Metin Sertbaş, Tarihten notlar kısmında önemli bir konuyu paylaştı. Bende sizlerle paylaşmak istedim. 486 yıl önce ne olmuş öğrenmekte fayda var.

Metin Sertbaş, Tarihten notlar kısmında önemli bir konuyu paylaştı. Bende sizlerle paylaşmak istedim. 486 yıl önce ne olmuş öğrenmekte fayda var.
Bilgi edinmeniz dileğiyle…
Kanuni Sultan Süleyman Tarafından Davet Edilen Barbaros Hayreddin Paşa’nın Donanmasıyla İstanbul’a Gelişi Ve Kanunî’nin Huzuruna Kabul Edilişi:
 
Vezir-i-a’zam İbrahim Paşa’nın Haleb’e vardığı gün Türk denizciliğinin şanlı pîri ve Cezâyir hükümdarı Barbaros Hayrüddin de Akdeniz milletlerini dehşet içinde bırakan donanmasıyla İstanbul’a gelmiştir. — «Sultan Hayrüddin Hızır» ın doğum tarihi, ailesi, milliyet ve memleketi için 1466-1467=871 vukuâtına, Yavuz’la ilk münasebeti için 1518=924 vukuâtının «25 Temmuz» fıkrasına, Yavuz devrinde Osmanlı devletine inkıyâdı için 1519=925 vukuâtının «15 Mayıs» fıkrasına, Amiral Andrea Doria’nın Türk sâhillerine ilk taarruzunda Kanunî’nin ona karşı Barbaros’tan istifâde etmiye karar vermesi için 1532=939 vukuâtının «21 Eylül» fıkrasına ve o büyük kahramanımızın bu tarihten 13 sene sonra irtihâli için de 1546=953 vukuâtının «4 Temmuz» fıkrasına bakınız. — Barbaros Hayrüddin’in İstanbul’a gelişi Kanunî’nin dâvetinden dolayıdır: Bu dâvetin sebebi, 1532=939 tarihinde ve Kanunî’nin Alman seferi esnâsında imparator Charles-Quint’in emriyle imparatorluk amirali meşhur Andrea Doria’nın Yunanistan’la Mora’daki Türk limanlarından İnebahtı=Lepanto, Patras ve Koron kalelerini ânî bir baskınla zaptetmiş olmasıdır; bu baskın, Almanya imparatorluğuna karşı karadaki mücâdelelerden sonra deniz mücâdelesinin de başlamasına sebeb olmuş ve Sultan Süleyman işte bundan dolayı Sinan-Çavuş’la Barbaros’a bir «Hatt-ı Şerîf» gönderip:
 
— İspanya’ya sefer murâdumdur; bir yarar âdemi yerine koyup gelesün; eğer muhâfazaya kaadir kimse yoğ ise i’lâm idesün!
 
