Kayaların düşme ihtimaline karşı antik kentte bulunan otellerin ve işletmelerin 2 yıl boyunca kapatılması gündemde.  Turistlerin en çok ilgi gösterdiği bu alanın kapatılması durumuna bölgeye gelecek ziyaretçi sayısında da azalma olacağından endişe ediliyor.
 
Çanakkale'nin Ayvacık ilçesinin yaklaşık 17 km güneyindeki Behramkale Köyü'nde yer alan bir antik kent olan Assos bir süredir tehdit altında. Kentte yamaçta yer alan kaya kütlelerinin düşerek olumsuzluğa yol açmaması adına saha çalışmaları başlatıldı.  Assos'u korumak için çözüm önerileri sunan, Assos’ta iyileştirme çalışmaları için gözlemleri ve tespitlerini anlatan Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi’nden emekli jeoloji profesörü Doğan Perinçek bu doğrultuda hangi adımların atılacağını paylaştı. Perinçek, gözlemlerini, durum değerlendirmesi ve tespitlerini aktararak, ‘’Assos kıyıları ve Edremit Körfezinin kuzey kıyıları dik yamaçları ile kaya düşmesi tipindeki heyelanlar için uygun bir zemin oluşturmaktadır. Benzer durum ülkemizin yamaç eğimi yüksek olan birçok yerinde de görülmektedir. Yamaç eğiminin yüksek olduğu alanların kıyısında yer alan karayolları, demiryolları, yerleşim alanları (köy ve Şehirlerimiz), turistik cazibe merkezleri çok sayıdadır. Örneğin Gümüşhane, örneğin Sümela Manastırı gibi sayısız nokta kaya düşmesi ile yüz yüze gelmektedir bundan sonrada gelecektir’’ dedi.
 
Kaya düşmesi ve heyelanları tetikleyen birçok neden var olduğunu belirten Perinçek, ‘’ Bunlardan biride depremler. Assos ta deprem bölgesi olduğu için konuyu bu açıdan da dikkatli inceledik. Bilindiği gibi Edremit Körfezi kıyılarında ve içinde aktif deprem yaratma potansiyeli olan faylar var. 2017 2019 yılları da Ayvacık ta, 2014 yılında Gökçeada yakınında olan depremler Assos dolayını etkiledi. 2017 yılında Midilli güneyinde olan 6.2 büyüklükteki deprem ve Şubat 2021 depremi Ekim 2020 Kuşadası depremi Assos için de hissedildi ve etkili oldu. Bu depremler sırasında Assos sırtlarında kayda değer kaya düşmesi rapor edilmedi yada gözlerden uzak yerlerde kaya düşmesi yaşandı. Fakat 1944 yılında hemen Assos dibinde olan 6.8 büyüklükteki depremin heyelanlara sebep olduğu ve kaya düşmeleri yaptığı kesin olarak söylenebilir. Depremin heyelanları ve kaya düşmeleri yarattığı gerçeğini biliyoruz. Bu nedenle de Assos yakınlarında deprem sırasında kaya düşmeleri olacağını kaçınılmaz. Bu gerçeği dikkate alarak tedbir almak zorundayız. Kaya düşmeleri bölgede can ve mal kaybına neden olmadan o tehlikeyi canlardan uzaklaştırmak için yapılacak projeleri ve atılacak adımları destekliyoruz. Hangi şartlarda destekliyoruz; bu işlemi yaparken insanlar işletmeler mağdur edilmemeli, o projeler arkasında rant olmamalı, projeler işin ehline verilmeli, projelerde akraba dost değil de liyakatli işi bilen kimseler çalışmalı. Bu şartlarda önerilen projelere karşı çıkmak söz konusu olamaz’’ şeklinde konuştu.
