24 Kasım Öğretmenler Günü kutlamaları kapsamında Çanakkale İl Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından Cumhuriyet Meydanı’nda tören gerçekleştirildi. İl Milli Eğitim Müdürü Ferhat Yılmaz, çelenk töreninden sonra kısa bir konuşma yaparak; “24 Kasım Öğretmenler Günü, tüm öğretmenlerimizin, eğitim çalışanlarımızın fedakârca çalıştığı bir dönemde öğretmenler gününü kutluyoruz. Salgına rağmen okullarımızda eğitim öğretim devam ediyor.   Hem bundan dolayı çok mutluyum hem de hep beraber olduğumuz için mutluyum.  Bu vesile ile tüm öğretmenlerimizin öğretmenler gününü kutluyorum” dedi.

24 Kasım Öğretmenler Günü kutlamaları kapsamında Çanakkale İl Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından Cumhuriyet Meydanı’nda tören gerçekleştirildi.
Gerçekleştirilen programa Vali Yardımcısı Hakkı Uzun,İl Milli Eğitim Müdürü Ferhat Yılmaz,  Belediye Başkan Vekili Birten Sarıbaş,  siyasi parti temsilcileri, sivil toplum kuruluşları, öğretmenler ve öğrenciler katıldı. Valilik önünden başlayarak Cumhuriyet Meydanında son bulan kortej yürüyüşünün ardından Cumhuriyet Meydanında gerçekleştirilen programda ilk olarak Atatürk büstüne çelenk sunumu gerçekleştirildi.  Çelenk sunumunun ardından saygı duruşu ve İstiklal Marşının ardından program sona erdi. İl Milli Eğitim Müdürü Ferhat Yılmaz, çelenk töreninden sonra kısa bir konuşma yaparak; “24 Kasım Öğretmenler Günü, tüm öğretmenlerimizin, eğitim çalışanlarımızın fedakârca çalıştığı bir dönemde öğretmenler gününü kutluyoruz. Salgına rağmen okullarımızda eğitim öğretim devam ediyor.   Hem bundan dolayı çok mutluyum hem de hep beraber olduğumuz için mutluyum.  Bu vesile ile tüm öğretmenlerimizin öğretmenler gününü kutluyorum” dedi. Cumhuriyet Meydanındaki törenin ardından İÇDAŞ Kongre merkezinde öğretmenlere yönelik program düzenledi.

Dilek Akşen

Eğitimciler maaş boardlarını yırttı
 
Öğretmenler Günü’nde eğitimciler kordonda toplanarak maaş boardlarını ve faturalarını yırtarak, maddi açıdan tükendiklerini söyledi.
 
