.


Bu gün, Dardanos'tan Çanakkale 'ye gelirken herhalde Lodos rüzgarını tesiriyle Piri Reis Çeşmesiyle Eski Müze Binası' nın olduğu yere kadar bölgede ağır bir koku vardı...
Bu neyin kokusu diye merak ettiğimizde, denizden geldiğini hissettik...
Bu koku için, Kent Konseyimizin Çevre Meclisi bir çalışma yapacaktır...
İlgili kuruluşları uyaracak ve gerektiğinde siyah çelenk koyacaktır diye düşünürüm...
Ha! Çelenk paraları yoksa ben yaptırmaya hazırım...
Tüm çevrecilerin bu meseleye yönelmeleri konusunda uyarırım...
Çanakkalelilerin temiz suya, temiz havaya ihtiyacı yok mu?
Bir de, şehir şebeke suyunun geçtiği ve bizim de kullandığımız sular, asbestli borulardan mı geçiyor? Yoksa bu bir tevatür mü?
Hani belediye meclis üyelerimizden birisi "Sessiz" borudan bahsediyor...
Bu ne kadar doğru?
Halka, nasıl boru döşediklerini(! ) bir anlatsalar da öğrensek...
Sesli mi, Sessiz mi?
 
Acil cevap bekleriz...
İlgililere duyurulur...
 
…………
Çöküş
30 Ekim 1918 Mondros Ateşkes Antlaşması, Çanakkale Müstahkem Mevki Komutanlığına zamanında bildirilmediği için iki düşman uçağı Boğaz girişine yaklaşınca bizimkiler komutanlığın daha önceki emri gereği ateş açtı. Düşman uçakları boğazdan uzaklaştı.
Daha sonra ,yapılan mütareke ,Müstahkem Mevki Komutanlığına bildirildi.
İngiliz ve Fransız Gemileri 6 kasım 1918 tarinde boğazdan içeri girerek önce Komutanlığı ve sonra da tüm tabya ve bataryaları işgal ettiler.
12 Kasım 1918 tarihinde Çanakkale işgali tamamlandı.
Yine,22 İngiliz,12 Fransız,17 İtalyan,4 Yunan savaş gemisinden kurulu bir donanma 13 Kasım 1918 tarihinde Çanakkale Boğazından geçerek İstanbul önlerine geldi.
Dolmabahçe önüne demir atan düşman donanması sancak gemisine,bir Türk Heyeti giderek donanma komutanına" Osmanlı Hükümeti adına hoş geldiniz" dedi.
Bizi en çok üzen İngilizlerin söz vermelerine rağmen Yunan gemilerinin de İstanbul'u işgale gelmesiydi. İngilizler Yunan gemilerinin daha arkada Ahır Kapı önlerine demirlemesini ve diğer gemilerin de Haydar Paşa önlerinden İzmit Körfezine doğru demirlemelerini sağlayacaklarını ifade ettiler.
Yine silahsız bir komutanlık gemisinin de Haliç'e gireceğini bildirdiler.
Artık devletimizi yok etmenin ince ayarlarını İngilizler ve diğer müstevliler yapıyordu.
Buna dur diyecek bir siyasi irade yoktu.
Ülkemiz işgal ediliyordu.
Çöküş tüm hızıyla sürüyordu.
Çare bulunamıyordu.
Çaresizdik.