Yaz kış demden yürüyüşler gerçekleştiren Biga Tabanvay Doğa Yürüyüş Grubu'nun (BİGTAY) bu hafta da üyelerini yürüyüşte topladı. Doğa severler, Biga’nın Akkayrak köyünde yürüdü. Doğaseverler, köyün eşsiz güzellikleri içerisinde yürüyüşünde çekilen fotoğraflar çok beğenildi. Yürüyüş hakkında bilgi veren BİGTAY üyesi Toprak İlmi Ekoloji Uzmanı Dr. Muhammet Akkaya, “BİGTAY olarak bugün Akkayrak köy meydanından yola çıkarak Biga’nın tek doğal Kızılçam korusu içerisinden yürümeye başladık. Biga ormanlarının % 70 kadarı genç meşe ormanlarından oluşur. Önceki yıllarda orman köylerinin zati yakacak odununun karşılanması amacıyla köy mülki hudutları içerisindeki meşe ormanları bölümlere ayrılır, o yıl kesilmesi gereken kısımlardan kesmek isteyen köylülere makta adı altında alanlarda odun kesmesine izin verilirdi. Bu odunlar fiyat açısından epeyce avantajlı idi. Baltalık adı verilen bu işletim şeklinin amacı orman köylerinin mülki hudutlarındaki ormanlara sahip çıkmaları, orman varlığının gelecek nesillere aktarılması idi. 2006 yılına kadar böyle traşlama kesilen meşe baltalıkları 2006 yılında AB kriterlerine göre koruya dönüştürülmesi amaçlanarak sadece sıklık bakımı ve ilk aralama bakımı şeklinde ormanlara bakım yapılması orman köylerinin zati yakacak ihtiyacının bu bakım çalışmalarından çıkan odunlardan karşılanması benimsendi. Böylece meşe ormanları traşlama kesimden kurtularak Koru ormanı olarak idare müddetinin sonuna kadar yaşama hakkını elde etti. Dört tarafında meşe ormanları bulunan Akkayrak çamlığı Muhafaza ormanı olarak orman amenajman planında yerini aldı. Akkayrağı bütün güzelliği ile sarmalayan kızılçamların arasında çok az da olsa karaçam karışık durumdadır. Karaçam genelde yüksek mıntıkaların ağacı olmasına rağmen Akkayrak kızılçamlarının (50-200 m arasında yer almaktadır) arasında yaşama imkanını bulmuştur. Bu hali ile korunması önem arzeden doğa parçaları arasında yer alması gerektiği kanaatindeyiz.
Yürüyüşümüze yaşlı kızılçamların arasından kuş sesleri arasında devam ederek genç meşelerin arasından ilerledik. Meşe odunlarından odun kömürü üreten işletmecilerin ocaklarından gelen kömür dumanı kokusunu içimize çekerek Harmanlık altından Oba mevkiine çıktık. Doğa’dan faydalanmak isteyen birkaç kişinin barakaları arasından ilerleyerek Fakara dereye ulaştık. Fakara Dere Bakacak Çiftliği köyünün çok eskilerde kullandığı Fakara tarla tarafından ve Elmalı Köyüne doğru uzanan dere kollarından akan suları Akkayrak Köyünün altından Kocabaş çayına akıtmaktadır. Derede kuş seslerine su şırıltısı eklenince keyfimize diyecek yoktu. Dere vejetasyonu içerisinde bulunan meşelerin, çınarların arasında kızılcık, çitlembik ağaçları biyoçeşitliliğinin zenginliğine işaretti bence. Su şırıltıları eşliğinde Fakara derenin taşlı yatağı içerisinden bir zamanlar Akkayrak Köylüleri tarafından sulama amaçlı yaptıklarını düşündüğümüz beton bende ulaştık. Eşyükselti eğrilerine paralel olarak eğimsiz veya çok az eğimli olarak inşa edilen ark üzerinden köye yaklaştık. Köyde sebze meyve üretimi için sulama amaçlı yapılan ark bir zamanlar köylünün ihtiyacını karşılamışken bizim de dere içerisinden köye ulaşımımızı sağladı. Köyün içme ve kullanma su ihtiyacının karşılanması amacı ile dere içerisinde yapılan su deposunun üzerindeki küçük şelale bizi baya neşelendirdi. Buradan geri dönerek Akkayrak Köyü’ne ulaştık. Köyün sokaklarında yürürken evlerinden bizi merakla izleyen Akkayraklılara selam vererek İsa amcanın  evini bulduk en sonda. Bizi görünce heyecanlanan İsa amca evinin kapısını bize açtı. Avludan içeri girdiğimizde Akkayrak korusunun ve meşe ormanlarının manzarası karşısında heyecanımız kat kat arttı. 80 yaşındaki İsa amcanın eşinin üç ay önce ölmüş olduğunu öğrenmemiz bizi üzdü. Allah sağlıklı uzun ömürler versin İsa amcamıza. Biga’nın her köyünün büyüleyici güzelliğini görmek ve üç beş saat da olsa yaşamak bize çok iyi geldi" dedi.

Turgut Engin
Foto: BHA