındaki tabyalara yoğun bombardıman yaptıkları sırada Rumeli Mecidiye Tabyasında görevliydi. Bombardıman sırasında düşman gemilerinden atılan bir mermi Seyit Ali'nin bataryasında cephaneliğe isabet etti. Patlama ile beraber bataryadaki erlerden on dördü hayatını kaybetti, 24 kişi de yaralandı. Sadece Seyit Ali ile Niğdeli Ali isimli arkadaşı yara almadan kurtuldu. Bataryanın toplarından sadece bir tanesi kullanılabilir halde kaldı. Türk topçusunun yoğun karşı ateşi ve daha önceden Nusret mayın gemisinin yerleştirdiği mayınlar saldırıyı püskürttü.
 
ONBAŞI UNVANI VERİLDİ
Müttefik donanmasının başındaki Amiral De Robeck, saat 17.50 sırasında yavaş yavaş boğaza doğru donanmanın yol almasını istedi. Bombardıman sırasında tabyada çalışır durumda kalan tek topun mermi kaldıran kaldıraç kısmı bozulduğu için Seyit Ali, yanındaki arkadaşı Niğdeli Ali'nin yardımıyla sırtına bir mermi yüklenmiş ve karşısındaki gemiye ateş etmeye başladı.Üçüncü atışında İngilizlerin en büyük savaş gemilerinde olan Ocean adlı gemiyi dümen donanımından vurdu. Atılan top, geminin su kesiminin altına isabet ederek geminin yan yatmasına neden oldu.
Gemi kontrol edilemez bir hâle geldiğinden dolayı Nusret mayın gemisi'nin döktüğü mayınlardan birine çarptı.[6] Ocean zırhlısı, kimi kaynaklarda saat 18.00 civarında kimi kaynaklarda ise 22.00 civarında Eskihisarlık diye bilinen bugün Çanakkale Şehitler Anıtı'nın bulunduğu alanın karşısında sulara gömüldü ve Müttefik donanması Çanakkale'den ayrıldı.
 
 
2257 KG TOP MERMİYİ KALDIRDI
Seyit Onbaşı'nın o gün kaldırdığı top mermilerinin ağırlığı hakkında çeşitli kaynaklarda farklı bilgiler bulunur. Mecidiye Tabyası'nda sergilenen savaştan kalma top mermisini hassas kantarla tartan araştırmacılar, Seyit Onbaşı'nın sırtladığı net kütlenin 257 kilogram olduğunu belirlemiştir.[8] O atıştan sonra Müstahkem Mevki Komutanı, Seyit Ali Onbaşı'dan top mermisi sırtında fotoğraf çekilmesini istedi ancak Seyit Ali Onbaşı ne kadar zorlansa da top mermisini kaldıramadı. Bunun üzerine Harp Mecmuası için ancak tahta bir mermi maketiyle fotoğraf çekilebildi.Fotoğraf, Harp Mecmuası'nın ikinci sayısında yayımlanmıştır. Nisan başlarında 19. Fırka Tümen Komutanı Mustafa Kemal, onu Bigalı köyündeki karargahında konuk etti.
 
KÖYÜNE GERİ DÖNDÜ
1918 yılında terhis olunca köyüne dönen Seyit Ali, ormancılık ve kömürcülük işlerine devam etti. İlk evliliğini yaptığı eşi Emine'den Ayşe (1911) ismindeki ilk kızı savaştan önce dünyaya geldi. . İkinci kızı Fatma 1922 yılında doğdu. Kurtuluş Savaşı sırasında tekrar orduya çağrıldı ve 26 Ağustos 1922'de başlayan Büyük Taarruz'a katıldı.
Seyit Ali, ilk eşi Emine Hanım'ı kaybettikten sonra ikinci evliliğini Hatice Hanım ile yaptı. Bu evlilikten Ramazan, Osman, Abdurrahman isminde üç oğlu oldu. 1934'te Balıkesir’den de Çanakkale’ye giderken Havran'da konaklayan cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk ile görüştü. Soyadı Kanunu ile Çabuk soyadını aldı.
Ömrünün son yıllarında bir süre zeytinyağı fabrikasında hamallık, daha sonra ayakkabı yamayarak geçimini sağladı. 1 Aralık 1939'da zatürre hastalığı yüzünden hayatını kaybetti.
 
Bünyamin Nami Tonka