Prof. Dr. Günay Karaağaç Hocamız bu dünyadaki misafirliğini tamamlamış ve Hakk'a yürümüş...

Türk Bilim Dünyası için ne büyük kayıp...
Günay Hocamızla Çanakkale On Sekiz Mart Üniversitesi Fen- Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümünde çalışırken tanışmıştım... Hocamızı, hoş sohbet, kalender, gönül adamı bir kişi olarak tanımış ve çok sevmiştik... Bizim Reis( Prof. Dr. Vahit Türk) bizi tanıştırmıştı. Yanında Prof. Dr. Mustafa Öner Hocamızda vardı... Saatlerce sohbet ettik. Tabii ki, konu, Türkçe ve Türkçenin geleceği üzerineydi...
Günay Hocamızın kullandığı sözcüklerden, onun ağzına en çok yakışanı "Beyim" sözcüğüydü... Onun kadar güzel, kimse bu sözcüğü söyleyemezdi... Sizin içinizi ısıtan bir sözcük... Orada, şefkatli bir sahiplenmeyi de görürdünüz...
Ben, bazı kitapların beni çok heyecanlandırdığını söyledim ve saymıştım:
Leon Cahun, Gökbayrak
Ahmet Hikmet Müftüoğlu, Çağlayanlar
Hüseyin Nihal Atsız, Bozkurtlar, Türk Ülküsü...
Osman Turan, Türk Cihan Hakimiyeti Mefkuresi Tarihi
Zeki Velidi Togan, Türklüğünü Muhadderatı Üzerine
Mustafa Kemal Atatürk, Nutuk
Haluk Tarcan, Ön Türk Tarihi
Olcas Süleyman, Az i Ya
Ahmet Bedevi Kuran, Osmanlı Devletinde ve Türkiye Cumhuriyetinde İnkılap Hareketleri...
Bu kitapları saydım ve daha başka kitaplardan da bahsettim. Günay Hocamız," bilim için yeni şeyler duymak ve heyecan duymak büyük bir haslettir... Devam" demişti...
Bana, "okuduğunuz kitaplarda Türk Dili'nin Grameri olarak denk geldiğiniz en eski kitap hangisi" diye sordu...
Ben de, William Strong'un "The Story of The American Boart" adlı kitapta Amerikan Misyoner Okullarında müfredatta öğrencilere "Türkçe Dil Bilgisi Dersi" gördüm.
Haftalık ders çizelgesinde böyle bir ders öğretimi var. Orada bir program gördüm. Başka da görmedim, dedim. Bunun tarihi de 1860'lı yıllar, dedim. Türkçe Dil Bilgisi Ders Kitabı olarak, daha eski bir çalışmaya rastlamadım, dedim. Hocamız, çok mutlu oldu... Düzenli Türkçe Öğretiminde bir dil bilgisi kitabından haberdar olmuştu...
Biz de, Enderun'da öğretilen Türkçe için hangi metinler kullanılıyor, o konuda net bilgim yok, dedim. Bana, önemli bir metin bulursam kendisine haber vermemi salık vermişti. .
Hocamız, İzmir'e çalışıyordu... Sonra, İzmir'den, İstanbul'a gitmiş ve nihayet Ardahan'a geçmiş. Bir vesileyle Ardahan'a olduğunu öğrendim ve kendisiyle Messenger'den haberleşmeye başladık. Bana, dil üzerine tespitlerini şemalar halinde gönderiyordu...
Ben de kendisine sağlıklı olduğu dönemde, en son aşağıdaki metni göndermiştim.
"Hocam, Sizin İstanbul' da Aydın Üniversitesi'nde olduğunuzu biliyorum... Son durumunuzu bilmiyorum.
Her şey gelip geçici... Ömür bitti... Çanakkale 'de dostlarla zaman zaman bir araya gelip sizin de kulaklarınızı çınlatıyoruz... Mustafa Bey' i de takip ediyorum... Güzel şeyler yapıyor...
Sizlere de sağlıklı, huzurlu, mutlu bir ömür dilerim... Halil İnalçık Hoca, ben en etkili eserlerimi sekseninden sonra yazdım... Pes etmeyin devam edin ve yazın, diye öğüt vermişti... Bence siz de yazılı metin verme konusunda  güzel şeyler yapıp 2200'lere de iz bırakmalısınız... Günay Hocalar kolay yetişmiyor... Dil sahasında sizin bakış tarzınızı arkadaşlarıma anlatıyorum... Sözcük alıp verme işi bizi diğer milletlerle yakınlaştırabilir, diye düşünüyorum... Prof. Dr. Mehmet İsmail Hocamız vasıtasıyla tanıştığım  Ukraynalı Prof. Dr. Dmytro Chystiak da sizin bakış tarzınızla dile bakıyor... Diller arası etkileşim ve sosyal yapıya etkileri konusunu çalışıyor ve ayrıca iyi bir şair... Onlarla televizyon programları da yaptım... Aslında, Slav Coğrafyası üzerine sizin başkanlığınızda "dillerde sözcük alımı" konusunda sözlük oluşabilecek çalışmalar da yapılmalı, diye düşünürüm... Kültür Bakanlığı'nın sizi keşfederek böyle bir işe soyunması gerekir, diye düşünürüm...
Milletimiz için çok kıymetli bir bilim adamısınız... Ama, resmi çevreler sizden habersiz... Akademi çevresi de atılım içinde değil...
Bir vesileyle karşılaşsak size bunları söylemek isterdim...  Türk Milletinin bir ferdi olarak da, çok işiniz olduğu inancındayım... Görüşmek dileğiyle baki selamlar, saygılar...
Çanakkale 'den bir isteğiniz olursa lütfen arayın... Selamlar..."
En son yazışmamızda ben bunları yazmıştım...
Sonra, Hocamızın hasta olduğunu öğrendim. Çok üzülmüştüm... Hep iyileşecek ümidi içindeydim... Ama, olmadı!
Türk Milleti, kendisini seven bir alimini yitirdi.
Biz de, iyi bir Dost, iyi bir Ağabey'i yitirdik...
Durağı cennet olsun.
Göz yaşlarımızla...
Dua ile...