Türkiye genelinde ilk defa uygulamaya konulan sistemle öğrenciler ilk ara tatile çıktı. Ara tatili değerlendirecekleri gideceği yerlerin başında ise Çanakkale geliyor. Çanakkale’de bu mevsimde gidecekler yerin başında ise şu yerler geliyor.
 
Milli Eğitim Bakanlığı, öğrencilerin daha sık ve kısa aralıklarla tatil yapması için bu sene yeni bir uygulama başlattı. Uygulama kapsamında öğrenciler uzun süre tatil yapıp öğrendiklerini unutmayacak, ayrıca tatil yaparak dinlenme imkanı bulacak. Bu kapsamda Çanakkale’de binlerce öğrenci dünden itibaren ilk ara tatile başladı. 18-22 Kasım tarihleri arasında tatil yapacak öğrenciler, hafta sonu ile birlikte 9 günlük tatile girdi. 9 günlük tatili fırsat bilen vatandaşlar, tatil için plan yapmaya başladı. Doğal güzellikleri, tarihi dokusu,  termal otelleri gibi imkanlarla Çanakkale vatandaşlar unutulmaz bir tatil fırsatı sağlıyor.

BOZCAADA
Ünlü filozof Heredot'un ''Tanrı, insanlar uzun ömürlü olsunlar diye Bozcaada'yı yaratmış.'' dediği turistik ada, antik dönemlerden bugüne pek çok uygarlığı topraklarında barındırması dolayısıyla hem tarih ve kültür hem de deniz turizmi açısından önemli potansiyeli barındırıyor.
Külltür ve Turizm Bakanlığından turizm belgesi bulunan 5 tesisin 60 odada 126 yatakla hizmet verdiği Bozcaada, belediyeden işletme belgesi olan 53 tesis, 633 oda ve 1390 yatak ile de konuklarını ağırlıyor. Çeşitli büyüklükteki 139 pansiyon, 835 oda ve 1904 yatak kapasitesiyle hizmet sunuyor. Türkiye'nin en büyük adası konumundaki Gökçeada'da ise turizm belgeli 10 tesis, 186 oda ve 378 yatak kapasitesi bulunuyor.
Yaz aylarında rüzgar sörfü tutkunlarının mekanı haline gelen adada belediye belgeli 14 tesis, 266 oda ile 633 yatak, özellikle taş evlerde oluşturulan 26 pansiyon, 189 oda ile 459 yatak kapasitesi yer alıyor.

TÜRKİYE’NİN 3’ÜNCÜ BÜYÜK ADASI
Bozcaada (Yunanca: Tenedos), Türkiye'nin 3. büyük adası, bu ada üzerinde yer alan, Çanakkale iline bağlı ilçe. Adanın (ve ilçenin) yüzölçümü 40 km², anakaraya uzaklığı 6 km'dir. Resmi nüfusu 2.543 olup, kışları 1.000 civarına düşer, yazları ise 5.000'e çıkar. Şarap üretimi, balıkçılık ve özellikle 1990'lardan itibaren turizm başlıca iktisadi etkinliklerdir. Bozcaada, şaraplık üzümleri ve şaraplarıyla ünlüdür. Adanın büyük kısmı bağlarla kaplıdır. Az miktarda tahıl, baklagiller ve meyve yetiştirilir. Haziran 2000'de Batı Burnu civarında 10.2 MW gücünde 17 türbinden oluşan bir rüzgâr enerjisi santrali kurulmuştur. Kurulduğu tarih itibariyle adanın enerji ihtiyacının yaklaşık 30 kat fazlasını karşıladığından, karaya elektrik iletmektedir. Turizme zarar vermemek amacıyla santralin ürettiği elektrik yeraltı kablolarıyla aktarılmaktadır. Adada yetişen gelincik çiçeklerinden az miktarda üretilen şerbet ve reçeller daha çok turistlere satılır. Ayazma plajı, ince kumu ve uzunluğu nedeniyle önemlidir. Bunun dışında da çeşitli kumsallar vardır. 26-27 Temmuz tarihlerinde geleneksel bağbozumu şenlikleri yapılır. Bozcaada Kalesi ve kasabasının eski evleri de turistik açıdan ilgi çekicidir. Ada kıyıları balıklar için doğal bir sığınak ve üreme bölgesidir. Bu yüzden ada etrafında trolle avlanma yapılamaz. Amatör balıkçılar tarafından büyük rağbet görmektedir. Adada konaklamak için en ucuz ve yaygın imkân pansiyonlardır. Gerek Türk gerekse Rum mahallelerindeki tarihi evler adalı aileler tarafından turistlere kiralanır. Küçük oteller de vardır. Bozcaada'da yerleşim 14.yy'ın son yıllarında adanın tümüyle boşaltılmasıyla kesintiye uğramıştır. 15.yy'ın ortalarında ada Osmanlı yönetimine girdiğinde boş olduğu yönünde belgeler vardır. 20. yüzyıl başında nüfusun yarısından biraz fazlasını Rumlar oluştururken, bugün adada sadece 15 kadar Rum kalmıştır. Bu nüfus azalmasının nedeni olarak Rum azınlığın bir 'yıldırma' siyasetiyle kaçırıldığını öne sürenler vardır. Azınlığı yıldıran unsurlar arasında 6-7 Eylül Olayları, Kıbrıs Sorunu, toprakların düşük bedelle kamulaştırılması, Lozan Antlaşması'nda azınlıkların haklarının korunmasına ilişkin maddelere Türk hükümetlerinin uymaması, daha büyük bir Rum toplumu barındıran komşu Gökçeada'daki Rumların göç etmesi sayılmaktadır. Özellikle, Lozan Antlaşması'nın 14. maddesi uyarınca, adadaki güvenlik güçlerinin yerel halktan müteşekkil olması kuralına Türkiye'nin uymadığı iddia edilmektedir. Bu iddialara karşılık, Rumlar (belki kısmen) iktisadi nedenlerle göç etmiş olabilirler. Adadan ayrılan Rumlar Türkiye dışına göç etmiştir. Bu göç 1970'ten sonra hızlanmıştır. Adada faal durumda üç cami ve bir kilise bulunmaktadır. Ayrıca Türkiye'nin köyü olmayan tek ilçesidir. Bozcaada, Türkiye'nin köyü olmayan tek taşra (il merkezi dışı) ilçesidir. Adanın batı burnunda bulunan Polente deniz feneri ve rüzgar gülleri, enerji santralinin işletmeci kuruluşu tarafından 2007 yazında ziyarete kapatılmıştır. Sebep olarak ise rüzgar güllerine sprey boyayla yazı yazılması gösterilmiştir.  Daha sonra ziyaretçiler alternatif bir yolla Polente Fenerine giderek burada Gün Batımını seyretmekte hatta buraya Gün Batımı turları düzenlenmektedir.

