Topluma Destek Derneği tarafından organize edilen 'Deprem ve Çanakkale’ konferansında konuşan emekli Jeoloji mühendisi Prof. Dr. Doğan Perinçek, inşası devam eden 1915 Çanakkale Köprüsü hakkında yaptığı açıklamalar dikkat çekti. Perinçek, “Boğaz Köprüsünü yaptığımız alanda dikine geçen faylar var. Eğer bu faylar bir şekilde aktiflik kazanırsa köprü için endişeler doğuracaktır” dedi.
Elazığ ve Manisa’da meydana gelen depremlerin ardından yaşanan yıkım deprem gerçeğini akıllara getirdi. Birinci derece deprem bölgesi olan Çanakkale’de ise yaşanan depremler tedirginlik yaratıyor.  Emekli Jeoloji mühendisi Prof.Dr. Doğan Perinçek, Topluma Destek Derneği tarafından ‘Deprem ve Çanakkale’ konulu konferans da Çanakkale’de yaşanacak olası şiddetli deprem hakkında değerlendirmelerde bulundu.Belediye Çalışanları Sosyal Tesisleri Ercan Atsız Salonu’nda düzenlenen ‘Deprem ve Çanakkale’ konferansına çok sayıda vatandaş katıldı.

BÜYÜK PATLAMALAR GERÇEKLEŞEREK BÜYÜK DEPREMLER MEYDANA GELİYOR
Emekli Jeoloji Profesörü Dr. Doğan Perinçek, Türkiye’de fay hatlarının Türkiye’yi ikiye böldüğüne değinerek, “Doğu Anadolu ile Kuzey Anadolu fay hatlarımız var.  Bu Faylar Türkiye’yi ikiye bölmüş ve Türkiye’nin orta kısmı hareket halinde.  Bu da yılda ortalama 2 santim hareket ediyor.   Bu hareket birikerek enerji yaratıyor ve büyük patlamalar gerçekleşerek büyük depremler meydana geliyor. Bu depremlerden bir tanesi de 1939 Erzincan depremi olmuştu.  Türkiye’yi ikiye bölen Kuzey Anadolu ve Doğu Anadolu Fay hatlarının Türkiye’yi ikiye bölerek hareket ettirmesine bağlı olarak Ege bölgesinde bir açılma söz konusu.  Bu nedenle Menderes Grabeni dediğimiz grabenlerde değişik çapta depremleler oluyor.  Yani Kuzey Anadolu Fay hattındaki depremler ile Ege’de olan depremler kısmen farklı.  Kuzey Anadolu Fay Hattı ve Doğu Anadolu Fay hatları üzerindeki depremlerin etkileri genelde daha büyük oluyor. Biz meslekte depremlere geriye dönük olarak bakıyoruz ve kaç yıl arayla büyük deprem olduğuna bakıyoruz” dedi.
 
DEPREME DAYANIKLI BİNALARIMIZ YOKSA  ONLARI BELİRLEMEMİZ LAZIM
Yaklaşık 250 yılda bir aynı fay üzerinde büyük deprem yaşandığını söyleyen Perinçek, “Bu İstatistiklere bakarak 1939’da Erzincan’da 7.9 depremi var.  Sonrasında 1943’te Tokat, 1944’te de meydana gelen depremler ile giderek gençleşen ve 1999’da  Adapazarı depremi meydana geliyor. Adapazarı depreminden sonra  Tüm meslektaşlarımız İstanbul ve Marmara denizinde deprem bekliyorlardı. Ama orayı sıçrayarak biz Gökçeada’da 2014’te bir deprem yaşadık. Deprem sayısı yıllar içinde farklılık görüyoruz. Bazı yıllarda artma bazı yıllarda ise azalmaları görüyoruz. Şu anda da deprem sayılarının Türkiye’de arttığını görüyoruz.  Bunun için bu noktada dikkatli olmamız lazım. Eğer depreme dayanıklı binalarımız yoksa  onları belirlememiz lazım. Özellikle köylerde  yığma binalar var onun için bunlara dikkat etmemiz gerekiyor” şeklinde konuştu.

