Sağlık

Prof. Dr. Bahadır Kırılmaz’dan önemli açıklamalar!

Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Hastanesi Kardiyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Bahadır Kırılmaz, 17 Mayıs Dünya Hipertansiyon Günü için hipertansiyonun önemine dikkat çekti.

Hipertansiyonun, sağlıksız beslenme, stres, fiziksel egzersizin az olduğu yaşam tarzı ve genetik nedenlerle ortaya çıktığına işaret eden Prof. Dr. Bahadır Kırılmaz, hastalığın başta kalp krizi ve kalp yetmezliği olmak üzere, beyin kanaması, felç, böbrek yetmezliği, damar tıkanıklığı gibi ciddi sağlık sorunlarına zemin hazırladığını ifade etti. Bu hastalığın belirti vermemesi nedeniyle insanların hipertansiyon hastası olabileceği konusunda endişe yaşamadıklarına, hatta Türkiye'de hiç tansiyonunu ölçtürmemiş insanların mevcut olduğuna dikkati çekerek, çocukluk çağından başlayarak yılda en az 2 defa tansiyon ölçümü yaptırılması gerektiğini bildirdi.
 
Kırılmaz, ''Hipertansiyon, kan basıncının normalden fazla olmasıdır. Kan basıncının normalden fazla olması başta kalp, beyin, böbrekler ve gözler olmak üzere vücutta birçok organı etkiler. Hipertansiyon bu organları etkileyerek kalıcı sakatlık, organ yetmezliği ve ölüm gibi istenmeyen sonuçlara yol açabilir. Bunun için hipertansiyonun erken fark edilmesi ve tedavi edilmesi son derece önemlidir. Büyük tansiyon 14, küçük tansiyon 9'dan fazla ise yüksek tansiyon olarak kabul edilir. O yüzden kan basıncı yüksek olan kişilerin ileride daha ciddi sağlık sorunları ile karşılaşmamaları için kan basıncı değerlerini ciddiye almaları gerekmektedir. Hipertansiyon hastalarının yarıdan fazlasının hastalığının farkına varmadan yaşamaları, farkında olanların pek çoğunun ise kan basınçlarının kontrol altına alınmaması hipertansiyon konusundaki bilgi eksikliğine bağlıdır. Unutulmamalı ki hipertansiyon kolay tedavi edilebilir bir hastalıktır'' dedi.
 
İlaç kullanımına dikkat
Prof. Dr. Bahadır Kırılmaz, birçok hipertansiyon hastasının, tansiyonları normal hale gelince ilaçlarını kullanmayı bıraktıklarını vurguladı. Hastaların kendilerini rahatsız eden baş ağrısı, nefes darlığı, çarpıntı gibi yakınmaları ortadan kalkınca tedaviyi gevşetebildiklerine değinerek, ''Tedavide amacın, yalnızca bu yakınmaları gidermek değil, aynı zamanda organlarda oluşabilecek hasarları önleyerek veya geri çevirerek kalıcı sakatlık ve ölümleri azaltmak olduğu unutulmamalıdır'' dedi. Hipertansiyon tedavisinin genellikle ömür boyu olduğunun unutulmaması gerektiğine işaret ederek, ''İlacın bırakılması yüksek tansiyona bağlı olarak vücudumuzdaki kalp, beyin, böbrek, göz gibi organlarımızda hasar meydana getirir. Doktora danışılmadan ilaç tedavisi kesilmemelidir. Özellikle (hastanede poliklinik kontrolü var ve nasıl olsa kan alınacak) diye tansiyon ilacının sabah alınmaması gibi yanlışlıklara düşülmemelidir. Tansiyon ilacının bu durumda mutlaka sabah alınması gerekmektedir'' açıklamasında bulundu.
 
Doktora danışılmadan tansiyon düşürücü ilaçlar kullanıldığını, bilinçsizce tüketilen ilaçların yaşamsal öneme sahip organlara zarar verebileceğini dile getiren Kırılmaz, ''Vücudun ilaçlara alışması ve etkisinin kaybetmesi, tansiyon ilaçlarının yan etki yapıp böbrek ve karaciğere zarar vereceği düşüncesi ile ilacın bağımlılık yapacağı endişesi'' gibi bazı yanlış düşüncelerin de olduğunu sözlerine ekledi.
 
Haber Merkezi