Şeklinde bir emir vermiştir. — Cezâyir’i tahkim edip sonradan «Paşa» rütbesini alan Hasan Ağa ismindeki evlâtlığını ve bir rivâyete göre de Ramazan-Çelebi isminde bir kumandanını muhâfız bırakan Barbaros muhtelif rivâyetlere nazaran 44, 40 ve hattâ 20, 19 veyâhut 18 gemiden mürekkep bir filo ile Cezâyir limanından şimalişarkîye hareket edip Sardinya ve Elba adalariyle Genova sâhillerini yıkıp yaktıktan ve bir hayli ganîmet ve esir aldıktan sonra cenubuşarkîye doğru inerek İtalya ile Sicilya adasının arasındaki Messina boğazının açıklarında ve Messinalıların gözleri önünde 18 gemiden mürekkep bir düşman filosunu mağlûp edip hepsini yakmış ve ondan sonra da Andrea Doria’nın Mora sâhillerinden kaçıp Preveze limanına ilticâ ettiğini haber alarak üzerine yürümüşse de bu hareketten telâşa düşen Doria büyük bir sür’atle Adriyatik denizine doğru kaçarak Brindisi limanına ilticâ etmek mecburiyetinde kalmıştır! Bu vaziyet üzerine Barbaros Andrea’nın tâkibine 25 gemi göndermiş, bu Türk filosu düşman donanmasından geri kalan yedi gemiye hücum edip beşini kaçırmış ve ikisini de zaptetmiştir. — Barbaros bu muvaffakiyetli alan hareketinden sonra Zanta adasının önünden geçip cenuba doğru yoluna devam ederek Navarin limanında Kapdan-ı-Deryâ Kemankeş-Ahmed Paşa kumandasındaki Osmanlı donanmasiyle birleşmiş, bu münasebetle Osmanlı donanması Cezâyir’in şanlı Türk Sultanını selâmlamış ve ondan sonra da iki donanma bir arada Çanakkale boğazından geçerek İstanbul limanına gelmiştir. — Akdeniz milletleriyle devletlerini yıllardanberi dehşet içinde titreten büyük Türk kahramanının şerefine donanmış pâyıtahta gelişi İstanbul tarihinin unutulmaz günlerinden sayılır: Sâhillere yığılan İstanbulluların yüreklerinden kopan alkış tufanları, karadan ve denizden atılan topların gümbürtüleri ve Mehter takımlarının selâm havaları birbirine karışırken en meşhur Türk kapdanlarından 18-19 kahramanla karaya çıkan muhterem Barbaros halkın tükenmez duâlarıyla minnet ve şükrân tezâhürleri içinde At-meydanı’nda ikametine tahsis edilen Kemankeş-Ahmed Paşa sarayına ve bir rivâyete göre Tersânede hazırlanan daireye inmiştir: Bu iki rivâyeti, Barbaros’un At-meydanı’ndaki saraya ve maiyyetindeki kahramanların da Tersâne’ye müsâfir edilmiş olmak ihtimâliyle te’lif etmek de kabildir. — Barbaros Hayrüddin bu sefer İstanbul’a çok mühim bir şahsiyet getirmiştir: Bu adam Tunus’da saltanat süren «Benî-Hafs» hânedanından «Er-Reşîd» isminde bir prenstir ve o sırada Tunus hükümdarı olan ve «Mûlây-Hasan» diye şöhret bulan «Ebu-Abdullah Hasan»ın kardeşidir. Zâlim ve sefîh bir hükümdar olan Mûlây Hasan 1525=932 tarihinde babası «Beşinci Muhammed»in yerine tahta çıktığı zaman 22 yâhut 34 veyâhut 45 kardeşinin hepsini öldürmüş ve ancak işte bu «Reşîd» aşîretlere ilticâ edip canını kurtarmıştır: Zâlim ve ahlâksız kardeşinin müslüman Türklere karşı Almanya imparatorluğuna istinâd etmesine mukabil Türk himâyesini te’min etmek istiyen bu prens de nihayet Cezâyir’e gelip Barbaros’a ilticâ etmiş olduğu için, Tunus meselesinde kendisinden istifâde edilmek üzere bu sefer İstanbul’a getirilmiş ve Kanunî’ye âdetâ bir ölke serveti değerinde hediyeler getirmiştir; şanlı Gazi’nin zafer ganîmetlerinden olan bu canlı ve cansız hediyeler şöyle sıralanır: En önde altın kupalarla gümüş sürâhiler taşıyan 200 seçme esir, bunların arkasından altın torbaları taşıyan ve muhtelif Avrupa milletlerinden esir alınan 30 asilzâde, daha sonra altın ve gümüş para torbaları taşıyan 200 genç köle, ondan sonra boyunlarında kıymetli gerdanlıklar parlıyan ve omuzlarında sırmalı kumaşlar taşıyan 200 esir çocuk, bunların arkasından altın ve gümüş tepsiler taşıyan ve Avrupa milletlerinin en güzel kızlarıyla kadınlarından seçilen 200 esire, daha arkada ipekli kumaş denkleri taşıyan 100 deve ve en arkada zincirlerle bağlı her türlü Afrika hayvanları geçirilmiştir.
 
İsmail Hami Danişmend, İzahlı Osmanlı Tarihi Kronolojisi, Cilt 2