Gündem

Kazdağları’nın sesi, Dünya orman sesleri haritasında!

İngiltere’de gerçekleşen Timber Festivali ilginç bir projeye imza attı. Dünyadaki ormanlarının sesinin yer aldığı interaktif projede Kazdağları’nın sesi de yer alıyor.

İngiltere’de gerçekleşen Timber Festivali ilginç bir projeye imza attı. Dünyadaki ormanlarının sesinin yer aldığı interaktif projede Kazdağları’nın sesi de yer alıyor.

İngiltere’de düzenlenen Timber Festivali Uluslararası bir orman festivali olarak kabul ediliyor. 2018 yılından beri düzenlenen festivalde dünyanın dört bir yanından çeşitli sanatçılar sahne alıyor. Tamamen doğa ile baş başa kalınan bu festival geçtiğimiz yıl pandemi dolayısıyla iptal kararı aldı. Festival iptal kararı verse de interaktif projeler devam etti.

Timber Festivali tarafından geliştirilen Orman Sesleri (Sounds of the Forest) projesinin dahilinde Dünyanın dört bir yanından ormanlık alanların ve ormanların seslerini topluyor, dünyanın ormanlık alanlarından işitsel tonları ve dokuları bir araya getiren ve büyüyen bir ses haritası oluşturuyor. Geliştirilen bu interaktif proje ile kaydedilen sesler, herkes tarafından dinlemek ve kullanılmak üzere açık kaynak bir kitaplık oluşturuyor. Birçok ormanının sesinin yer aldığı projede Türkiye’den temiz havası ve doğasıyla ilgi odağı olan Kazdağları’nın da yer alması dikkat çekti
Geçtiğimiz yıl düzenlenemeyen Festivalin bu yıl 2-3-4 Temmuz tarihlerinde gerçekleşeceği duyuruldu. Düzenlenecek festivalde haritada yer alan Kazdağlarının da yer aldığı orman seslerinin kullanılarak bir şarkı yapılması ve  müzik piyasasına sunularak 2021 Timber Festivalinde sunulması planlanıyor.
PROJEYE HERKES KATILABİLİYOR
Timber Festivali’nin Orman Sesleri projesine herkes kolaylıkla katılabiliyor. Projeye katılmak isteyenler ormanda bir dakikalık ses kaydı alarak katılabiliyor. Gönderilere, çekildikleri yerin bir fotoğrafı ekleyen kullanıcılar kısa bir açıklama yazısı da ekleyebiliyor.
Harita genellikle Avrupa’da bulunan ormanlardan gelen seslerden oluşsa da daha fazla insanın projeye katılmasıyla harita gelişmeye devam ediyor. Kaydedilen sesler haftalık periyodlarda güncelleniyor ve sonrasında haritaya ekleniyor. Haritaya Timber Festivalinin internet sitesinden ulaşmak ve Kazdağları ile birlikte dünyanın diğer ormanlarının sesini duymak mümkün.