ADA SOKAKLARI
Bozcaada’nın bir zamanlar ortasından geçen bir dere adada birlikte yaşayan Rum ve Türklerin mahallelerini ayıran doğal bir sınır görevi görüyormuş. Dere kaybolmuş olsa da mimari yapıdaki değişiklik sizlere Türk tarafında mı Rum tarafında mı olduğunuzu hissettiriyor. Kıvrımlı sokakları ve ahşap evleri ile kendini belli eden Türk tarafının karşısında bakımlı evleri ve yeşil ağırlıklı sokaklarıyla Rum kesimi bulunuyor. Eskilerde ağırlıklı olarak balıkçılıkla uğraşan ada; Arnavut kaldırımlı taş sokakları, dört mevsim dinmeyen rüzgarı ve rengarenk çiçekleri ile halen şirin bir balıklı kasabası görünümünü koruyor. Fotoğraf çekmeyi sevenleri cezbedecek denli güzel olan ada sokaklarında beyaz gözleri ve gri ensesi ile dikkat çeken küçük yapılı ve tiz sesli Bozcaada kargalarını da görebilirsiniz.

BOZCAADA KALESİ
Bozcaada’nin zengin geçmişinin bir nişanesi olan Bozcaada Kalesi, feribotla yaklaşırken sizi ilk selamlayan yapı oluyor. Fenikeliler, Cenevizliler ve Venedikliler tarafından da kullanılan kale, Türkiye’nin en iyi korunan kalesi olmasıyla da tanınıyor. Bugünkü haline Fatih Sultan Mehmet zamanında yıkıntılar üzerine inşa edilmesi ile ulaşan kale en çok zararı Osmanlı–Venedik arasında geçen mücadeleler sonunda almış. Köprülü Mehmed Paşa döneminden sonra büyük bir onarımdan geçmiş ve 2. Mahmut zamanında neredeyse yeniden inşa edilmiş. Bozcaada gezilecek yerler listesinde ilk sıralarda yer alan kale, festival zamanlarında konser mekanı olarak kullanılıyor. Geçmişte Bozcaada’da yaşayanlara güven verdiği gibi günümüzde de ziyaretçilerini kendine hayran bırakıyor.