Assos’taki yamaç iyileştirmesi için diğer çalışmaları da incelediklerinin üzerinde duran Perinçek, ‘’Assos yamaç iyileştirilmesi konusunu araştırırken tabii ki cennet ülkemizdeki diğer örneklere de baktık. Sümela Manastırında yapılan kaya temizliği çalışmasını tüm detayları ile inceledik. Gümüşhane ilimiz içinde can ve mal kaybına neden olan kaya düşmesi olaylarını gözden geçirdik. Nerde ne yapılmalı, neler yapılmış bunlara bakarak kendimize kılavuz örnek olarak bunları seçtik. Sümela Manastırında yapıya zarar vermeden nerden kayaların yerinden alındığı nerde tehlikeli kayaların yerinde sabitlendiğini gördük Bunun dışında ülkemizde hangi firma bu konularda tecrübeli neler yapmışlar onları inceledik. Firmaların adlarını yanlı reklam olacağı için burada veremeyeceğim fakat her birinin işin ehli olduklarını yaptıkları uygulamalar ile gözlemledik. Hangilerini paravan şirket olduğunu ortaya çıkardık. Hangi şirketlerin kendi ülkesinde yol inşaatı dahi yapmayacak durumda iken bizim ülkemizde hiç tecrübesi olmadığı halde kaya düşmesi yamaç düzenlemesi işine soyunduğunu gördük. Amacı rant olan, ülkeyi düşünmekten uzak olan mihrakları deşifre etmeye çalıştık’’ diye konuştu.
Çözüm için atılacak adımları paylaştı. Perinçek, ’’Alanda ilk incelemelerimiz yaptık, bunlara devam edeceğiz. Tehlikeli gördüğümüz her kayayı büyük ya da küçük işaretledik. Her yere bakacağız, dikkatle inceleyeceğiz. Tehlikeli gördüğümüz kayaları işaretlemeye devam edeceğiz. Bunları en tehlikeli olandan, daha az tehlikeliye doğru sıralayacağız. Yamaçtan düşüp zarara neden olan en tehlikeli kaya parçasını "1" numara ile işaretleyip; yuvarlanıp zarar verecek kayaları sıralayacağız. Örneğin toplam sayı 45 ise en tehlikesiz 45. sırada olacak. Duraysız gördüğümüz kaya parçalarını ve blokları sınıflandıracağız. Bazılarını parçalayıp yok edeceğiz, mevcut yapılara zarar vermeden yamaçtan aşağı indireceğiz. Bazılarını yerinde çelik ağlarla bohçalayıp yerinde sabitleyeceğiz. Yerinde sabitleyeceğimiz bazı blokları gerektiğinde yöre taşlarını kullanarak manzarayı bozmayacak şekilde kamufle edeceğiz destekleyeceğiz. Ön çalışma bittiğinde 1 den 45 e kadar sıraladığımız kayaları ilk sıradan başlayıp yok edeceğiz yada çelik ağ ile bohçalayacağız veya yöre kayaları ile sağına soluna destek vererek yerinde sabitleyeceğiz. Bu işlemleri yaparken mevcut işletmelerin mağdur olmaması için kaya-yamaç iyileştirme işlemlerini kış aylarında yapacağız. Böylece eşsiz güzelliği görmek için Assos’a gelen Assos sevdalısı yurttaşlarımızın Assos kapılarından geri dönmesinin önüne geçeceğiz’’ dedi.
2021 YAZI VE DAHA SONRAKİ YAZLAR ASSOS SEVDALILARININ HİZMETİNDE OLACAK
‘’Bu yamaç temizleme işini kışın yapacağız. Hemen bu kış bitmeden işe koyulacağız. Zaman az bu nedenle bu kış belki 2 ay çalışacağız. Yapabildiğimiz kadar başarabildiğimiz kadar kaya bloğunu 1 numaralı en tehlikeli olandan başlamak üzere yerinden alacağız. Tehlikeli olmaktan çıkaracağız. İlk kış zaman az olduğu için 10 tanesini temizledik diyelim. Sorun değil diğerleri için gelecek kış en az 4-5 ayımız var. Kalanları önümüzdeki kış, daha da kalırsa bir sonraki kış tehlike arz eden blokları yerinden kaldıracağız ya da yerinde sabitleyeceğiz.  Bu planlamayla 2021 yazı ve daha sonraki yazlar Assos sevdalılarının hizmetinde olacak, Doğa korunacak. Sit alanı korunacak. En önemlisi Assos ta var olan sırt sırta verip dayanışma içinde yerli ve yabancı turistlere hizmet sunan işletmelerin mağdur olmasını önleyeceğiz’’ dedi.