AFAD GÖREVİNİ YAPMIYOR
Köylerde depremle ilgili eğitimler verilmesi gerektiğini vurgulayan Doğan Perinçek “Çok basit bir şeye dikkat çekmek istiyorum, Köylerde ve hatta her yerde eğitim çok önemli. Eğitim bina yapmaktan çok daha ucuz. Eğitimle vatandaşlarımızın can kaybını önemli oranda azaltabiliriz. O bakımdan sürekli uyardığımız gibi AFAD’ın görevi  ki bence görevini yapmıyor.  AFAD’ın görevlerinden bir tanesi de eğitim vermek. Onun için köylere gidip eğitimlerin verilmesi lazım. Muhtarları Çanakkale’ye çağırıp veriyorlar eğitimi sonra köye geri gönderiyorlar. Muhtar da geri döndüğünde anlatmıyor bile köyde. Onun için başta AFAD olmak üzere köylere gidip eğitimlerin verilmesi lazım” diye konuştu.

BİR BÖLGEDE HİÇ DEPREM OLMUYORSA O DA BİR İŞARET
Yıllara göre Çanakkale’de yaşanan depremlere de değinen Perinçek, “1999’da yaşanan depremde Alüvyon zemin üzerindeki binalar yan yattı veya zemine battı. Bina sağlam olmasına rağmen deprem anında zeminin sıvılaşması ile yan yattığını gördük. Çanakkale’de de şehrimiz alüvyon zemin üzerinde. Eğer mecbur kalırsanız Alüvyon zemin üzerinde de bina yapabilisiniz. Ama zemine göre kazık temel yapılmalı.  Eğer zemin güçlendirilmezse, binalar yan yatıyor.  Çanakkale’de de bir deprem yaşarsak, ki yaşayacağız.  Bunun sonucunda da binaların yan yattığını göreceğiz. 1991 Ayvacık, 1912 Şarköy, 1935 Sarıköy, 1942 Biga, 1953 Yenice, Ezine, Manyas, Saros Körfezi gibi 7 büyüklüğünde bir çok deprem meydana gelmişti. Mayıs 2014’te Gökçeada depremine değinmek gerekirse. Bir kere şu yanlış anlaşılmasın, bizim kesinlikle deprem anını tahmin etme imkanımız yok. Ama geçmişte olan depremlere bakarak tahminde bulunabiliyoruz. 11 Mayısta Saros ve Şarköy’de 3’ten büyük iki tane deprem oldu. Böyle bir şeyin olması mucize olmuştu ama dedim ki ‘endişeliyim daha büyük deprem gelebilir’ dedim. Ve 2 hafta sonra 6.5 büyüklüğünde bir deprem oldu. Biz depremin kesin tarihini veremeyiz ama bir takım ipuçları ile bunun geleceğini söylüyoruz. Eğer bir bölgede hiç deprem olmuyorsa o da bir işaret.  Bu da enerji birikiyor anlamına geliyor.  Geçmiş dönemde yaşanan büyük depremlerin tekrardan yaşanma aralığı  7 büyüklüğündeki bir deprem aynı fay hattı üzerinde 250 yılda bir tekrarlanıyor. Ayvacık’ta da depremler yaşadık bu da tam bir sürpriz oldu. Çünkü burada doğru dürüst fay yok” dedi.
 
KÖPRÜNÜN BULUNDUĞU BÖLGENİN TAM ALTINDAKİ BOĞAZDAN İKİ TANE FAY GEÇİYOR
Yapımına devam edilen 1915 Çanakkale Köprüsü’nün iki fay hattı üzerine inşa edildiğini söyleyen Perinçek,Boğaz Köprüsünü yaptığımız alanda dikine geçen faylar var. Eğer bu faylar bir şekilde aktiflik kazanırsa köprü için endişeler doğuracaktır.  Benim bir arkadaşım bununla ilgili İngilizce makaleler hazırlamıştı. Umarım köprüyü yapan firma bu makaleleri okumuştur.   Bir öz eleştiri de yapacağım. Eğer oradaki çalışmaları bir Türk firması yapıyorsa o makaleden haberleri yok.  Köprünün bulunduğu bölgenin tam altındaki boğazdan iki tane fay geçiyor” şeklinde konuştu.

Mehmet Kuzey