Boğazlar sözleşmesinde su yolu olarak Çanakkale Boğazı, Marmara Denizi, İstanbul Boğazı ifade edilir...

 Boğazlar sözleşmesinde su yolu olarak Çanakkale Boğazı, Marmara Denizi, İstanbul Boğazı ifade edilir... Sadece, İstanbul'a kanal yapmakla Boğazlar sözleşmesi delinmez... Niyetleri bu olsa bile hedeflerine ulaşamazlar...
Montreux'nün delinmesi için Kıyı Köy- Enez hattına kanal yapılırsa o zaman tam delinme olur...Bu da başta Rusya olmak üzere Karadeniz'e kıyısı olan ülkelerin güvenliğini tehlikeye atar...
Yine, İstanbul Kanalı yanında, Kavak Çayı-Marmara Denizi Kanalı, Gelibolu Yarımadası için yapılırsa ,  Montreux Anlaşması delinmez;çünkü, Marmara Denizi için de, farklı bir alternatif bulmalılar...
Bu mümkün olmayacağına göre Montreux'yü delmeleri mümkün değil...
O zaman" İstanbul Kanalı yapım sebebi ne olabilir?"diye bir soru sorduğumuzda, aldığımız cevaplar:
1-Bana göre, Türk Halkına gösterilen bir havuç...
2-Biz, Büyük işler yapıyoruz imajını vermek, istiyorlar...
3-Bir de, Sokullu Mehmet Paşa" Volga-Don kanalını" yapamadı, biz yaptık, diyecekler...
Bu bir tercih meselesi...
Şimdi, bazı kısa bilgiler...
1-Marmara Denizi iki yılda, Karadeniz yedi yılda suyunu değiştirebiliyor...
 2-Karadeniz'in ilk yüz metresin de canlı hayat var... Altı tamamen kirli ve yaşam yok...
3-Marmara Denizi de komada...
Şimdi, Marmara Denizine şu an üç yoldan su girişi var ...
1-Dereler, çaylar...
2-İstanbul Boğazı
3- Çanakkale Boğazı...
Yapılacak kanal dördüncü bir  su yolunu oluşturacak...
Bunun" Marmara Denizi üzerine etkisi ne olur?" sorusuna:
 "Bilim Adamları" bu konuyu tam işlemiş değiller, cevabını vermek mümkün...
Bu konuda, bilgiler, bir merkezde toplanarak "çoklu bakış tarzı" oluşturulmamış...
Yine, Karadeniz ile Ege Denizi arasında 75 cm yükseklik farkı var... Karadeniz daha yüksek... Tüm hacim düşünüldüğünde; kanaldan gemilerin geçişinde, Karadeniz'den Marmara Denizi'ne geçişte daha hızlı geçilecek ve Marmara Denizi 'inden Karadeniz'e geçişte ise daha ağır olacaktır...
Derinlik 25 metre olduğuna göre alt akıntı olmayabilir...
Bir de, bir önceki yıl, Çanakkale Boğazı'ndan  geçen gemi sayısı 42 bin kadardı... Geçen yıl bu rakam 39 bin' e düştü... Yani, boğazlardan gemi geçişleri  azalmaktadır... Geçişi azalan boğazlar için gemi trafiğinin yoğunluğundan dolayı  kanal yapıyoruz iddiası "saçma" kalıyor.
 Sadece, ABD Savaş Gemileri Karadeniz' e geçsin, diye biz 11 milyar dolar harcıyacaksak bu fakir millete yazık etmiş oluruz... ABD için, elin oğlu için, bu külfete girmek yanlış olur...
 Hayır! 
Biz, rant için "Miami gibi sayfiye yeri ve doğa merkezi kurup zengin, bir milyon kişiyi burada yaşatıp yoksul halktan uzaklaştırıp cenneti bu dünyada yaşatmak istiyoruz"  görüşündeyseniz, bu da yanlış olur, derim...
Bizim zenginlerimizle dünyanın sayılı zenginlerine ortak bir şehir kuruyoruz, diyorsanız;bu da en az altmış milyon Türk'e( yoksulluk sınırı altında olan nüfus) hakaret olur...
İslamın kucaklayıcı tavrına ihanet olur, derim...
Kanalın yer kabuğuna etkileri nedir? Sorusu da, havada kalıyor... Meseleye çok yönlü bakmak gerek...
Harcanacak para da az değil...
Bu para, çok büyük bir para...
Buradaki rant, Türkiye'de" farklı bir zengin tabakası"nı da, oluşturur... Yine, parayı kullanmayı bilmeyenlerin elinde bu para, toplumsal çürümeye sebep olur, derim....
Devleti ve  belediyeleri soyarak elde edilen kara para, toplumsal çürümeye sebep olmuştur... Bu yüzden bu kara para, kanal ve çevresi için İstanbul'u büyük bir fuhuşhane'ye çevirebilir... Seks turizmi görevi icra edebilir... Bu da Türk aile yapısını çökertir... Ben, "fuhuş meselesinde de, ciddi bilimsel araştırmalar var mı?" diye inceledim... Bir kaç tane çalışma gördüm...
Türkiye'de üniversiteler bu konuda da sessiz... Kanal İstanbul, sosyalpsikolojik yapımızı da alt üst edecektir, derim...
2002'de 30 bin kişilik bir topluluğu kapsayan fuhuş sektörü, günümüzde 350 bin kişilik bir topluluğa yükselmiştir...neredeyse on iki misli artmıştır... Bence, bu konularda, "Türkiye Durum Raporu" hazırlanmalıdır...
İç işleri Bakanlığının tespitlerine de ulaşmak gerekir... Şimdilik, bu mümkün görülmemektedir...
Bir de, muta nikahıyla yaşayan, ikinci evleri olan müselmanların ellerini ovuşturarak" taze sermaye gelecek" diye çok mutlu olduklarını görmemek için kör olmak gerekir ... Yani, her anlamda çözülmeye doğru gidiyoruz...
Bence, "Kanal İstanbul" üzerinde daha çok tartışmalıyız...
Şimdilik bu kadar.
Bilgi edinmeniz dileğiyle...
******
Düşünmeye, okumaya, yazmaya ve konuşmaya devam