ŞARAP FABRİKALARI
Şarapçılık geleneği çok eskilere dayanan Bozcaada’da şarap fabrikaları adanın vazgeçilmez yapıları arasında geliyor. Bozcaada’nın üç eski şarap üreticisinin fabrikaları ada merkezinde yer alıyor. Son yıllarda açılan fabrikalar ise ada merkezinin dışında bulunuyor. Haziran ayının son haftasında düzenlenen Şarap Tadım Günleri‘nde fabrikalara turlar düzenleniyor. Enfes şarapları tadacağınız gezilerde geleneksel şarap yapımı hakkında pek çok bilgi de edinebilirsiniz.

AYAZMA MANASTIRI
Rum azize Aya Paraskevi adına yapılan Ayazma Manastırı; çift oluklu tarihi bir çeşme, 8 yaşlı çınar ağacı ve 2 tane tek katlı yapı ile birlikte adanın güney kısmında yer alan ayazma bölgesinde yer alıyor. Yunanca “hagiasme” kelimesinden gelen ayazma kutsal su anlamına geliyor. Türkiye’nin çoğu bölgesinde doğal su kaynaklarının bulunduğu bölgelere ayazma deniyor. Rum Ortodoks cemaatine ait olan manastır, 1734 yılında Manolaki Manolidis tarafından yaptırılmış. Sadece özel günlerde ibadete açık olan manastırın bahçesinde yer alan asırlık çınar ağaçları piknikseverlerin akınına uğruyor. Tarihi çeşmeden bir kez su içenin artık adalı olacağına dair bir inanış da bulunuyor. Manastırın alt kısmında ise bir dilek mağarası yer alıyor.
               
EN BÜYÜK ADA: GÖKÇEADA
Ülkemizin, en batı ucu olan İnce Burun’un(İncir Burnu) da yer aldığı, yine ülkemizin  en büyük adası olan Gökçeada, Çanakkale iline bağlı bakir bir güzellik olarak karşımıza çıkar. Turizm açısından bölgenin bir başka tatil cenneti Bozcaada’nın  gerisinde kalsa da, gerek koyları, gerek tarihi ve gerekse de üzüm bağları ile güzellik açısından Bozcaada’dan geri kalır bir yanı yoktur. Aslında ilginin az olmasında en büyük etken ulaşımın zor olmasıydı diyebiliriz. Olmasıydı dedik zira artık Gökçeada Havalimanı sayesinde çok daha kolay ulaşılabilen bir adadır.
Adada yerleşimin Tarih öncesi devirlere kadar uzadığı sanılıyor ancak o dönemlere ait çok fazla kaynak yok. Antik dönemdeki adı Yunanca tanrı yiyeceği anlamına gelen Ambrosia kelimesinden türetilen (İmroz) İmbros’tur. Mitolojik kaynaklarda Truva Savaşlarında Truva Antik Kenti’nin Müttefikleri arasında olduğundan bahsedilmektedir.
 
Eski Çağ doğu-batı ticaret yolları üzerinde geçiş noktası diyebileceğimiz bu önemli ada tarih boyunca birçok milletin kontrolü altına girmiştir. Tıpkı Bozcaada gibi buranın da ilk sakinleri Pelasglar’dır. İstanbul’un savunması Çanakkale’den başlar düşüncesi ile 1456 yılında Fatih Sultan Mehmet tarafından fethedilene kadar; Atinalılar, Persliler, Büyük İskender öderliğindeki Makedonlar, Romalılar, Bizanslılar ve Cenevizliler gibi farklı farklı milletlerin arasında el değiştirmiştir . Balkan Savaş’ı sonucunda Yunanistan’ın eline geçen ada,1923 yılında Lozan’ın yürürlüğe girmesiyle Türkiye Cumhuriyeti topraklarına katılmıştır. Her yıl 22 Eylül tarihinde adanın Türkiye’ye bağlanışı kurtuluş günü olarak kutlanmaktadır.

GÖKÇEADA RUM KÖYLERİ
Dereköy, Kale Köy, Tepeköy, Zeytinli, Eski Bademli adanın Rum köyleridir. Kentsel sit alanı olan bu köylerin mimari dokusu koruma altındadır. İlçe merkezine 3 km mesafedeki Zeytinli bir yamaca kurulmuştur. Adanın ünlü dibek kahvesinin sunulduğu kahvehaneler burada yer alır. Adanın en eski kilisesi Agios Georgios kiliseside buradadır. 4 km. uzaklıktaki Eskibademli’de ki Meryemana Kilisesi, çamaşırhane ve eski okul binası ilgi çekicidir. Yine ilçe merkezine 4 km. uzaklıktaki Kaleköy yazları ilçenin en hareketli mekanlarından biridir. Adını Bizans Dönemi kale kalıntılarından alır. Köyde, küçük kilise olarak bilinen Agios Nikolaos Kilisesi ve Agia Marina Kilisesi vardır. 10 km uzaklıktaki Tepeköy adanın en yüksekteki köyüdür. Panagia ve Agia Maria adıyla bilinen iki kilisesi vardır. 16 km uzaklıktaki Dereköy en büyük Rum köyüdür ancak evlerin çoğu boştur. Bir zamanlar köy kadınlarının çamaşırlarını birlikte yıkadıkları tarihi çamaşırhanesi ilgi çekicidir.