Eğitim İş Çanakkale şube yönetim kurulu üyeleri ve sendikada üyeleri ortak basın açıklaması için Milli Eğitim Müdürlüğü’nün bulunduğu koronda biraraya geldi. Eğitim iş Çanakkale Şube Başkanı Serkan Serbest, CHP İl Başkanı Metin Ümit Ural, Çanakkale Belediyesi Belediye Meclisi CHP Grup Başkanvekili Erdal Gezen ve sendika üyelerinde katıldı.  Eğitim iş Çanakkale Şube Başkanı Serkan Serbest’in yaptığı açıklamada 24 kasım Öğretmenler gününde öğretmenlerin hak ettiği değeri görmediğini ve öğretmenlerin taleplerinin karşılanmadığını belirterek “Büyük Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün, 24 Kasım 1928 tarihinde Millet Mektepleri’ nin kendisine verdiği “Başöğretmen” unvanını kabul etmesinin de yıldönümü olan 24 Kasım tarihi, 1981 yılından itibaren Öğretmenler Günü olarak kutlanmaktadır. Bu vesileyle Başöğretmenimiz Atatürk’ü saygıyla anıyor, tüm öğretmenlerimizin Öğretmenler Günü'nü kutluyoruz. Atatürk ulusal bütünlüğümüzün kurulmasında ve geliştirilmesinde, Türkiye’nin çağdaşlaşmasında en önemli görevi öğretmenlere vermiştir. O’nun; “Ulusları kurtaranlar, yalnız ve ancak öğretmenlerdir. Öğretmenden, eğitimciden yoksun bir ulus, henüz ulus adını alma yeteneğini kazanmamıştır” sözleri bunun en güzel örnekleridir. Bugün ise Türkiye’de öğretmenlerin hak ettiği ilgi ve değeri gördüğünü, taleplerinin karşılandığını söylemek mümkün değildir. Muhalif ve örgütlü öğretmen devletin gözünde sakıncalı görülmekte; öğretmenin mesleki ve demokratik haklarını savunacağı örgütlenme hakkı engellenmekte; kendisini daha da yetiştirecek ve toplumda saygınlığını sürdürecek maddi olanaklardan yoksun bırakılmaktadır. Eğitimi bilimsel ve laik özünden koparmaya çalışan siyasi kadrolar, eğitimi çökertirken öğretmeni de ezmektedir. Öğretmenlerin toplumsal statüleri, ekonomik, sosyal ve özlük hakları, AKP iktidarı döneminde ciddi şekilde gerilemiştir. Eğitim sisteminde yaşanan köklü değişiklikler, 4+4+4 gerici eğitim yasasıyla Öğretim Birliği’ne vurulan darbe, okul dönüşümleri, siyasi kadrolaşma, yandaş yönetici atama gayreti, eğitimin dini referanslara göre şekillendirilmek istenmesi, okullarda yaşanan şiddetin artması, ihraçlar ve açığa almalar, sürgünler, sözleşmeli ve güvencesiz istihdam uygulamalarıyla öğretmenlerin yaşadığı sorunları daha da derinleştirmiştir. Ülkemizdeki eğitim ve bilim emekçileri, OECD ülkeleri arasında ekonomik, sosyal ve özlük haklar açısından son sıralardadır. Geçtiğimiz yıllar içinde eğitim ve bilim emekçilerinin aldıkları maaşlar, rakamsal olarak artmış gibi görünse de enflasyon nedeniyle insanca yaşam seviyesinden daha da uzaklaşmıştır. Satın alma gücü düşen öğretmenlerimizin yarısından fazlası ancak ek işler yaparak geçinebilir hale gelmiştir. Seçim boyunca hükümetin dilinden düşmeyen 3600 ek gösterge konusunda da hiçbir adım atılmamıştır.” dedi.

