Kahramanmaraş'ta merkezli depremler ardından binlerce insan enkaz altından çıkartıldı. Depremlerden sonra uzun süre açlık yaşayan depremzedelerde bir Refeeding sendromu adını verilen bir sendrom görülebiliyor. Bu sendrom hakkında bilgi veren Diyetisyen Bihter Taşdelen ayrıntılı şekilde değerlendirdi.
 
Diyetisyen  Bihter Taşdelen; ‘’Refeeding (Yeniden besleme) sendromu, uzun süreli açlık veya yetersiz beslenmeden sonra hızlı yeniden beslenmeden kaynaklanan elektrolit ve metabolik bozuklukları içeren, hayatı tehdit eden ciddi bir durumdur. Kaslarınızı, akciğerlerinizi, kalbinizi ve beyninizi etkileyen tehlikeli komplikasyonlara neden olabilir. Uzun süre açlığa maruz kalmış kişilerde, besin maddelerinin eksikliği ve açlığa eşlik eden hormonal değişiklikler nedeniyle bir katabolizma (vücuttaki doku ve organların parçalanması) süreci başlar. Yetersiz beslenme substratları, yağ asitleri, glikojen (büyük ölçüde karaciğerde ve kaslarda depolanan glikoz polimerleri) ve proteinlerin yanı sıra vitaminler ve hücre içi elektrolitler gibi tükenmiş enerji rezervlerini içerir. Yeniden besleme sendromuyla ilgili en önemli hücre içi elektrolit fosfordur. Fosfor, vücuttaki tüm hücrelerin tüm temel işlevlerini yerine getirmesi için ihtiyaç duyduğu enerjiyi sağlayan adenozin trifosfatın (ATP) en önemli bileşenidir.’’dedi.
 
‘’Ağır vakalarda ölümler görülebilir’’
‘’Vücut aniden besin almaya başladığında, katabolik durumdan anabolizmaya (doku ve organların yeniden yapılması) geçer.’’ diye sözlerine devam eden Taşdelen; ‘’ Karbonhidratlar, tüketilen makro besinlerin büyük çoğunluğunu oluşturur ve aç kalan bireyler karbonhidrat tüketmeye başladığında insülin salınır. İnsülin, anabolik özelliğe sahiptir, vücut hücrelerine fosfor, potasyum ve glikozun geçişinde görev alır. Bu, vücudun daha aktif olan hücreleri ve dokuları tarafından ihtiyaç duyulan fosforu daha da tüketebilir. Beyin, kaslar (kalp ve diyafram) ve kırmızı kan hücreleri gibi kanımızdaki hücreler çeşitli nedenlerle fosfora bağımlıdır ve bu nedenle bu dokular hızla bozulmaya başlayabilir ve bunun sonucunda:· Beyin disfonksiyonu· Kan hücrelerinin yırtılması· Anormal kalp ritimleri· Azalmış kalp kontraktilite (kalp yetmezliği)· Diğer organ disfonksiyonu· Ağır vakalarda ölümler görülebilir. Ayrıca yeniden besleme sendromu aşağıdakilerle karakterize edilir:· Hipofosfatemi (düşük fosfor)· Hipokalemi (düşük potasyum)· Solunum yetmezliği· Şişme ile kalp yetmezliği· Rabdomiyoliz (kas yıkımı)Hemoliz (kan dolaşımında dolaşırken kan hücrelerinin yırtılması)· Nöbetler’’
 
 
KİMLER RİSK ALTINDA?
Riskler hakkında bilgiler veren Taşdelen; ‘’Aşağıdaki ifadelerden biri veya birkaçı sizin için geçerliyse risk altında olabilirsiniz:Vücut kitle indeksiniz (VKİ) 16'nın altındaysa Son 3- 6 ayda vücut ağırlığınızın %15'inden fazlasını kaybettiyseniz. Son 10 veya daha fazla gün boyunca çok az ya da hiç yiyecek tüketmediyseniz veya vücuttaki normal süreçleri sürdürmek için gereken kalorinin çok altında tükettiyseniz. Kan testinizde, serum fosfat, potasyum veya magnezyum seviyelerin düşük çıktıysaAşağıdaki ifadelerden iki veya daha fazlası sizin için geçerliyse de risk altında olabilirsiniz: Vücut kitle indeksiniz (VKİ) 18.5'in altındaysa Son 3-6 ayda vücut ağırlığınızın %10'undan fazlasını kaybettiyseniz. Son 5 veya daha fazla ardışık gün boyunca çok az yiyecek tükettiyseniz veya hiç tüketmediyseniz Alkol kullanım bozukluğu, insülin, kemoterapi ilaçları, diüretikler veya antasitler gibi bazı ilaçları kullanma geçmişiniz varsa,Bu kriterlere uyuyorsanız, hemen acil tıbbi yardım almalısınız.’’ dedi.
 
REFEDING SENDROMU TEDAVİSİ
Taşdelen; ‘’Yeniden besleme sendromu ciddi bir durumdur. Acil müdahale gerektiren komplikasyonlar aniden ortaya çıkabilir. Sonuç olarak, risk altındaki kişilerin bir hastanede veya özel bir tesiste tıbbi gözetime ihtiyacı vardır. Gastroenteroloji ve diyetetik alanında deneyimli bir ekip tedaviyi denetlemelidir. Yeniden besleme sendromunu tedavi etmenin en iyi yolunu belirlemek için araştırmaya hala ihtiyaç vardır. Tedavi genellikle temel elektrolitlerin değiştirilmesini ve yeniden besleme sürecini yavaşlatmayı içerir. Kalorilerin yenilenmesi yavaş olmalı ve tipik olarak ortalama vücut ağırlığının kilogramı başına yaklaşık 20 kalori veya başlangıçta günde yaklaşık 1.000 kalori olmalıdır. Elektrolit seviyeleri sık kan testleri ile izlenir. Vücut ağırlığına dayalı intravenöz (IV) infüzyonlar genellikle elektrolitleri değiştirmek için kullanılır. Ancak bu tedavi şu kişiler için uygun olmayabilir:-Bozulmuş böbrek fonksiyonu-Hipokalsemi (düşük kalsiyum)-Hiperkalsemi (yüksek kalsiyum)Ek olarak, sıvılar daha yavaş bir oranda yeniden verilir. Sodyum (tuz) replasmanı da dikkatle izlenebilir. Kalple ilgili komplikasyon riski taşıyan kişilerde kalp takibi gerekebilir.’’ şeklinde ifade etti. 
 
 
Bünyamin Nami Tonka