Kendisi sanatçı,bilim insanı.

Hollandalı.
Kraliyet Konservatuvar mezunu.
Bir merakla Rusça öğrenmek istiyor. Önce Moskova'ya ve sonra Petersburg'a gidiyor.
Önce Rusça'yı öğreniyor. Sonra Yüksek Lisans yapmak üzere çalışmalara devam ediyor.
Petersburg' da hem küçük ve yarı zamanlı bir işte çalışıyor hem de öğrenimine devam ederken; bir gün,bütün her şeyi içinde olan çantasını çalıyorlar.
Pasaportu,paraları ve kendisine ait ne varsa gitmiş.
Çaresizlik içinde bir park kıyısında ağlamaya başlıyor.
Biraz ileride ,seyyar satıcılık yapan bir kişi yanına geliyor ve soruyor:
---- Ne oldu? Niçin ağlıyorsunuz?
Sara,önce biraz da neden soruyorsunuz?,der gibi bakıp kısaca durumunu anlatıp:
---- Her şeyimi çaldılar,şimdi ben ne yapayım ,diyor.
Adam:
-----Gel!
Diyor,korkmaması içinde ,hemen yan taraftaki eşiyle tanıştırıyor.
Onlar, Sara Hanım'ı alıp evlerine götürüyor.
Onların,Petersburg' da bir ayakkabı mağazaları da varmış . Orada çalışmasını ve kendi evlerinin bir odasını da ona verebileceklerini söylüyorlar.
Sara Hanım bunu kabul ediyor. Zaten çok çaresizdim,diyor.
Şark kültürünü öğrenmek için geldiği Rusya'da ,her şeyini kaybedip yine ,Şark kültürü içindeki insanların yardımıyla ayakta duruyor.
Bu insanlar ;bazen ,Sara Hanım'ın duymasını istemedikleri şeyler için, farklı bir dil kullanıyorlar.
Sara Hanım,merakla soruyor bu farklı dil nedir?
Onlar da şöyle cevap veriyor:
-------- Biz Azerbaycanlıyız,Türk'üz.
Sara Hanım,bu iyi insanlara çok teşekkür ediyor. Onlar, ikinci ailesi gibi oluyor.
Bu iyi insanları geldiği ülkeyi tanımak için Bakü'ye gidiyor.
Türkleri tanıdıkça,onları daha çok sevdim. Bu yüzden, Türkçe öğrenmeye başladım,dedi.
Bu arada,Yüksek Lisans'ını" Kafkasya'da İhtilaflar" üzerine yapıyor.
Bu konu üzerine,doktora yapıyor.
Azerbaycan'da göçmen faaliyetlerine katılıyor.
Türklere,Uluslar arası meselelerde yardım ediyor.
Şimdi, Bakü'de HAZAR Üniversitesi'nde çalışıyor.
Bu TÜRK dostu Hanımefendi'yi tanımış olmaktan büyük mutluluk duydum.
Sara Hanım ,aynı zamanda büyük bir musiki sanatçısı.
Eserlerini takip etmenizi isterim.
Onunla bir televizyon programı da yaptım.
Zaman zaman,onun mesajlarını da aktaracağım.
Benim,Sara Hanım'la tanışmama vesile olan; Can Dostum,Prof. Dr. Mehmet İsmail'e ve çok sevdiğim Dostum,Prof.Dr. Aydın İbrahimov'a çok çok teşekkür ederim.
Türk'ün yardım severliği,bize yeni dostlar da kazandırmış oldu.
Bizi ,bizden olmayanların gözünden öğrenmek insana mutluluk ve güven veriyor.
Ahmet Hikmet Müftüoğlu'nun:
" Ey Türk! İlahi bir feyzin,ilahi bir gücün var. Seni sevmemek mümkün mü?"
Sözü, ne kadar yerinde söylenmiş bir söz.
Bizim de son sözümüz:
Türk'ü sevin! Türk olun!
İşte parola budur...