ÇANAKKALE ŞEHİTİLKERİ
Tarihin en kanlı savaşlarından biri olan Çanakkale Savaşları’nın yaşandığı, binlerce şehidin mezarı olan Gelibolu Yarımadası, tatilcilere tarihi yeniden yaşama imkanı sağlıyor. .Dünya Savaşı’nda İtilaf Devletleri kuvvetleri “Yenilmez Armada” ile 18 Mart 1915’de denizden harekâta başlamış ancak boğazı geçemeyince, 25 Nisan 1915’te yarımadaya çıkarma yapmış, böylece 8,5 ay sürecek olan kara savaşları başladı.  Gelibolu’da Seddülbahir, Ertuğrul, Morto, İkizkoyları, Alçıtepe, Kerevizdere, Zığındere, Arıburnu, Conkbayırı, Kocaçimen, Kanlısırt, Anafartalar ve Suvla koyları Çanakkale Savaşları’nın yapıldığı alanlardır. Bugün bu bölgelerde kahramanlıkları unutmamamızı sağlayan şehitlikler bulunmaktadır. 37 Türk anıtı ve şehitliği, Fransız, İngiliz, Avustralya ve Yeni Zelanda’ya ait de 33 anıt ve mezarlık bulunmaktadır.

ONBAŞI SEYİT ANITI
 Deniz savaşı sırasında Queen Elizabeth ve Ocean zırhlılarının açtığı ateş devam ederken topun mermiyi kaldıracak olan vinci parçalanınca Seyit Onbaşı, 275 kilogramlık mermiyi sırtlayarak topa yerleştirmiş ve ateşledi. Ocean’ı dümeninden vurmayı başararak sürüklenerek mayınlara çarpmasını ve batmasını sağladı. Daha sonra Kurtuluş Savaşı’na da katılan Seyit Onbaşı’yı anmak için mermer bir kaide üzerine 275 kg.lık bir mermiyi taşıyan bronz heykeli yerleştirildi.

ÇANAKKALE ŞEHİTLERİ ANITI
Bölgedeki şehitlerin anısına Çanakkale Şehitleri Abidesi tam Gelibolu Yarımadası’nın ucunda deniz kenarına dikilmiştir (41.70 m). Anıtın çevresinde savaştan bazı bölümler kabartma olarak görselleştirilmiştir. Anıtın tam ortasında durunca tam tepede ayyıldızlı bayrağımız yer almakta. Bugün Çanakkale’ye karadan ve denizden gelirken tam uçta görünen bu anıt, Türk askerinin kahramanlıklarını hatırlatır.

57. PİYADE ALAYI ŞEHİTLİĞİ
Kara savaşlarında siperlerin birbirine 5 metre kadar yaklaştığı, stratejik olarak çok önemli olan Anzak Koyu ile Conk Bayırı arasındaki alanda her iki taraf da çok kayıp vermiştir. Anzak (Avustralian and New Zeland Army Corps) askerlerinin Arıburnu cephesindeki ilerleyişini durdurup geri püskürten ancak komutan ve askerleriyle şehit olan 57.Alayın anısına burada bir anıt yapıldı. Anıtın üzerinde “Dünya askerlik tarihinin en kahraman birliği” yazıyor. Ordumuzda bugün onların anısına saygıdan 57.alay yoktur. 56. ve 58. alay vardır. 1993’de şehitliğin açılışı yapılmıştır. Açılışa Çanakkale Savaşları’nda gazi olan Hüseyin Dede de torunuyla katılmıştır. Dede ve torunun bronz bir heykeli bu alanın girişinde yer almaktadır.
 
 
ATATÜRK’ÜN SAATİNİN PARÇALANDIĞI YERİ SİMGELEYEN ANIT
 
Conkbayırı’nda çarpışmalar sırasında bir şarapnel parçası Atatürk’ün göğsüne gelir. Göğsündeki saate çarpınca, saatin parçalanarak Atamızı ölümden kurtardığı ve onun Türk halkına bağışlandığı alanda taştan yuvarlak gülleler bulunuyor. Burada yer alan Atatürk anıtında da, bu olayın nasıl olduğu Atatürk’ün ağzından anlatıldı.
Bunun gibi birçok şehitlik ve anıt Gelibolu Yarımadası’nda tarih severleri bekliyor.
 
Nazif Cemhan Şen