Paris Barış Konferansı / Ermenilerin Paris Barış Konferansı Huzurunda Verdikleri Muhtırayı Savunmaları / Avetis Aharonyan İle Boghos Nubar'ın Ermeni İsteklerini Açıklamaları:

Bogos Nubar'ın açıklamalarından:
Ermeniler savaşın ilk günlerinden ateşkes imzalanıncaya kadar tüm cephelerde Müttefiklerin yanında çarpıştılar.
Ermenilerin Kafkasya’da neler başardıklarını tekrarlamayacağım. Ermenistan Cumhuriyeti Başkanı olan Bay Aharonyan biraz önce size, benim yapabileceğimden çok daha iyi bir şekilde, geniş bir açıklamada bulundu.
Bununla beraber, Suriye ve Filistin’de, Müttefik devletler arasında anlaşma imzalandığı 1916 yılında, Fransız Hükümeti’nin (Ermeni) Milli Delegasyonu’na yapmış olduğu davet uyarınca, Légion d’Orient’da toplanmış olan beş bin kadar Ermeni gönüllüsünün (o bölgedeki) Fransız güçlerinin yarısından fazlasını oluşturduğunu, Suriye’yi kurtaran büyük Filistin zaferine parlak bir katkıda bulunduğunu ve General Allenby’nin kendilerine resmi bir tebrik gönderdiğini belirtmek isterim.
Son olarak Fransa’da, şanlı ve şerefli bir birlik olan Légion Etrangère’de [8] Ermeni gönüllüleri yiğitlikleri ve dayanıklı olmalarıyla temayüz ettiler. Savaşın başında 800 kadar olan gönüllülerde ancak 40 kişi hayatta kaldı. Geri kalanlar hepsi savaşta düşman karşısında öldü.
(Ermenilerin) bu askeri katkısı Müttefik Hükümetler tarafından resmen ve hararetle taktir edildiği için bu konu üzerinde daha fazla durmama gerek yoktur. Belirtmek istediğim tek husus Ermenilerin İtilâf Devletlerinin davasına bağlılığının, maruz kaldıkları katliam ve sürgünlerin saiklerinden biri olduğudur.
.........
Kimsenin gündeme getirmediği bir konuyu cesaretle dile getiren Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ayşegül Akbay'a teşekkür borçluyuz.
Sayın Akbay ,Türkiye'de kayıtlı ve kayıt dışı 100 000' in üzerinde kişinin, fuhuş yaptığı ve bu sektörde yıllık cironun 3-4 milyar dolar civarında olduğunun tahmin edildiğini belirtti.
Son dönemde sanal ortamın da kullanıldığı düşünülürse Halk Sağlığının büyük bir tehlike içinde olduğu ifade ediliyor.
Yine Avrupa Birliğine gireceğiz, diye zinanın suç olmaktan 2004 yılında çıkarılmasıyla bu sektörde çalışanların sayısının on misli arttığının ifade edilmesi toplumumuzu dejenere eden unsur olarak karşımıza çıkmaktadır.
Bu alanda 1970 yılından bu yana ancak 10 kadar bilimsel çalışma yapıldığı tespit edilmiş.
Avrupa normlarına göre bilimsel çalışmaların yürütülmesini ve tedbirler konusunun da gündeme gelmesi istenmektedir.
Yine son yıllarda Fuhuş Sektörü'nün bilhassa terör örgütü tarafından yönlendirildiği de belirtilmektedir.
Fuhşun teröre finans olarak kullanılması değerlendirilmeli ve gerekli tedbirler alınmalıdır.
Bu anlamda toplumumuz uçuruma doğru sürüklenmektedir.
Son yıllarda on misli artan sektör büyümesinin Sosyolojik bir değerlendirmesi de yapılmalıdır.
Bu konuda Üniversiteler ve İçişleri Bakanlığı iş birliği ile bilimsel çalışmalar yapılmalıdır.
Toplumumuzun Ahlâki değerlerinin erozyonunu önlemeliyiz.
Bizden hatırlatması.