Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) üyeleri, "insanca yaşayacak ücret, insanca yaşayacak çalışma koşulları" talebiyle iş bıraktı. Daha önce iş yavaşlatma eylemi yapan sağlıkçılar, dun sabah iş bırakarak taleplerinin yerine getirilmesi çağrısını yineledi. SES Çanakkale Şubesi de Çanakkale Mehmet Akif Ersoy Devlet Hastanesi önünde toplanarak adaletsizliği protesto etti.
Sağlık emekçileri, hekimlere yönelik maaş artışının ve ek göstergenin tüm sağlık işçilerine uygulanması talebiyle Çanakkale dahil birçok ilde, bir gün süre ile iş bıraktı. SES Çanakkale Şubesi Çanakkale Mehmet Akif Ersoy Devlet Hastanesi önünde toplanarak bir basın açıklaması gerçekleştirdi. Basın acıkması eş başkan, SES Çanakkale Şube Başkanı Canan Coşan tarafından yapıldı.
Başhekimlik Önünden Acil Servis Binası önüne kadar alkışlarla yürüyen sağlık işçileri adına yapılan basın açıklamasında, “Yıllardır “sağlıkta dönüşüm” denen uygulamalara karşı alanlardayız. Karşı durduğumuz her konuda haklı çıktık. Hizmet üretenlerin ve halkın temsilcilerinin yer almadığı bir programın başarı şansı olmadığını söyledik. Kapitalist üretim-tüketim ilişkilerine indirgenen sağlık ve sosyal hizmetlerde başarı olmaz dedik. COVID-19 pandemisiyle kapitalist sağlık sistemlerinin tümünün çöktüğünü, aciz kaldığını gördük. Niçin alanlardayız diye sağlık iş kolumuzdaki duruma bakmamız yeterli olacaktır” ifadelerine yer verildi.
SORUNLARINI MADDE MADDE SIRALADILAR
Sağlık işçilerinin özellikle sorun yaşadıkları alanların sıralandığı açıklamada, 10 dakikada 2 hasta muayenesi, Aile hekimliğinde yaşanan sorunlar, keyfi ve kuralsız cezalandırma, güvencesiz ve ucuz çalıştırma, 3. Basamak hastanelerine sevksiz gidebilme, eğitim ve araştırma yerine muayenenin öncelenmesi, asistan hekimlerin eğitim yerine muayene ve kırtasiyecilik yapma angaryası, uzun çalışma saatleri, Kadro açılmaması ve yüzbinlerce personel açığı kaynaklı, artan iş yükü, angarya çalışma ve yeni mezunların işsiz kalması, Pandemide kaybettiğimiz yüzlerce ve enfekte olan yüzbinlerce sağlık emekçisine rağmen COVID-19’un meslek hastalığı sayılmaması, Yıllardır oyalanan ve seçim yatırımına dönüştürülen 3600-7200 ek gösterge sorunu, Açlık sınırının az üstünde yoksulluk sınırının çok çok altındaki ücretler, emekliliğe yansımayan adaletsiz döner sermaye uygulamaları, İstifa edip yurtdışına göçen sağlık emekçileri, Sağlık hizmetlerinin hiçbir aşamasına sağlık emekçilerinin ve emek meslek örgütlerinin dahil edilmemesi, Liyakat esasları gözetilmeden idareci atamaları, seçimlerinde işkolu emekçilerinin tercih hakkının olmayışı, çalışma rejiminin anti-demokratikliği, döner sermaye, iş sağlığı güvenliği, satın alma komisyonları, muayene komisyonları vb. kurullarda örgütlü yapıların temsilcilerinin bulunmaması, ağırlığın seçimsiz atananlarda olması, KHK rejimi, güvenlik soruşturmaları nedeniyle işten atmalar, göreve başlatmamalar kaynaklı örgütlenme engelleri, Yöneticilerin dili, kışkırtılan sağlık talebi ve bilime aykırı sağlık sisteminin yarattığı şiddet, Kamuda ve hastanelerde eczacı istihdamının yetersizliği gibi birçok sorun yaşamaktayız” denildi.