‘’YAMAÇ İYİLEŞTİRME İŞİNİ KADEMLİ OLARAK KIŞ AYALARINDA YAPALIM’’
Kaya düşmesinin önüne geçilmesi yamaç iyileşmesi sağlanması için ne kadar bir süreye ihtiyaç olduğunu ifade eden Perinçek, ‘’Söylenen 500 gün. Sümela Manastırı için ise 5 yıl harcanmış. Düşüne biliyor-musunuz her yıl binlerce yerli ve yabancı turistin ziyaret edip para bıraktığı manastır 5 yıl kapalı kaldı. Çanakkale'mizin en çok ziyaret edilen yerlerini başında gelen Assos 500 gün kapalı kalacak. Ülkemizin ve oradaki işletmelerin kayıpları milyonlarca lirayı bulacak. Yerli ve yabancı turist Assos'ta TL ya da döviz bırakmayacak. Önerimiz çok açık; yamaç iyileştirme işini kademli olarak kış ayalarında yapalım. Yaz başında tehlikesiz bir ortam yaratıp oradaki güzellikleri halkımıza sunalım. Yeki verilsin bu işi en fazla 3 kışta bitireyim. Çalışma ve yerinde incelemelerimiz sürdükçe bu köşede Assos ve Çanakkale sevdalılarını bilgilendirmeye devam edeceğiz’’ dedi.
 
 
 
Şehrin kuzeyinde   Satnioeis (Tuzla Çayı) İda Dağı’nın batı yamaçlarından doğarak Lekton (Baba Burnu) ve Aleksandreia Troas (Dalyan) şehirleri arasından denize dökülür. Homeros İlyada destanında güney Troas’ta yaşayan Anadolu’nun yerli halklarından biri olan Leleglerin denizcilik ve korsanlıklarla ünlü olduklarından aktarır. Arkeolojik verilere göre İ.Ö. 7. yüzyıldan itibaren Assos’a 10 km. uzaktaki Lesbos’dan (Midilli) Aiolisli göçmenler kente yerleşmeye başlar. Bu yüzyıldan itibaren gelişmeye başlayan Assos halkı 20 km doğuda Gargara kentini kurdu.  İ.Ö. 560’ta Lydia kralı kontrolüne geçen Assos Troas Bölgesinin en güçlü ve en önemli şehirlerinden biri olarak bilinir. Lydia krallığının önemli gelir kaynakları arasında Assos kontrolündeki Atarneus ve Pergamon arasında bulunan maden olarak gösterilir.
İ.Ö. 548 yılında Lydia krallığı Perslerin tarafından yıkıldı ve Anadolu toprakların Pers hakimiyetine geçti. Troas bölgesi (Çanakkale İli) Hellespontos Phrygia’sı satraplığına bağlandı. Salamis, Plateia ve Mykale’de Perslerin Yunanlar tarafından yenilmesinden sonra, Persler, Anadolu’nun Ege sahil şeridindeki topraklarda eski güçlerini yitirmeye başladılar.  Peloponnesos savaşları ve sonrasında da Troas Bölgesi tam anlamıyla Perslerin eline geçmedi. İ.Ö. 387 yılındaki Altalkidas barışından sonra bir çok kent yeniden Perslere bırakıldı. Romalı yazar Plinius Roma döneminde Assos’un Apollonia olarak isimlendirildiğini ve yerel taştan üretilen lahitlerinin çok ünlü olduğundan söz eder.
M.Ö. 334 yılında Büyük İskender’in Anadolu’ya ayak basmasıyla Pers hakimiyeti son buldu. M.Ö. 331 yılında stoacı filozof Kleanthes Assos’da dünyaya geldi. M.Ö. 241 yılından itibaren Pergamon Krallığı’nın hakimiyetine girilir. M.Ö. 133 yılında Pergamon krallığının kontrolünde olan, Batı Anadolu’daki tüm şehir devletleri gibi Assos da vasiyet yolu ile Roma Devleti’nin kontrolüne geçer. M.S. 16 yılında Assos, Germanicus ve karısı Agrippina tarafından ziyaret edilir. M.S. 56/57 yılında kent bu defa Aziz Paulos tarafından ziyaret edilmiştir. 395-1453 yılları arasında Bizans hakimiyeti yaşanmıştır. 1081-1097 yılları arasında Çaka Bey, Troas bölgesindeki bazı kentleri ele geçirmiştir. 1097 yılında İmparator Ioannes Dukas, Troas Bölgesi’ni yeniden Bizans topraklarına katıldı.
