Çanakkale Sarraflar ve Kuyumcular Derneği Başkanı Timur Ay, koronavirüs sürecinde yaşanan ekonomik bunalımlarda altının önemine vurgu yaparak, “Bazı vatandaşlarımız tasarruflarına buna doğru yönelttiklerinde ciddi kazançlar elde etmişlerdi. Altın ile ilgili hiçbir zaman karamsar düşünülmesin. ‘Ne tür altın’ diye tasarruf aracı olarak soruyorlar ne buluyorlarsa bulsunlar, altını bulsunlar. Ama fiziki altın tasarrufu yaparlarsa daha iyi olacağını düşünenlerdenim” dedi.
Çin’in Vuhan kentinde ortaya çıkan koronavirüs tüm dünyayı sağlık alanında etkilediği kadar ekonomik alanda da çeşitli olumsuzluklara yol açtı. Süreç içerisinde dolar ve altındaki yükseliş tüm zamanların rekorunu kırdı. Çanakkale Sarraflar ve Kuyumcular Derneği Başkanı Timur Ay, koronavirüs sürecinde yaşanan ekonomik süreç hakkında değerlendirmelerde bulundu. Timur Ay, “Bir buçuk aydır biz de evdeyiz. Bir aydır dükkanlarımızın açılış ve kapanışları belli bir standartta tuttuk. Haftanın üç günü 12.00- 17.00 arası saatlerinde gibi kısmi bir açılış yaptık. Bu süreç bizleri de etkiledi tabi ki. Her sektörün etkilendiği gibi tüm dünyada bizim sektörümüzü de etkiledi. Bu arada manipülatif gibi bakılan fiyatların sonucunda dünya farklı bir yere doğru evirildiği ve bu evrimin startının verildiği bir dönem oldu. Sanki bir çağ değiştiriyoruz ama bu çağı değiştirirken sancıları yavaş yavaş hem ekonomik hem sosyal yaşam üzerinde de belirtileri hayatımızda görülüyor” dedi.
YENİ BİR DİJİTAL YAPILANMAYA DOĞRU GİDEN EVİRİLME SÜRECİ
Yeni bir ekonomik değişim dönemine girildiğini söyleyen Çanakkale Sarraflar ve Kuyumcular Derneği Başkanı Timur Ay, “Bu ekonomik dönem zaman içerisinde dünyada yaşanmışlığa baktığımızda imparatorluklar döneminde 1800’li yılların sonu, 1900’lü yılların başlangıcı, tek merkezli ekonomik sistemlerin çöküşü ile başlayıp daha sonra kapitalizme geçen bir süreçle devam etti ve bunun da artık sonunun geldiği ve yeni bir dijital yapılanmaya doğru giden süreç bu evirilme süreci. Zaman içerisinde, imparatorluk dönemlerin tek merkezli ekonomik yapıların bitişi ile başlayan 1.Dünya Savaşı ile başlayan kapitalist sürecin zaman içerisinde yaşanmış sıkıntıları ister istemez çoğaldı. Bunun sebebi şuydu; dünyada gayrisafi milli hasılanın bütün ülkelerdeki ticari hacminin yaklaşık 80 trilyon dolar olduğunu bütün dünya ekonomileri bir parametre olarak biliyordu. Fakat dünyada 1971’den bu yana merkez bankaları, özellikle Amerika merkez bankalarının Nixon kararları ile başlayan süreçte karşılıksız, o zamana kadar para basımının belli bir standarttı vardı. Bu standart mevcuttaki merkez bankalarının kasasındaki altın kadar para basımı vardı. Fakat 1971’de Nixon’ın almış olduğu karara istianeden bu yapı bozuldu ve bu zamana kadar gelen düzen şişti şişti ve bir balon oldu. Bu 2008-2009 küresel krizdeki o mortgage krizinde de az çok onun emarelerini piyasalara verdiler. Ama artık şu an taşınamaz bir boyuta geldi. Bu boyutun da tahmin edilen rakamları, 800-900 trilyon dolar kadar karşılıksız bir para var şu an dünya üzerinde. Bu para da ister istemez her şeyin bir balon olduğunu ortaya çıkardı. Sanal bir yapılanma üzerinde olduğumuz, gerçekteki kazançların bunun karşılığını olmadığını ortaya koydu. Mesela Amerika’daki Dow Jones’ta bir şirketin hisse değeri mevcudundan 31 kat büyüklüğünde olduğu söyleniyor. Neticede baktığımız zaman mesela, 1 trilyon dolarlık yıllık ticaret hacmi yapan bir şirketin Dow Jones’taki hisse karşılığı 31 trilyon dolar. Yani baktığınız zaman o kadar çok sanal bir şişme oldu ki artık iflasa doğru gidiliyor. Bunun karşılığında doğal olarak Amerika’daki sermaye yapısını düzenleyen yapılar son 20-30 yıldır Çin’e, Asya’ya doğru bir yön belirledi. Bu yönün sonucunda da ister istemez dünyanın bu geçiş dönemi içerisinde 1948’te İngiltere’nin elinde olan hegemonya güçlerin gücünü Amerika’ya devşiren yapı şu anda Amerikan’ın elinden alarak Çin’e devşirmek isteyen bir düşünce var. Bunu da kaybetmek istemeyen bir Amerikan yapısı var. Şu an bunun çatışmasını ülkeler izliyor. Bununla ilgili yeni belirlenecek bir ekonomik sistemim, kapitalizmin dışında olan bir dijital yapıya dayalı bir sistemin neler getireceğini bütün vatandaşlar gibi ben de çok merak ediyorum” şeklinde konuştu.