KAZDAĞLARI
Temiz havası ve doğasıyla ziyaretçilerin ilgi odağı olan Kazdağları doğa fotoğrafçıları ve trekkingcilerin yanısıra doğa sevenleri hayran bırakıyor.
Kazdağları Balıkesir ili, Edremit İlçesi sınırlarında, Edremit Körfezi’nin kuzeyinde yer alıyor. Edremit Körfezi’nin kuzeyinde bulunan Kaz dağları 21 bin 300 hektarlık alanıyla deniz ve yeşilin tarihi dengeler ile doğanın kucaklaştığı zengin fauna ve florası ile ülkenin görülmeye değer yerlerindendir. Kazdağlarına ilçenin dört noktasından ulaşılabilir. Bunlar Zeytinli, Kızılkeçili , Güre ve Altınoluk Mahalleleri istikametinden çıkan orman yollarıdır. Balıkesir'den 230 nolu, Çanakkale'den 24 nolu karayolu ile ulaşılmaktadır. Saha, Çanakkale'ye 123 km, Balıkesir'e 92 km. mesafededir.
Kazdağı tarih öncesi yıllarda da çeşitli medeniyetleri barındırmış muhtelif tarihlerde kentler, kasabalar kurulmuş ve yıkılmıştır. Bilinen tarihi MÖ 2000 yıllarında başlar. Bu tarihlerde Thebe şehri, Lyrnessos şehri, Khrysa şehri, Killa Şehri, Anderia şehri, Antandros şehri, Adramytteion şehri, Astrya şehri, Gargara şehri gibi şehirler kurulmuş bunlardan bir çoğu da Truva savaşları sırasında yok edilmişlerdir. Kaz Dağının üzerine yerleşmiş, kuzey-güney istikametine uzanan derin vadi ve kanyonları, flora ve fauna açısından zengin bir potansiyel arzetmekte, özellikle de bitki örtüsünün taşıdığı biyolojik çeşitlilik ana kaynak değerini oluşturmaktadır.
Ayı, Karaca, Yaban Kedisi, Su Samuru, Sincap,Yarasa, Kirpi, Tavşan, Porsuk, sansar, Tilki, Yaban Domuzu, Kartal, Doğan, Atmaca,Şahin, Keklik, Tahtalı, Çulluk ve Balık cinsleri, Alabalık ve sazan türleri bulunmaktadır.
Üst tabakada 600-700 rakımlar arasında Kızılçam hakimdir. Üst rakımlarda Karaçam, Kayın, Göknar asli ağaç türleridir. Kestane Meşe, Kızılağaç, Çınar ağaçları bulunmaktadır. Alt tabakada Sistus(Laden), Erika, Karaçalı, Böğürtlen, Sarmaşık bitkileri ile Kekik, Adaçayı, Sumak gibi tıbbi bitkiler açısından da çok zengindir.
KAZDAĞI MİLLİ PARKI
Birçok doğal ve kültüre güzelliğe ev sahipliği yapan Kazdağları, bu güzel coğrafya, yerüstü ve yeraltı su rezervleriyle, sıcak ve soğuk su kaynaklarıyla, Biga Yarımadası için tam bir hayat kaynağı. Doğal bitki örtüsü ormanları, sadece bu yöreye münhasır bitki türleri ile sadece ülkemizin değil dünyanın da en önemli ekosistemlerinden birisi.  
SÜTÜVEN ŞELALESİ
Sarıkız Yaylası’ndan doğan ve Kızılkeçeli Çayı üzerinde yer alan Sütüven Şelalesi, yakınındaki Hasan Boğuldu Göleti ile Kaz Dağları’nın ormanları içerisinde şahane manzarasıyla ziyaretçilerini ağırlayan bir doğa harikası.   İsmini sıçrayan su anlamına gelen “tüvleyen” sözcüğünden alan şelale, yemyeşil doğası, pınarı, küçük göletleri ve şelalesiyle doğayla bütünleşmek için muazzam güzellikte bir alan. Ben yüzdüm ama suyun soğukluğu karşısında neredeyse şok geçiriyordum. Kısa sürede alışıyorsunuz, ama uzun süre yüzmek hakikaten zor. Yine de girin tabi. Akçay, Altınoluk yolu üzerinde, Zeytinli beldesinden gidiliyor, tabelaları takip edin.
HASANBOĞULDU
Sutüven piknik alanından sonra derenin karşı tarafındaki patika yolu izleyerek ulaşılabiliyor. Yol üzerinde Romalılardan kaldığı söylenen su kemerlerinin sütunları sol tarafta görülebilir. Hafta sonları çok kalabalık, hafta içi kafa dinlemek, doğa yürüyüşleri ve yüzmek için ideal. Bir efsaneye göre bu gölette boğulan Hasan adlı aşık gençten ismini almış.   Hasan Boğuldu şelalesinin efsanesi, filmlere ve Sabahattin Ali’nin öykülerine de konu olmuş. Sabahattin Ali’nin öyküsünde Yörük güzeli Emine’ye kavuşmak için törelere göre 40 okkalık tuz çuvalıyla dağları tepeleri aşan aşık Hasan’ın hüzünlü hikayesini anlatır.
PINARBAŞI
 Milli Park içinde geçmişten günümüze, rekreasyon amaçlı iki adet günübirlik kullanım alanı mevcut. Güre Köyü sınırları içinde kalıyor, Akçay’a 6 km uzaklıkta. Günümüzde en çok ilgi gören mesire mesire alanlarından.Kaz Dağları kar sularının bir kısmı, tepenin altından fışkırarak kaynak halinde buradan çıkıp dere oluşturması. Yamaçtan akan bol ve buz gibi su yaz aylarında serinlemek için ideal bir köşe. Yılın 2 buçuk aylık yaz sezonunda yaklaşık 80-100 bin ziyaretçi tarafından günübirlik kullanılmakta. Daha çok günübirlik piknik ve mangalcıların takıldığını ileteyim.  