1203-1224 yılları arasında Troas Bölgesi Latinler tarafından istila edildi. 1224 yılında bölge, İznik İmparatorluğu’nun kontrolüne geçildi. 1261 yılında Troas Bölgesi tekrar Bizans hakimiyetine geçmiştir. 14. yüzyılın başlarından itibaren Troas Bölgesi’nin güney kesimi Türkler tarafından ele geçirildi ve aynı yüzyılın son çeyreğinde Hüdavendigar Camisi inşa edildi.
Selçuklular da Menderes nehri kıyılarına kadar geri çekilmek zorunda kaldılar. 1306 Bizanslı komutan Machron yönetimindeki Assos’u kuşatan Türkler başarı elde edemezler. Ancak 14. yüzyılın başında Troas bölgesinin tamamı Osmanlı İmparatorluğunun eline geçti.
18. yüzyılda birçok gezgin tarafından ziyaret edilmişti. Assos’taki kalıntılar arasında Akropolisdeki Athena Tapınağı, Bizans surları, Hüdavendigar Cami, akropolisin eteklerinde Arkaik devirden günümüze kadar iyi korunmuş antik yol ve iki kenarındaki mezarlar, şehir sur duvarları, Gymnasion, Agora, Stoa, Bouleuterion, tiyatro ve kilise sayılabilir. Kazı çalışmaları Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın maddi desteği ile sürdürülüyor.
M.Ö. 2000 yıllarında Lelegler tarafından kurulan bu eski kent, M.Ö. 8. Yüzyılda Midilli Adasından gelen İonlar tarafından ele geçirilmiştir. Ünlü filozof Aristo M.Ö. 348 yılında ilk felsefe okulunun burada kurulduğu biliniyor. Tepede M.Ö. 6. Yüzyılda kurulan Athena tapınağı kentin en değerli kalıntılarındandır.
Günümüzde Behramkale- Behramköy  adını taşıyan Assos, ilk iskan edildiği M.Ö. 2000‘li yıllardan günümüze kadar birçok değişiklik geçirerek yaşamını kesintisiz sürdüren bir yerleşim yeridir. Kentin İlk Tunç Çağı’ndan beri iskan edildiği biliniyor. En eski adının Pedasos olduğu ve Assos adının ondan geldiği de ileri sürülmektedir.
Kentin batısındaki surlarda biri ana giriş olmak üzere 6 kapı bulunmaktadır. Assos surlarında kuleler genelde dört köşelidir. Assos’un bugün ayakta duran surlarının büyük kısmı M.Ö. 4. yüzyılda yapıldığı bilinmektedir.
Assos’un en önemli eseri, akropolün en yüksek düzlüğünde M.Ö.530 tarihlerinde inşa edilen Athena Tapınağı’dır. Agora, gymnasion ve tiyatro tapınağın yer aldığı akropolün güney eteklerindeki teraslar üzerine inşa edilmiştir. Assos gymnasiumu hellenistik dönemde yapılmış bir eserdir.
Agoranın batı kapısından aşağı inen taş yol önce hamamlara oradan da tiyatroya ulaşmaktadır. Yüzünü denize ve lesbos adasına dönmüş olan tiyatro, Kent merkaezinin güneyinde doğal bir kaya oyuğuna inşa edilmiştir. Nekropol tepenin eğimi nedeni ile batı kapısına giden yolun üst kenarında teraslara oturacak şekilde düzenlenmiştir.
Assos kazılarında çok sayıda eser gün ışığına çıkarıldı. Ortaya çıkarılan bu örnekler Troya  Müzesi’ndedir.
Assos ören Yeri tüm kalıntılarıyla  3 boyutlu olarak www.sanalmuze.gov.tr adresinden gezilebiliyor. Alanın her yerinde fiziki olarak geziyormuşçasına deneyim yaşamak mümkün. Ören yerinde giriş, sarnıçlar, Athena Tapınağı, Batı Nekropolis, Batı kapısı, Agora, Batı Kilisesi ve tiyatro kalıntıları gezilebiliyor. Sanal müze bakanlık tarafından her geçen gün biraz daha geliştiriliyor.


Bünyamin Nami Tonka