ALTINA KARŞI SEVDALI BİR MİLLETİZ
Dolardaki artışın uzun soluklu olmayacağını söyleyen Ay, “Bunun sonucu da dolarda şu an için belki artış gözüküyor ama bunun uzun soluklu olacağı tahmin edilmiyor. Açıkçası gelecekte doların çok ciddi düşüşleri bekleniyor. Buna istianeden de yeni belirlenecek olan para biriminin de, belirleme unsuru olarak yine 1971’deki gibi herkes elindeki mevcut kıymetli madenlerle bunun tespiti yapılacak. Ülkelerin mevcut merkez bankaları son 3-4 yıldır ciddi altın tasarrufu yapıyordu. Altın biriktiriyordu. Ülkemizdeki merkez bankası bildiğin kadarıyla 500 tonun üzerine çıktı. Neticede bizim geçmişten gelen altına karşı sevdalı bir milletiz. Hatta Dünya Altın Konseyi bile yastık altındaki altını tahmin edememektedir. Onlara verilen emarelerle 3500 ton olduğu belirtilmektedir. Bu da ciddi bir rakamdır ve bizim ciddi bir gelecek ile ilgili ülke olarak çıkabilecek yeni bir ekonomik sistemde iyi bir rol alacağının ışığı olarak bakmak lazım. Nasıl ki Kovid’i diğer batı ülkelerine göre az hissettiysek bunun da altında yatan geçmişten öğrendiğimiz şeyler. Ellerimizi çok yıkamamız, kolonya çok kullanmamız, aktar kültürü ile beslenmemiz, yapay değil doğal beslenmemiz bizi batı ülkelerindeki insanlara göre daha dayanıklı, daha dirençli yaptı. Diğer ülkelerdeki vatandaşlara göre altın, gümüş gibi kıymetli madenlere ulaşma sorunumuz yok. Bu açıdan baktığımızda yeni belirlenecek olan dijital ekonominin en belirleyici unsurun altın olacağını düşünenlerdenim. Altın her zaman dünya var olduğundan bu yana belirleyici bir unsur olmuştur. Zamanında büyüklerimiz ‘Altın dünyanın miğferidir’ derler. Bunun gerekçesi ise, savaş gibi olumsuz ve riskli ortamlarda altın mevcudunu ciddi derecede korumuş ve güvenli bir liman olarak her zaman Türk toplumda dahi belirleyici bir unsur olmuştur” diye konuştu.
Başkan Timur Ay, sözlerini şöyle sonlandırdı: “Dernek başkanlığımda bu sene dördüncü yılım ve dört yıldır basın kuruluşlarına verdiğimiz demeçlerde altının gelecekle ilgili çok yüksek rakamlarda olduğunu belirtmiştim. Bazı vatandaşlarımız tasarruflarına buna doğru yönelttiklerinde ciddi kazançlar elde etmişlerdi. Altın ile ilgili hiçbir zaman karamsar düşünülmesin. ‘Ne tür altın’ diye tasarruf aracı olarak soruyorlar ne buluyorlarsa bulsunlar, altını bulsunlar. Ama fiziki altın tasarrufu yaparlarsa daha iyi olacağını düşünenlerdenim. Bu psikolojik ortamda da bunu düşünmek de hayatın bir gerçeği.”
Bünyamin Nami Tonka