Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Çanakkale İl Müdürlüğü iş birliği ve Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Moderatörlüğünde, ‘6 Şubat Kahramanmaraş Depremlerine Genel Bakış ve Deprem Sonrası Faaliyetler’ temalı III. Deprem Çalıştay ve Paneli gerçekleştirildi. 

 

Yaklaşık bir yıl önce asrın depremi olarak nitelendirilen ve Kahramanmaraş Pazarcık ve Elbistan ilçeleri merkez üssü olarak belirlendiği iki ayrı depremde tam 11 il etkilenmiş ve Türkiye asrın felaketini yaşamıştı. Deprem bilimine ışık tutacak araştırmalara imza atan ve bölgede hareketlenen fayları, kırılan ve yükselen levhaları tek tek tespit ederek araştırma tezi haline getiren ÇOMÜ’nün akademisyenleri, depremin nasıl meydana geldiğine ve hangi kaymakara neden olduğunu yerinde tespit ederek tek tek belgelendirdiler.

Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Çanakkale İl Müdürlüğü iş birliği ve Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Moderatörlüğünde, ‘6 Şubat Kahramanmaraş Depremlerine Genel Bakış ve Deprem Sonrası Faaliyetler’ temalı III. Deprem Çalıştay ve Paneli’nde önemli konulara değinildi. Anadolu Hamidiye Tabyaları Fuaye Alanı Hangar Binasında  gerçekleştirilen çalıştay’a Vali İlhami Aktaş, Rektör Vekili Prof. Dr. Dinçay Köksal, Çanakkale Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Müdürü Bekir Çelen, akademisyenler ve ilgili kamu kurumu temsilcileri katıldı.  

Büyük deprem sonrası alanda yaptıkları çalışmalar hakkında da bilgiler veren Prof. Dr. Süha Özden,  “Bölgede yer alırken 58 tane deprem tespitini yaptık.  Bunlar da 5 ve .5’ten büyük depremler. Bu depremlerin dağılımına bakıldığında pazarcık segmenti, çardak segmenti ve Antakya fay hattı boyunca  görülen gerilmeleri, yaklaşık Kuzey-Güney yönünde sıkışmayı oluşturduğunu gösteriyor.  Zaten bu Kuzey-Güney sıkışması hep vardı ve devam ediyor. Bunun sonucunda da bölgede faylanmalar meydana geldi.  Sahadaki sonuçlarına bakıldığında ise büyük depremlerin ardından büyük yer değişiklikleri oldu.  Bu fay her bin yılda iki kez hareket ediyor ve bunların sonucunda  yer kaymaları meydana geliyor.  Bu depremler sonrasında da yerlerde kaymalar gözle görülür şekilde oluştu.  Depremler sonrası oluşan kaymalar bazen sağa bazen sola olabiliyor. Biz ise deprem sonrasında sola kaydık.

Bir aktif fay yoktur. İster bunu Türkiye'deki fay haritasına göre değerlendirin, isterseniz bize sorun. Bilinen bir fay yoktur. Son yüzyılda bilinen bir şey yoktur burayla ilgili. Tabi ki bunun doğusunda Çan-Biga Fayı var. Bunun üzerinde bir Biga depreminin görüyoruz. Kuzeyinde başka bir Karabiga fayı var. Bunların tam ortasında bir noktada yer alıyor. Bilinen herhangi bir fay yoktur. Depremlerin dağınıklığına bakıldığı zaman bir çizgisellik sunmuyorlar. Herhangi bir faya işaret yok. Çok dağınık bir alanda. Değişikler yerlerde. Mesela Düşbudak köyünde var. Onun Güneydoğunda var, Güneybatısında var. Nihayetinde küçük depremler 4.6'lık depremle son buldu bana göre. Dün akşamda onun 3.6'lık 3.2'lik artçı depremlerini gördük.  Ben bununla sonlanacağını düşünüyorum. Ancak önümüzdeki günlerde o taraflara gidip bir gözlem yapacağız. 6'dan büyük depremlerde yeryüzünde bir takım şeyleri görebildiğimiz için göremeyebiliriz de. Ancak şunu da net bir şekilde ifade edeyim. Ülkemiz coğrafyası içerisinde depremin olmayacağı hemen hemen yer yok, bu bir. Konya'da da oluyor biliyorsunuz. Bu önemli bir nokta. İkinci önemli nokta da ülkemiz coğrafyası sınırları içerisinde 5 ve 5'ten küçük deprem her an her yerde olabilir. İlle de kökünde büyük bir fayı aramayın, bir aktif fayı aramayın. Küçük küçük lokal, etkisi sınırlı, zaman sınırı içerisi içinde kalacak bir etki yaratan depremler olarak görüyorum bunları da. Ama tabi bilimsel olarak bunları izlemeye gözlemlemeye devam edeceğiz” dedi.

 

Sedat Uz

Foto: BHA