Serbest açıklamanın devamında Öğretmenlerin sözleşmeli, ücretli, kadrolu diye kategorilere ayrılması, emek sömürüsünü artırmış, modern çağın kölelik sistemini yaratmıştır. Kadrolu öğretmen atamasından vazgeçerek “doğrudan torpil” anlamına gelen mülakata dayalı sözleşmeli öğretmen sistemini getiren Bakanlık, öğretmen açığını ücretli öğretmenlik ile kapatmaya çalışmaktadır. Ataması yapılmayan öğretmen sayısı 700 bini geçmişken, 80 binin üzerinde eğitim emekçisi ücretli öğretmen denen güvencesizlik altında sömürülürken ücretli öğretmenlik gibi geçici çözümlerle okullardaki öğretmen açığının kapatılması mümkün değildir. 1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu’na ve imzaladığımız uluslararası sözleşmelere göre öğretmenlik mesleği uzmanlık mesleğidir. Öğretmen açığının ücretli öğretmen uygulamasıyla kapatılmaya çalışılması, eğitimin niteliğini de olumsuz yönde etkilemektedir. Meslek itibarı zayıflatılan ve statüleri düşürülen öğretmenler, çok kolay bir şekilde tehdit edilmiş ve şiddete maruz kalmıştır. Başöğretmen Mustafa Kemal Atatürk'ün emanetine yakışır şekilde nesiller yetiştirmek için okullardaki gerici faaliyetlerle mücadele etmek isteyen öğretmenler cezalandırılır, meslekten koparılır hale gelmiştir. Bu kadar zor şartlar altında fedakârca emek veren eğitim çalışanlarının durumunu ortaya çıkarmak için sendikamızın 3630 eğitim emekçisinin katılımı ile gerçekleştirdiği ankette çarpıcı sonuçlar ortaya çıkmıştır. Yüzde 49,4’ü erkek, yüzde 50,6’sı kadın toplamda 3530 öğretmenin katıldığı araştırmamıza göre; Katılımcıların yüzde 23,34'ü eşinin çalış(a)madığını belirtmiştir. Yani neredeyse evli her 4 emekçiden birinin eşi işsizdir ve evin başlıca gelir kaynağı enflasyonla biçilen tek maaştır. Katılımcıların yüzde 57,8’i ailenin gıda ihtiyaçlarını karşılamada zorluk yaşadığını, yüzde 48,3’ü maaşlarının yetersizliğinden dolayı ek hesap kullandıklarını, yüzde 77,7’si ailenin sağlık harcamalarını karşılamakta zorluk çektiklerini, yüzde 90’ı kullandıkları kredi kartının borçlarını ödemede zorlandıklarını, yüzde 65’i geçinmekte zorlandıklarını ailelerinden veya yakınlarından borç aldıklarını beyan etmişlerdir. Katılımcıların yüzde 61,1’i ekonomik zorluklardan dolayı mesleki motivasyonlarının düştüğünü, yüzde 84,3’ü ek iş aradığı belirtmiştir. Öğretmenin işi dışında ek iş aramak istemesi oldukça manidardır. Ekonomik olarak zor durumda olan eğitim çalışanlarının öncelik olarak ekonomiyi temel sorun olarak görmelerinin nedeni yukarıdaki görüşlerinden belli olmaktadır. Katılımcıların yüzde 64,2'si düşük maaşları nedeniyle toplumdaki saygınlıklarının yıprandığını aktarmıştır. “Öğrencilerimden ve meslektaşlarımdan uzak kalmak mesleki motivasyonumu her zaman düşürüyor” diyenlerin oranı yüzde 70,6’dır. Katılımcıların yüzde 77,6'sı pandemi sürecinde teknolojik ihtiyaçlarının MEB tarafından karşılanmadığını kaydetmiştir. Bu tablonun yaratıcıları bilmelidir ki Başöğretmen Atatürk'ün eğitim neferleri olarak bu karamsar, vahim tabloya rağmen yılmıyoruz!

İSTEKLERİNİ AÇIKALADILAR
Açıklamanın son bölümünde talepleri sıralayan serbest şunları söyledi. “Bu karanlıktan çıkış için taleplerimiz: İnsanlık onuruna yaraşır bir ücret alıp, insanca yaşamak istiyoruz! Söz verilmesine rağmen yaşama geçirilmeyen 3600 ek gösterge hakkımızı istiyoruz! Eğitim çalışanları arasında ayrımcılık yaratacak uygulamalara son verilmesi istiyoruz! Ek ders ücretlerimizin emekliliğe sayılmasını talep ediyoruz! Eğitim emekçilerinin köle değil geleceğin mimarları olduğunun idrak edilmesini istiyoruz! Sadece öğrencilerimiz ve kendimiz için değil ülkemizin geleceği için laik, bilimsel, adil ve kamusal eğitim istiyoruz! Eğitim kurumlarımızın personel ihtiyacının, hükümetin ekonomi ve eğitimde din eksenli politikaları ile değil nesnel ve bilimsel kriterlerle belirlenmesini talep ediyoruz! Yeterli sayıda öğretmen ve yardımcı personel istihdam edilmesini istiyoruz! Öğretmenlere ve eğitim çalışanlarına yönelik şiddetin önüne geçecek önlemler alınmasını talep ediyoruz! Her şeyden önemlisi meslek onurumuzu geri istiyoruz! Tüm eğitim emekçilerinin 24 Kasım Öğretmenler Gününü kutluyor, daha güzel günler için birlikte mücadele etmeye çağırıyoruz” 
Basın açıklamasının ardından sendika üyeleri boardlarını ve faturalarını yırttı.

Arzu Baladur