İstanbul, güzel şehir... Boğaz ve kıyısında yalılar... Martılar... Kalabalık... Kaos... Bilim... Sanat...

İstanbul, güzel şehir...
Boğaz ve kıyısında yalılar... Martılar...
Kalabalık... Kaos... Bilim... Sanat...
 Estetik kaygının da başkenti...
Sonra, bir fotoğraf görüyoruz ve hayal kırıklığı...
İstanbul- İslambol...
Öyle mi?
Cami, minareler ve arkasında da bu görüntü...
İstanbul'a yakıştı mı?
Böyle bedevi bir tavrı İstanbul hakketmiyor...
Bunun gibi hırtlığı Araplar, Kabe'de de yapmıştı...
Arap ya, Osmanlı'nın her şeyini Mekke ve Medine' den silecekleri... Ecyad Kalesi'ni yıkıp o hilkat garibesi binayı dikmişlerdi...
Araplar bize diyor ki:
Dünyevi maddenin hiçbiri kutsal değildir. Kabe dahil... O yüzden sizin Kabe'nizi görünmemek üzere bu saat kulesi vip otelle eziyorum.
Kabe'nin güneşini bile kesiyorum...
Sözü olan söylesin de görelim...
Adamlar, Osmanlı'nın Kalesini yıktı ve yerine Suudi Vahhabi vip oteli dikti... Bir de bu otelin odalarını bizim dini bütün sayılan(!) kişilere zındıkça sattılar... Bizimkiler de kapış kapış satın aldı. Halkı ve devleti. ....... leyenler Kabe manzaralı bu hilkat garibesine sahip çıkmış oldular...
Ah! Hazreti Ömer idaresi...
Şimdi sahil kentlerinde de bu hilkat garibesi yapılar mantar gibi bitmekte... Rantın partisi de yok!
Hepsi birbirinin aynısı...
Burhaniye, en fazla beş-altı katlı binaların olduğu bir ilçe. Tam göbeğinde on bir katlı bir bina yapılmak isteniyor... Evet, rant için bu yapılabilir;ama, şehirler kimliğini kaybetmekte... Bu tür işlere girişmemek gerek...
Beton işleri kültürümüzü ve hatıralarımızda silmekten...
Çanakkale 'de, Merkez Ortaokulu, Mustafa Kemal Ortaokulu, Öğretmen Okulu, Sağlık Meslek Lisesi, Anafartalar İlköğretim Okulu, Turgut Reis İlköğretim Okulu, Vali Fahrettin Akkutlu İlköğretim Okulu, Gazi İlköğretim Okulu gibi okulla yıkıldı. Yerine yenileri yapıldı veya yapılmaya devam ediyor. Bu okullarda okuyan kişilerin hatıraları da yıkılmış oldu...
Şehirde birçok bina yıkıldı. O binalarda oturan kişilerin hatıraları da yok edilmiş oldu...
Şehirlerde hatırası olmayanlar, o şehre bağlanmazlar... Dostluk ve arkadaşlıkları da kaybolur...
İstanbul başta olmak üzere tüm şehirlerimiz bu beton sevdasından ve rantçı uygulamalardan dolayı yaşanmaz hale geldi. Bu durumdan, mevcut tüm siyasi partiler sorumludur...
Şimdi, şehirler bitti, ekoturizm sevdasından manzarası olan tüm tepe ve kıyı boyları yıkıma doğru gitmektedir...
Yazık!
Biz, Safranbolu'yu, Cumalıkızık'ı, Taraklı'yı çok seviyoruz... Çünkü tarihimizi, benliğimizi, medeniyetimizi oralarda buluyoruz...
Tarihi dokularımıza sahip çıkmalıyız...
Yoksa, gittiğimiz yol çıkmaz sokak...
Bilgi edinmeniz dileğiyle...