Oluşturduğu milli savunma sanatı olan SAVAS’ı anlatan Kesener, herkes tarafından merak edilen ‘sokakta hiç ummadığımız anda karşılaşacağımız tehlikelere karşı nasıl bir savunma tekniği kullanmalıyız?’ ın cevabını da verdi.
Öncelikle bize biraz kendinizden bahseder misiniz?
Bu çalışmaya başlamadan önce herhangi bir savaş sanatı eğitimi almadım. Ülkemizde de yerli çalışma pek yapılmıyor. Yabancı savaş sanatlarında da eğitim almamamın sebebi, orijinal bir savaş sanatı ortaya çıkarmaktı. Orijinal bir çalışma ortaya koymamız gerekiyordu, o yüzden ben deneme yanılma yöntemiyle uzun bir süreçte tek başıma çalıştım, sonra başka arkadaşlar katıldı, onlarla birlikte çalıştık.
SAVAS’ı ortaya çıkarmak nereden aklınız geldi, bu oluşum nasıl vücud buldu?
Çocukluğumdan beri birçok insan gibi ben de bu konulara meraklıydım. Dünyanın her yerinde olduğu gibi Türkiye’de de ağırlıklı olarak Uzakdoğu savaş sanatları bilinir. Herkes onlara yönelir. Ben de bunları inceledim ve açıkçası kendime göre reel bir savunma sisteminin nasıl olabileceğini düşünürken bunların bana pek uymadığını gördüm. Bu arada bunlar iyidir ya da kötüdür demiyorum, yanlış anlaşılmasın. Sadece benim kendi kafamda yapmak istediğim ve öğrenmek istediğim sistem olarak aklıma yatmadı. O yüzden en iyi sistemi kendi kendime düşünerek ve çalışarak bulabileceğimi düşündüm. Bundan daha önemlisi; bir milli değer olarak, bu ülkenin bir değeri, bir markası olarak sistemin kurulması gerektiğini düşündüm. Bu oluşuma karar verme sebebim buydu.
Hem fiziksel, hem de zihinsel anlamda olduğu biliniyor. Bu sistemde sadece bedensel gücümüzü kullanarak savunma yapmıyoruz. Zihinsel olarak neyi kullanıyoruz?
Savaş sanatının bize öğrettiği şey; mücadele öncesinde o psikolojik hakimiyete sahip olarak, olay veya saldırıyla ilgili o süreci doğru yönetme becerisine sahip olmaktır. Bu zihinle alakalı olan bir şey. Bununla bağlantılı olarak, bir olay, saldırı ya da tehlikeyle karşı karşıya kaldığımız zaman, zihin dinginlik dediğimiz bir duruma geçiyor. Bu zihin durumu, gerektiğinde kullanmamız gerekirse o fiziksel hareketleri daha mantıklı ve işlevsel bir şekilde kullanabilmemizi sağlıyor. Normalde eğitim almamış bir insanın sokak kavgasında yaptığı kaba hareketlerden farklı olarak, biraz bilinçli olarak zihnimizi kullanarak, aynı zamanda bu dinginlik dediğimiz durumun sayesinde de fiziksel hareketleri çok dengeli ve tasarruflu kullanarak tehlike ve saldırılara karşı olumlu anlamda savunmaya gidiyoruz.
Bu anlattıklarınız geliştirmiş olduğunuz Zihin Bloke Tekniği ile alakalı bir durum mu?
Diğer savaş sanatlarından farklı olarak ortaya koyduğumuz, geliştirdiğimiz bir kuram. Normal şartlarda bildiğimiz bütün savunma sanatları sistemi şu şekilde çalışır; biri size saldırdığı zaman, örneğin yumruk attığında o yumruğa doğrudan tekniğe girersiniz, saldırganın yumruğunu size öğretilen tekniklerle kesersiniz ve rakibi saf dışı bırakırsınız. Fakat ben bunun çok gerçekçi olmadığını düşünüyorum. Başınıza bir saldırı geldiği zaman kaos dinamikleri işler, yani her şey karambol. Kaotik ve öngörülemez bir şekilde gelişir. Sonuç olarak da bir insanın saldırırken doğrudan attığı yumruğa doğruda tekniğe girerek engellemeniz pek mümkün gözükmüyor. O yüzden böyle bir duruma düşmemek ve teknikleri uygulayabilmek için öncelikle rakibin fiziksel hareketini yapmasını sağlayan o zihin durumunu bloke etmek gerekiyor. Bunun için de saldırıyı yaptığı zaman yumruğuna, eline ya da koluna doğrudan tekniğe girmek yerine, elimizle gözünü kapatacak şekilde yüzüne götürmemiz gerek. O esnada karşı taraf dışarıyı algılayamıyor, beyni dışarıyı algılayamadığı zaman ne yapacağını bir anlık bilemiyor ve fiziksel olarak bir durgunluk yaşıyor. Bunun için de girdiği pozisyona göre uygun bir tekniği belirleyerek etkisiz hale getirebiliyoruz. Teknikleri daha kolay uygulayabilmek için geliştirdiğimiz bir yöntem.
Bireysel savunmanın kişiye özel bir olgu olduğunu savunuyorsunuz ve bunu genetik kodlara bağlıyorsunuz. Bu kanıya nasıl vardınız?
Doğuştan gelen bir savunma mekanizmamız vardır. Nörobilimle uğraşanlar bilirler, beynin işlevleriyle ilgili konularda sık sık bu tez karşımıza çıkar. Kaç ya da savaş tespiti adı verilir. Bunu daha olumlu kullanabilmemiz için sonradan öğrendiğimiz bilgilerle biraz daha zenginleştirerek kendimizi savunabilir hale gelmemiz anlamına geliyor. Bireysel savunmanın kişiye özel olması da şudur; herkesin kendini savunma stilleri doğuştan gelir, bu genetik kodlarınızda yazılıdır. Dolayısıyla bir insanın kendisini savunması ile ilgili bilgileri daha sonradan eğitim alarak geliştirebilir. Bunun da tamamen kişiye özel olması gerekir. Çünkü beyin yapısı, parmak izi gibi birbirine benzemiyor. Bu bilimsel bir gerçekliktir.
Haber-Röportaj:Sinem Tetik