SAĞLIĞA ERİŞİM ZORLAŞIYOR
Sorunların sağlığa erişimi zora soktuğunun da ifade edildiği açıklama; “Ekonomik krizle iyice yoksullaşan halktan alınan adaletsiz vergilerin sağlık hizmeti alımına yetmemesi, Halkın cebinden çıkan 14 kalemlik katkı-katılım payları ve ilave ücretler SGK kapsamından çıkarılan ilaçlar, zam gelecek diye piyasaya sunulmayan ilaçlar kaynaklı ilaç krizi, reklamın ve reçetesiz ilacın önünü açacak uygulamalar, eczacıları SGK’nın tahsilatçısı konumuna düşüren muayene ücretleri, ilaç politikaları nedeniyle eczanelerin yaşadığı ekonomik zorluklar, halk sağlığı riskine aldırış etmeden ilaçların marketlerden satılması ve zincir eczane girişimleri, Tıkanan sağlık sistemi nedeniyle kronik hastaların dahi sıra alamaması, koruyucu sağlık hizmetleri yerine tedavi edici sağlık hizmetlerine ve özel sektöre bütçeden ayrılan payların büyüklüğü,İnsanların yaşam alanlarına yakın hastanelerin kapatılması, erişim olanaklarının zor olduğu şehir hastanelerinden sermayeye kaynak aktarılması başta olmak üzere birçok sorun sağlığa erişimi gün geçtikçe daha da çok zorlaştırıyor” şeklinde devam etti.
TALEPLER DİLE GETİRİLDİ
Talepleri kabul edilene kadar mücadeleye devam edeceklerini de ifade eden işçiler açıklamanın sonunda; “Yaşadığımız zorluklar yetmezmiş gibi, TİS döneminde ek ödemelerin belli sayıda meslek grubuna verilmesi, 1 Aralıktaki torba yasa oyunu gibi garabetlerle, ekip olarak çalışan emekçileri her açıdan bölmeye yönelik uygulamalara da maruz kalıyoruz. Torbada yasada hekimlerin sabit ek ödemeleri ile emekli ek ödemelerine yönelik yetersiz iyileştirmeden, tüm sağlık ve sosyal hizmet emekçilerinin yararlanması için sunduğumuz yasa teklifi kabul görmediği gibi, düzenleme geri çekilmiş, görüşmeler ileri bir tarihe ertelenmiştir. Bu durum kabul edilemezdir! Sağlık ortamının iş barışını, huzurunu kökten dinamitlemektir! Sağlık Ekip İşidir. Ekibin Her Bir Üyesi, İnsanca Yaşayacak Bir Ücret ve Güvenli Çalışma Koşullarında, İş Barışı Bozulmadan Çalışmak İstemektedir. Ayrıştırıcı politikalara karşı birlikte mücadele ederek kazanacağız. Her geçen gün fakirleşiyoruz. TÜİK verileriyle gerçekler gizlenmek isteniyor. Sahte enflasyon oranlarının bile altında ücret artışlarına razı gelen sarı sendika, utanmadan sıkılmadan tarihi kazanımlardan bahsedebiliyor. Siyasal iktidar, Sağlık Bakanlığı, yetkili sarı sendika elbirliğiyle sağlık emekçilerinin aklıyla dalga geçiyor! Bıçak kemikte! Covidle mücadele ederken, hastalanırken, hayatımızı kaybederken “emekleriniz ödenmez” edebiyatı yapanlara cevabımız netti. Hakkımız ödenir, ödeyin! 2022 yılı TİS masasına konfederasyonumuz KESK üzerinden yolladığımız 100’den fazla talebimizin çoğu hükümet ve yetkili sarı sendika tarafından tartışmaya dahi açılmadı. Tüm sağlık ve sosyal hizmet emekçileri için döner sermaye performans uygulamalarının kaldırılarak, yoksulluk sınırı üzerinde emekliliğe yansıyan temel ücret verilmesi, 3600’den başlayarak kademeli olarak 7200 ek gösterge verilmesi, Covid-19’un iş kazası ve meslek hastalığı sayılması ve Yıpranma payı gibi kısa vadede acil taleplerimi için bugün burada iş bıraktık. Bu bir uyarı grevidir. Taleplerimiz hayata geçinceye kadar mücadeleye devam edeceğiz. Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiçbirimiz!” dedi.
Arzu Baladur