SARIKIZ TEPESİ
 Kazdağları’nın en yüksek üç tepesi Kazdağı Milli park sınırları içerisinde yer alıyor. Sarı Kız, Baba Tepe ve Karataş Tepesi (Gargaros) olmak üzere üç zirvesi bulunan milli parka rehbersiz girmek yasak. Kaz Dağları’nın 1574 metre yüksekliğindeki Sarıkız Tepesi, Kaz Dağları’nın en yüksek noktalarından biri.   Kaz Dağları’nın efsanelere konu olmuş, Tahtacı Türkmenlerinin yüzyıllarca yaşam yeri olmuş Sarıkız Tepesi, dilden dile dolaşan hikâyesi yanında muazzam bir manzaraya sahip. Kazdağı Milli Park alanında bulunan Sarıkız Tepesi, efsanesi ile birlikte tüm Türkmenlerin kutsal bir ziyaret merkezine dönüşmüş. Edremit Körfezine 1726 metre yükseklikten bakıyor ve Ayvalık adaları, Midilli ayaklarınızın altında.
ÇAMLIBEL KÖYÜ
 Piknik alanıyla ünlü olan Çamlıbel, Kazdağları gezilecek yerler arasındaki en güzel otellere ve mekanlara ev sahipliği yapan turistik köylerden biri. Kaz dağlarındaki bu güzel köy, yeşil bir vadiden Edremit Körfezine bakıyor. Köyün şahane bir Ege manzarası var. Kurtuluş Savaşı sırasında Çamlıbel halkının büyük bir kısmı Kuvayi Milliye’ye katılmış ve Ayvalık cephesinde çarpışarak işgale karşı direniş göstermişler.   Yol üzerinde Köyün Delisi‘nin yerine uğrayıp el emeği göz nuru benzersiz hediyelik eşyalardan sevdiklerinize hediye almayı unutmayın.
KIZILKEÇİLİ KÖYÜ
 Kızılkeçili Çayı’nın kenarında bulunan köyün tarihi Osmanlı kayıtlarında 1890’lardan beri yer almış. Günümüzde yeni yeni yapılan taş villalarla köy yeniden hayata dönmüş gibi görünüyor. İş dünyası, sanat ve akademik camiasından insanlar sessiz sedasız bu şahane manzarası olan köye yerleşmeye başlamışlar.   Ziyaretçilerce piknik alanı olarak kullanılan köyde 850 yıllık görkemli bir çınar ağacı da var. Köye kadar giden bir asfalt yol da yapıldı. Akçay yolçatından 2,7 km uzaklıkta sadece. Ben Güre Beldesi üzerinde, “Haçlı Yolu” olarak bilinen eski bir yoldan araçla geçerek gittim. Sutüven’e kadar uzanan 3 km kadar stabilize bir yol da var.
MIHLI ŞELALESİ
 Roma döneminden kalma kemerli köprüsü, yemyeşil doğası, göletine akan Mıhlı Şelalesi ile burası tam anlamıyla gizli bir cennet.Akçay’a 25 km mesafede Altınoluk-Çanakkale karayolu üzerinde çevresi ormanlık bir dere kenarı burası. Selton tesislerinin yanından içeri giren stabilize yolun sonuna kadar gidin. En sonda dinlenme tesislerine park edin. Dinlenme tesisleri içerisinde şahane göletler ve şelaleler var.   Çevresi çam, çınar, zeytin, tesbih, defne, incir, ayva, armut ağaçları, kekik ve böğürtlenle çevrili. Baharda izlemenin tadına doyum olmuyor çağlayan sularının. Patika yolu izleyim aşağıda Başdeğirmen‘e doğru yürüyün. Oldukça zarar görmüş olsa da değirmen taşları, çarkı ve su yolları günümüze dek duruyor. Değirmenin yanıbaşında Romalılardan kalma olduğu söylenen köprünün suya yansıyan manzarası şahane.
ADATEPE KÖYÜ
 Edremit Körfezi’nin kuzey ucunda, bir tepenin ardında yer alan, çam ve zeytin ağaçları arasına serpiştirilmiş şahane evlerin olduğu eski bir Rum köyü Adatepe Köyü. Evlerin birbirine geçtiği, dar sokaklı bu şirin Ege köyü koruma altına alındıktan sonra eski ihtişamlı günlerine geri dönmeye çalışıyor ve bundan da gayet başarılı görünüyor. Yaşlı 2 çınarın gölgesindeki meydanının etrafında serpilmiş taş evlerin birçoğu restore edilerek hayata kazanmış, bazıları da butik otel olarak hizmet veriyor. İda Dağının batı yamaçlarında kurulu, taş işçiliğinin en zarif örnekleriyle süslü mimari dokuya sahip yıldızı parlayan bir köy. Mübadele ile Midilli ve Girit’ten gelen Türklerin yerleştiği Adatepe, oksijen yoğunluğunun dünyada en fazla olduğu yerlerden biri. Zeytincilik ve zeytinyağı ile bilinen köyde bulunan tarihi eserler Çanakkale Müzesi tarafından koruma altına alınmış.


Hülya Öz